IPEK ÖZBEY İyi hayat haktır!

Bir buçuk yıldır Sözcü TV ekranlarında, Sözcü Gazetesi'nde ve sozcu.com.tr'de sizlerle buluşuyorum. Korkusuz'a sızmayacağımı düşünmediniz değil mi?

Şimdi, bir parçası olduğum Sözcü ailesinde yeni bir iş için kolları sıvıyorum.

Bundan böyle haftada dört gün bu köşeden sizlere sesleneceğim.

Elbette gündemi didikleyeceğiz, elbette bize dayatılanı değil, gerçeği anlamak için çabalayacağız.

Ama bazen de MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 2014’te söylediği sözü hatırlayacağız: “Hiç mi gülmeyeceğiz? Hiç mi mutlu ve huzurlu bir gün geçirmeyeceğiz?”

Espri bir yana, memleketin kaotik, her daim kasvetli havasından kurtulup, hayatın biraz da eğlenceli yanından bakmaya çalışacağız. Yaşadığımız ağırlığı hafife alıp, bir terapi seansında olduğumuzu düşüneceğiz.

Bizi hasta eden dertlerimizi, bazen bir film, kimi zaman bir dizi, bir şarkıyı konuşarak paylaşacağız.

Gülmeyi ayıp zanneder olduk ya, yeniden gülmek için elimizden geleni yapacağız. Kültüre, sanata, mizaha sığınacak, bizi çevreleyen vasatlıktan kurtulacağız.

İyi hayat bir haktır, unutmayacağız. Merhaba kıymetli okur.

***

Arınç kime “Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan’ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz” dedi?

10 yıl önce bugün: 25 Kasım 2014 Dönemin Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası kendisine “Siz başbakan olamadınız diye öfkesini biz den çıkarmak zorunda mısınız? Ergen çocuklar gibi öfkeli konuşmanın anlamı var mı?” diye seslenen dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a yanıt veriyor: “15 yıldır cezaevinde bulunan bir insana önem veriyorsanız, Çözüm Süreci’nde onun vereceği mesajları önemli görüyorsanız onun bu talebinin yerine getirilmesi lazım. Ama nasıl cezaevi şartları içerisinde, bunun bir formülü bulunabilir. Ben bunu söylüyorum, siz ‘sekreterya şunlardan, şunlardan, şunlardan olsun’ diyorsunuz. Bu aramızda konuşulmuş, anlaşılmış bir mesele değil. Ziyaretçi heyetleri daha kalabalık olsun diyorsunuz, olabilir. Hiç bir yerde olmaz demedik ama siz bunu bazen şu kadar sayı çıkartıyorsunuz, içerisine şunları koyuyorsunuz. Üçüncü göz diyorsunuz, bir şey diyorsunuz. Bunların iki türlü zararı var. Bir hükümeti zor duruma düşürüyorsunuz. Çünkü siz bunları söylediğinizde hükümet bunları vadetmiş gibi oluyor, hayır biz ‘kurumsal olarak bunlar olabilir, üzerinde çalışalım’ diyoruz. İkincisi  Öcalan’ın bile talep etmediği, Öcalan ile hükümet olarak görüşmediğimiz MİT’in bu görüşmeleri yaptığı bilindiği halde, onun taleplerinin dışında birtakım şeyler ileri sürmek suretiyle Öcalan’ı da zor durumda bıraktığınızı bilmiyor musunuz? Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan’ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz?”

Tam da ‘Terörsüz Türkiye’, ‘Çözüm Süreci’ -adına ne derseniz artık- tartışılırken, Arınç’ın sözlerini ‘bellek’te tutmak önemli.

***

GÜNÜN BİLGİSİ

‘Erkek gibi’ değil ‘Cesurca’

Bugün Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü… Değişim dilden başlamalı. Adam değil insan, kadınlarımız değil kadınlar, insanoğlu değil insanlık, bilim adamı değil bilim insanı, adam gibi değil, insan gibi, kadın başbakan değil başbakan, erkek gibi değil cesurca, çocuk gelin değil çocuk yaşta evlilik, sözünün eri değil dürüst, babalar gibi değil rahatça zorlamadan, erkek sözü değil söz, kız almak değil evlilik onayı almak, baba ocağı değil memleket.

