"Mercedes Operasyonu" ve Heniyye suikastı

Hamas'ın önde gelen isimlerinden İsmail Heniyye'ye İran'da Devrim Muhafızları'nın karargahındaki odasında suikast yapılması son dönemlerde, istihbaratın en etkili eylemlerinden birisidir. Böyle bir suikaste girişebilmek için hazırlıklarının yıllar önce başlaması gerekir. Öyle üç günlük, beş günlük, hatta 5 aylık bir çalışma değil, gerisinde uzun bir hazırlık dönemi vardır. İsrail'in öncelikle Devrim Muhafızları içinde adam devşirmesi, onlardan yalnız Heniyye ile ilgili değil, Devrim Muhafızları'nın içinde olanlar hakkında da bilgi alır.

Bazı ajanlar vardır, yıllarca uyutulur. Hiçbir eylemin, olayın içinde olmaz. Bulunduğu görevde yükselir, kimse ondan şüphelenmez. Bakarsınız öyle bir kritik göreve gelir ki, emirleri veren, kendine bağlı gruplarla verilen görevleri yerine getiren kişiden kuşku duyulmaz. Yani, en güvenilir kişidir.

 

BU İŞ ÖYLE KOLAY DEĞİL

Bir kişinin böyle bir suikastı yapabilmesi için öncelikle uzun yıllar orada bulunması, güven duyulan, hiç şüphelenilmeyen birisi olması gerekiyor. Böyle bir suikastı bir kişinin tek başına yapması düşünülemez. Bu bir organizasyon işi. Heniyye’nin kalacağı odayı önceden bilmesi, buna göre odaya patlayıcı yerleştirmesi, odada patlayıcı bulunmasına rağmen, arama yapıldığına patlayıcı olmadığına ilişkin tutanak düzenlenmesi de, belki de arama grubunun tamamen bu kişiye bağlı çalışan ajanlardan oluştuğunu gösteriyor.

Kuraldır, bir devlet yetkilisi başka bir ülkeye gitse, kalacağı odaya yerleşmeden önce ince bir arama yapılır. Odada dinleme aygıtı, kamera olup olmadığı kontrol edilir. Yalnız o oda değil, altındaki, sağ ve solundaki odalar da güvenlik ekibi bulundurulur, oralarda da arama yapılır. Odalar  için “Temiz” denilmesinden sonra, o odalara sadece o ülkeden giden grupta yer alan güvenlik görevlileri bekletilir. Yani iş sıkı tutulur.

BU SUİKAST KİME YARAR?

Peki nasıl oluyor, odaya patlayıcı yerleştiriliyor, arama yapılmasına rağmen bir şey bulunmuyor. Üstelik korunaklı, güvenlik önlemlerinin üst düzeyde olduğu düşünülen yerde bu suikast gerçekleştiriliyor. Böyle bir suikast, İranlı üst düzey bazı yetkililerin desteği olmadan yapılması imkansız. Suikast öncesi çok ayrıntılı çalışma yapılır. Bir İsrailli’nin, Devrim Muhafızları’nın karargahına gelip böyle bir suikast yapacak hali yok. Organizasyon İsrail organizasyonu ama kullanılan elemanların belki İsrail’le hiç bağlantısı olmayan farklı bir grup da olabilir. Çünkü, bölgede gerilimi daha da artırmak bazı ülkelerin işine gelir. Heniyye’ye suikastı kim yapar ya da yaptırır? Akla ilk gelen de İsrail oluyor.

ÜLKELERE GÖRE EYLEM PLANI VAR

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nün çalışmalarında çok sayıda İsrail hesabına çalışan yerli ve yabancı kişi gözaltına alındı, bazıları tutuklandı. Bu kişilere verilmiş görevler var. Belki de, İsrail, ülkemize gelecek üst düzey kişilere de suikast planlıyordu. Heniyye, Türkiye’ye gelmiş olsa, böyle bir suikastı ülkemizde de gerçekleştirmek için de belki planları vardı. Her olayın arkasında kolay kolay ulaşılamayacak bir beyin oluyor. O isim kendini kolay kolay ele vermediği için “Uyuyan ajan” olarak kalıyor. İşte yeri, zamanı geldiğinde da eylem için uyandırılıyor.

Heniyye suikastında görev alan grubun başındaki “Beyin” acaba kaç yıl çalıştı,  kaç yıl böyle bir suikast için bekledi belli değil. Böyle bir olaydan sonra İran’ın yakaladığı bir kimse var mı? Henüz bir bilgi yok. Demek ki, halk deyimiyle “Tereyağından kıl çeker gibi” bu suikast planlanıp uygulanmış. 

NİÇİN BAŞARILAMADI

Abdullah Öcalan’ın Suriye’nin başkenti Şam’da bulunduğu dönemde, iki ülke arasında Güvenlik ve İşbirliği görüşmeleri yapılıyor, Türkiye, “Abdullah Öcalan sizde” diyor, bu kişinin kaldığı evin adresi, hatta merdiven sayısına kadar veriliyordu. Suriye makamları, üç ayda bir yapılan toplantıda “Söylediğiniz adrese baktık. Orada böyle bir kişi yaşamıyor” deyip geçiştiriyor, hemen ardından Türkiye’de bulunan Müslüman Kardeşler Örgütü mensuplarının İstanbul’da bulunan adresi veriliyor, Hakkari civarında bu grubun kampının bulunduğunu öne sürüyorlardı. Yani bir ilerleme olmuyordu.

KOD ADI MERCEDES

Abdullah Öcalan’a suikast yapılması için  planlar yapıldı. Operasyon ekibi Ankara’da devlete ait bir fabrikada çalışmalar yaptı. Antalya Beydağları’nda silahlı eğitimler yapıldı. Ancak, bu süreçte operasyonların kimin yönetiminde yapılacağı konusunda anlaşmazlık çıktı.

Abdullah Öcalan’a suikast yapılması için kurulan ekibin başında kimin olacağı tartışma konusu oldu. Özel Harekat polis timlerini eğiten, MİT personelinin silahlı eğitimini de yaptıran isimler arasında yer alan Korkut Eken’in adı geçiyordu. Ancak, Mehmet Eymür ile Korkut Eken’in arası “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım nedeniyle açıktı.

Eken, sonuçta devre dışı bırakıldı. Çünkü, iki birbirine karşı grubun birlikte eylem yapması mümkün gözükmüyordu. Operasyonda görev alacağı bilinen önemli bir isim eylem günü buluşma yerine gelmedi. Patlayıcı yüklü minibüsün Öcalan’ın kaldığı evin uzağında patlatılınca, Öcalan da kurtulmuştu. “Mercedes Operasyonu, Doğan Kitap’tan çıkan “Devletin Derinliklerinde” kitabımda en ince ayrıntısına kadar yer aldı.

Gelelim bugünlere. MİT’in bölücü terör örgütü PKK’ya karşı sınır ötesinde önemli operasyonları oluyor. Her operasyon için aylarca çalışılıyor. En uygun zamanda harekete geçiliyor. Devlet, sıradan teröristle değil, örgütün lider kadrolarına dönük önemli operasyonlar yapıyor. Hakan Fidan döneminde başlatılan MİT’in “Nokta operasyonları”, MİT Başkanı İbrahim Kalın döneminde de kararlılıkla sürdürülüyor.


Saygı Öztürk