Solucan Deliği Nedir? Einstein-Rosen Köprüsü Gerçek Mi?
Bir solucan deliği, Evren içinde çok uzak mesafeler arasında hızlıca yol kat edebilmeyi sağlayan, uzay-zaman dokusunun farklı noktalarını birbirine bağlayan teorik tünellerdir.
Şu ana kadar bir solucan deliğinin varlığı ispatlanmış değildir; dahası, solucan deliklerinin teorik alt yapısı bile tartışmalıdır. Yani bilim insanları, bir solucan deliğinin gerçekten var olabileceği konusunda hemfikir değillerdir.
Solucan delikleri ilk olarak 1916 yılında Ludwig Flamm tarafından ileri sürülmüştür. Flamm, Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi denklemlerini elden geçirirken, ak delik adını verdiği, kara deliklerin tam tersi özellikteki bir gök cisminin teorik olarak mümkün olabileceğini fark etmiştir. Bir ak delik ile bir kara delik arasında bir köprü kurulabileceğini düşünmüştür.
1935 senesinde Albert Einstein ve Nathan Rosen, Genel Görelilik Teorisi'ni kullanarak bu fikri genişletmişlerdir ve Einstein-Rosen Köprüsü adı verilen solucan deliği teorisini geliştirmişlerdir. Ancak Oregon Üniversitesi'nden Stephen Hsu şöyle diyor:
Solucan Deliği Teorisi, şu anda tamamen hipotetik bir noktadadır. Fizik dünyasında kimse, yakın gelecekte bir solucan deliği keşfedeceğimizi sanmıyor.
Başardım! Bir solucan deliği tespit ettim!
Solucan Deliği ile İlgili 3 Temel Gerçek
Teorik fizikçi Brian Greene, onlarla ilgili 3 temel şeyi bilmemiz gerektiğini söylüyor:
Tıpkı bir tünelin, dağın iki tarafını birbirine bağlayarak yolu kısaltması gibi, solucan delikleri de Evren içerisinde kısayollar yaratırlar. Tıpkı dağdaki bir tünelden geçmek, sizi dağın tepesine çıkıp geri inip veya etrafından dolaşıp arkasına ulaşmak gibi bir zaman kaybına engel olduğu gibi, bir solucan deliğinden geçmek de sizi uzay-zaman dokusunda gerek konumsal uzay (en-boy-yükseklik), gerekse de zaman bakımından kaybınız olmaksızın, normalde kolay kolay ulaşamayacağınız noktalara kolayca ulaşabilmenizi sağlarlar.
Solucan delikleri Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi sayesinde mümkün olmuştur. Yani teorik bir temelde mümkündür. Ancak gerçekte var olup olmadıklarına dair kimsenin en ufak bir fikri yoktur. Ama ola ki varlarsa, kendi üzerlerine çökmemeleri için yapılarının çok özel (egzotik) bir madde formuyla kaplı olması gerekir. Yoksa, teorik olarak mümkün olsalar da, sırf malzeme hatasından ötürü pratik olarak var olamazlar. Dolayısıyla bunun fiziğin oldukça spekülatif bir sahası olduğunu biliniz.
Eğer ki solucan deliklerinin iki ağzı birbirinden farklı hareketlere sahipse ve farklı kütleçekim alanları dahilindeyse, Einstein'ın Özel/Genel Görelilik Teorisi devreye girer ve "tünelin" iki ucunun senkronizasyonunun bozulmasına neden olur. İşte bu sebeple solucan deliğinin iki ucu, birbirinden farklı zamanlar içerisinde yer alır. Bu da, zaman yolculuğunu mümkün kılabilir.
Solucan Delikleri ile İlgili Problemler
Solucan delikleriyle ilgili en büyük problem, boyut sorunudur. Yeni kurulan bir solucan deliğinin boyutu 10-33 santimetre kadar ufak olmalıdır. Ancak Evren'in genişlemesine bağlı olarak bu delik de giderek büyümüş olabilir.
Diğer büyük problem, solucan deliğinin denge durumu problemidir. Bir solucan deliği açılabilecek olsa bile, inanılmaz hızlı bir şekilde kendi üzerine çökmesi beklenmektedir. Buna yönelik bazı çözüm önerileri ileri sürülmüşse de, bu çözümler de henüz keşfedilememiş negatif yoğunluğa ve büyük bir negatif basınca sahip egzotik parçacıkların var olmasını gerektirmektedir. Eğer bu parçacıklara Evren'de rastlanırsa, solucan delikleri de daha olası bir hale gelebilir.
Eğer ki bu şekilde egzotik parçacıklar varsa, kuantum alan teorisine göre bu parçacıkların uzay-zaman düzleminde bilgi veya yolcu taşıması mümkün olabilirdi. Tabii insanların böyle bir yolculuktan sağ çıkabilmesi de büyük bir problem; ancak şu anda bu kadar ileri düzey bir problemden söz etmiyoruz bile.
Sonuç
Sonuç olarak, solucan delikleri bir zamandan diğer bir zaman ve bir mekandan diğer bir mekana aynı anda açılan birer tüneller olarak düşünülmektedir. Bu da, solucan deliğini bir zaman makinası yapmaktadır. Ancak böyle bir deliğin gerçekten var olup olmadığına dair herhangi bir fikrimiz henüz bulunmamaktadır.
Unutmamak gerekiyor ki bir şeyin teorik olarak var olması, pratik olarak var olması ihtimalini elbette oldukça arttırmaktadır; ancak garantilememektedir. Bunun bir diğer örneğini, beyaz (ak) deliklerle ilgili buradaki yazımızdan okuyabilirsiniz. Fakat iyi tarafından bakacak olursak, teorik olarak var olması mümkün olmasaydı, pratik olarak da gerçek hayatta böyle bir şeyi görmeyi beklememiz için bir neden olmazdı. Fakat şu anda büyük bir neden var: Teorik olarak mümkünler!
Kaynak Evrim agacı