Mustafa Mutlu Ülkü Ocakları!

Bu ismin benim kuşağımdaki yurttaşlarımızın önemli bir bölümünde pek de iyi hatıraları yoktur.

12 Eylül öncesinde solun karşısına “vatanı, milleti komünizm tehlikesine karşı savunmak” adına çıkarıldı. Hem kendi mensubu idealist gençlerin, hem de on binlerce solcu gencin ölümüne neden oldu.

12 Eylül sonrasında o günkü sol örgütlerin esamesi bile bırakılmazken, hiçbir iktidar MHP’nin gençlik örgütü gibi çalışan Ülkü Ocakları’na dokunmadı. 12 Eylül’den birkaç yıl sonra faaliyetlerine kaldığı yerden devam etti.

Bu arada eski solcular reklamcı oldu, yönetici oldu, işadamı oldu, bilim insanı oldu, gazeteci-yazar oldu... Ortalıkta sol örgüt kalmayınca “işlevsizleşen” bazı eski ülkücüler ise geçinebilmek için “mafya”lığa soyundu.

Dün gördük ki; yeni nesil ülkücüler de eskileri pek aratmıyor...

Solcu bulamayınca eski “abileriyle” kavgaya tutuşuyor.

★★★

Olayı biliyorsunuz:

Önce Devlet Bahçeli, bebek katili Apo’yu Meclis’e çağırmasını eleştiren İYİ Partili eski dava arkadaşlarına “fırıldak” dedi. Sonra İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ona, “Biz seni topaç gibi döndürenleri de biliyoruz” diye yanıt verdi. Ardından devreye Ülkü Ocakları girdi.

Genel Başkan Ahmet Yiğit Yıldırım, arkasına arkadaşlarını da alarak çektiği videoda Müsavat Dervişoğlu’na hakaret ve tehdit yağdırdı:

“Daralan kabilesini toparlamak için kuduz köpek gibi havlayan Müsavat. Bu kuduz köpek, liderimize ve davamıza saygısızlık yapma cüretinde bulunmuş. İki sene önce bir cenazede liderimizin elini öpmek için bizden izin istedi. Öptüğün o elin sahibinin evlatları sana öyle bir tokat vurur ki bir daha insan içine çıkamazsın. Senin nasıl bir dansözlük yapma heveslisi olduğunu biliyoruz. Git tasmanı tutanlara dansözlük yap. Belanı bizden bulma. Bizim değerlerimize, davamıza, liderimize laf söyleyene haddini bildiririz. Kimse bizim sınırlarımızı ihlal etmeye kalkışmasın.”

★★★

Vay, vay, vay...

Bu tehditle ilgili savcılıkların ne yapacağını gerçekten merak ediyorum. Çünkü Sinan Ateş olayı hâlâ sıcaklığını korurken, ülkücülerin eski bir dava arkadaşlarına şiddet uygulamayacağına kimse beni inandıramaz. Ayşe Ateş de benim gibi düşünüyor olmalı ki dün Ülkü Ocakları Başkanı’na “Ne yaparsın Ahmet? Sinan gibi mi yaparsın?” diye sordu.

★★★

Dün bunlar oldu ya... Aklıma üç gün önce Korkusuz’da yer alan bir haber geldi. Haber aynen şöyleydi:

“Tarikatlar ve cemaatlerle imzaladığı protokoller ile sürekli gündeme gelen Milli Eğitim Bakanlığı bu sefer de Ülkü Ocakları ile protokol imzaladı. Bu protokole göre Ülkü Ocakları okullarda yaygın eğitim faaliyetleri kapsamında genel, mesleki ve teknik kurslar açacak.”

★★★

Düşünün... Bu adamlar bir de okullara girerse...

Çocuklarınızın ne hale geleceğini varın siz hesaplayın!

GÜNÜN SORUSU

Soru; 
Müsavat Dervişoğlu’ndan Cumhurbaşkanı’na, Meclis Başkanı’na, Adalet Bakanı’na:
Bir siyasi parti lideri tehdit edilirken neden susuyorsunuz? Neden sorumlular hakkında işlem yaptırmıyorsunuz? Yoksa korkuyor musunuz?

Büyük sürpriz!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel dün sabah saatlerinde, “Bugün Mersin’de saat 15.00’de büyük bir sürprizi açıklayacağım” dedi ve bütün gözler o saat geldiğinde Mersin’e çevrildi.

Sonra...

Özgür Bey çıktı kürsüye ve büyük sürprizin “iktidara kırmıza kart projesi” olduğunu açıkladı.

Bütün emeklileri ve asgari ücretlileri, “Recep Tayyip Erdoğan’a kırmızı kart göstermeye” davet etti.

Gösterelim göstermesine de biz kırmızı kart salladık diye Recep Tayyip Erdoğan’ın koltuğu bırakacak hali yok ya... Keşke; daha etkili bir “eylem programı” açıklasaydı da halkı boş yere umutlandırmasaydı.Bana göre, dağ fare doğurdu! “Büyük sürpriz” cüce çıktı!

Hadi, Edip Abi...

Duydum ki Edip Akbayram yoğun bakımdaymış... Kızına Türkü adını koyacak kadar bu topraklara sevdalı bir yurtseverdir o...

Mücadelecidir, vicdanlıdır. Haktan, emekten yanadır.

İstese sırtını iktidarlara dayayarak dünyanın servetini edinirdi; saray sanatçısı olurdu. O bildim bileli Moda Çay Bahçesi’nin yaşlı duvarlarına yaslanarak her yaştan gençle sohbet etmeyi tercih etti.

Demirler eridi, çelikler paslandı; o ne eridi, ne paslandı.

Kimliğinden, inancından ödün vermedi, dünya güzelleştirme kavgasından bir saniyeliğine bile vazgeçmedi.

Kibirlenmedi, böbürlenmedi; hep “bizden, içimizden” oldu. Eminim ki şu anda verdiği kavgayı da kazanacak ve bizi yalnız bırakmayacak.

Hadi, Edip Abi... İyi haberlerini bekliyoruz. Zaten o kadar azaldık ki!
 Mustafa Mutlu 
korkusuz.co.tr