***

TEK SORU

1000 TL’ye çorba içince kendini nasıl hissediyorsun?

Kış turizmi merkezi Uludağ’da geçen sezon 500 TL’den satışa sunulan çorbayı, yeni sezonda 1000 TL’den satacağını açıklayan işletmeye inceleme yapıldı. Çorba nın içinde ne var, mantar ve ceviz… Sözüm ona bölgeye ait ürünlerle yapılıyor, en azından işletme ürünü böyle parlatıyor. Ticaret Bakanlığı ekipleri, işletmeye 171 bin 600 lira ceza kesiyor.

Yaz boyu magazin sayfalarında 950 TL’ye lahmacun yiyenleri gördük değil mi?

Normal şartlarda insanın kendisi ni aldatılmış hissedebileceği bir durum bu. Ama bizim gibi ülkelerde ‘havalı’ bir davranışa dönüşebiliyor.

Geçen yıl özellikle Akdeniz kıyısında bir plaja gittim. Uçsuz bucaksız bir sahil. Birbirinden bir duvarla ayrılan iki mekân. Biri bele diyenin, diğeri lüks bir otelin. Deniz aynı, sadece yosun tutmuş dubalarla ayrılıyor. Otelin şezlongu tik ağacından, minderli… Belediyeninki plastik, havlunu seriyorsun. Ama aynı kuma ayak basıp, aynı denize giriyorsun. Giriş parasına gelince ikisi arasında 18 kat fark vardı. Tabii ki isteyen istediği yere gider, istediği gibi harcar parasını. Ancak fırsat eşitliğinin olmadığı ülkemizde, liyakatle bir yere gelmenin imkânsızlığında para kimileri tarafından epey kolay kazanılıyor. ‘Arka Sokaklar’ dizisi gibi yaşadığımız suç mahallelerinde lüks hayat için para basılıyor. Gençler bahisçilerin, kumarcıların, uyuşturucu çetelerinin eline düşüyor. Parasızlıktan okula gidemeyen çocuklar sokağa çıkıyor. Bu paraya sindirmeden sahip olunca, altına ilk çektiği lüks bir cip oluyor. Siyah takım elbise, beyaz gömlek, mut laka sakal… Bildiğin Kurtlar Vadisi fotoğrafı. Haliyle kendini güçlü hissediyor. Yürüyüşü bile değişiyor. Bir yerden sonra bir cemiyete ait olmak istiyor. Görünür olmayı, pohpohlanmayı arzuluyor.

Sonra daha çok görünmek, daha çok görünmek.

Tabii paranın nasıl kazanıldığının hiçbir önemi yok. Sağ olsun ülkemizde güçlü görünüyorsan kimse sana hesap sormuyor.

Asgari ücretle geçinen kişi, karşı komşusu haksız zenginleştiğini bilse dahi ona saygılı davranmaya başlıyor. Gücün karşısında kendini güçsüz hissediyor. Çünkü biliyor ki güçsüz ise kimsesiz. Kimsesizlerin kimsesine sığınamıyor.

Bazıları ‘yeter artık’ diyor, ‘işini bilen’ olmamanın enayilik olarak yorumlandığını biliyor, oyunu evine kat çıkmasına izin verenden yana kullanıyor.

Suç, suçu besliyor. Suç ortaklığı güçlüyü yine hakim kılıyor. Adaletin olmadığı yerde illegalite artıyor.

Hazmedilmemiş para, görgüsüzlüğü getiriyor.

Görgüsüzlük yüceltilince de vasatlaşma başlıyor.

Söylenecek tek söz var: Yazık!

***

POST-IT

Pınar Altuğ, benim tipim köylü kadını oynamaya müsait değil demiş. Oyuncu olsaydınız müsait hale getirirdiniz Pınar Hanım!

***

TEBESSÜM

İki fotoğraf arasındaki 10 farkı bulun

Basketbol Süper Lig ekibi Antalya Büyükşehir Belediyespor Toroslar Basketbol Kulübü ve 01 Adana’yı çalıştıran başantrenör Selen Erdem, Yunanistan ekibi PAS Gianmna WBC ile anlaşmış. Uzun zamandır izliyorum kendisini. Fatih Terim’e benzerliğiyle bir süredir sosyal medyanın da dilinde. Nasıl yapıyor acaba? Videolarını mı izliyor Terim’in? Sonra ayna karşısına geçip onu mu taklit ediyor? Bir kadın neden Fatih Terim gibi gözükmek için uğraşır, anlamakta zorlanıyorum. Belki de PR çalışmasıdır. İki fotoğraf arasındaki 10 farkı bulun dedim, ama zorlamayın. O kadar fark yok.