Uzayın keşfi tarihinde Rusya-ABD rekabetine bakış
Film ABD üzerine sayısız ilginç gözlemler ve şakalar içerir. Öncelikle bu dev ülkedeki dinin gücü ve hâlâ ayaktalığı görülür.
O uzay serüveninin fiyasko riski karşısında "Keşke Kubrick'i alsaydık!" diye uzay filmlerine de el atmış bir Stanley Kubrick ya da country ustası şarkıcı Tex Ritter anılır
X X X (Fly Me To The Moon) Yönetmen: Greg Berlanti Columbia filmi, 2024 |
Birçok filmi kaçırdığım yaz tatilimde, son günlerdeki İstanbul ziyaretim sayesinde birkaç tanesini yakaladım. Ve hemen T24'ün bence kutsal (!) sayfalarında okurlarının gözlerine sunmak istedim.
Bir dönemin son derece popüler Fly Me To The Moon şarkısını bilmem kimler hatırlar... İlk kez 1964 yılında ve dönemin ikon sanatçısı Frank Sinatra tarafından müziğe kazandırılan bu şarkı, yıllar sonra bakınız ne değişik bir hikâyenin temel direği oluyor!... Rusya'nın daha 1957 yılında Sputnik adlı bir uzay gemisini aya yollaması ABD'de şok yaratmış ve hemen ardından Apollo adını taşıyan bir dizi geminin uzay maceralarına yol açmıştı. Ülkedeki NASA kuruluşunun bu işler için talep ettiği büyük bütçeler de sorun yaratmıştı.
Bu arada bizler de hikâyenin ne denli gerçek olduğu pek belli olmayan kahramanlarıyla tanışıyoruz. Hamile olup karnı burnunda güzel Kelly Jones, bu sorunu çözer çözmez inanılmaz güzelliği, çılgınlığa varan girişkenliği ve görülmemiş inadıyla, kendisini ABD'nin bu yeni çabasında göreve adıyor. O tam bir "kreatif direktör"dür ve her türlü işi üzerine alabilir. Ardından yakışıklı Cole Davis'i ve de devleti temsil eden Moe Berkus'u tanırız. Bunlar hikâyenin üç temel kişisidir ve uzaydaki Rusya-ABD takışması içinde inanılmaz bir maceranın ana kahramanları olacaklardır.
Bu arada uzaya yollanan Apollo'ların sayısı giderek artar. Özellikle 1968'lerin sonrasında... Öncesinde Kore, Vietnam gibi ırak yerlere de el uzatmış bir Amerika, bu kez daha da uzaklara gitmek zorundadır. Cole Davis, dostları için "hiç uzaya gidememiş en iyi pilottur". Ve sürekli takıştığı, ama sonunda deli gibi aşık olacağı Kelly Jones'a şöyle der: "Ay hakkında senin hakkında bildiğimden çok dahasını biliyorum!" Bu aşkın ortaya çıkması da bu Ay ve Apollo telaşı içinde hayli gecikecektir.
Film yine ABD üzerine sayısız ilginç gözlemler ve şakalar içerir. Öncelikle bu dev ülkedeki dinin gücü ve hâlâ ayaktalığı görülür. O uzay serüveninin fiyasko riski karşısında "Keşke Kubrick'i alsaydık!" diye uzay filmlerine de el atmış bir Stanley Kubrick ya da country ustası şarkıcı Tex Ritter anılır. Ve bir dönemde yine "aya gidiş"in kenti olan Houston... Apollo'ların sayısı onu aşar ve tam on birincisi yola çıkar. Bu artık tarihi bir uçuştur. 10 yıldır 400 bin kişinin üzerinde çalıştığı olay, efsanevi Neil Armstrong ve iki arkadaşının bulunduğu uzay gemisiyle gerçekleşir ve hedefine ulaşır. TV'lerden tüm dünyanın izlediği bir bilimsel zirve olarak... Tahminlere göre, 400 milyon insanın seyretmesiyle... Ve dediğim gibi, aşk da gerçekleşir. Eninde sonunda...
Yönetmen Greg Berlandi özellikle Broken Hearts Club ve Love Simon gibi filmleriyle ilgi çekmiş bir yönetmendir. Bu filmde küçük bir rolü de var. Çapkın, iradeli ve şeytansı Kelly Jones'da Scarlett Johansson çok başarılı. Daha önce de Black Widow, Lost in Translation, Her gibi filmlerde kendisini göstermişti. İnatçı Cole Davis'de Free Guy, Magic Mike gibi baş karakterleri yaratmış olan Channing Tatum; Washington'u temsil eden Moe Berkus'da Hunger Games, Venom, Natural Born Killers gibi rollerde tanınmış Woody Harrelson da çok iyi. Zaten dediğim gibi, bu üçü açıkça filmin en öne çıkan karakterleri. Arka planda senatör Cook'da Colin Just ve kendine özgü gay yönetmende kim olduğunu bulamadığım oyuncu da gayet yerli yerinde... Bir de filmde zaman zaman boy gösteren ve finale bile neredeyse damgasını vuran o kara kediler!... Hayli şaşırtıcı...
Kusurlara gelince... Filme tümüyle egemen olan soluk renkler... Anlatımda bence yer yer aşırı olan naiflik... Ve de biraz aşırı uzun (132 dakika) olması. İşte bu gibi şeyler... Ama tüm bunlar bu değişik filmi görmenizi engellememeli.
Atilla Dorsay
aldorsay@yahoo.com