Uzayın sınırları nerede başlar?

Dış uzayın mülkiyet hakları ve kullanımı konusunda küresel topluluğun onayı çok önemli; aksi takdirde yeni çatışmaların kaynağı olma potansiyeli oldukça yüksek

Ya da soruyu şöyle soralım: Uzayın genel kabul gören bir sınırı var mı?

 

Sorunun net bir yanıtı yok. Ama bu sınır problemi, küresel toplumun gelecekte başını ağrıtacağa benziyor.

Soğuk Savaş ile başlayan uzay araştırmaları yalnızca iki ülkenin kontrolünde ilerlemişti. Son yıllarda diğer ülkelerin uzay çalışmalarına katılımının artmasıyla, uzaya ilginin giderek ticarileşmeye doğru kaydığına tanıklık ediyoruz.

Uzaya ticari ilgi de beraberinde önemli bazı sorunları gündeme taşıdı.

Uzaya ilk ticari uydu, 1984 yılında, Arianespace tarafından fırlatılmıştı. Onu, 2004 yılında SpaceShipOne izledi. Bu özel bütçeli ilk insanlı uzay uçuşuydu.

2012 yılında SpaceX, NASA ile işbirliği yaparak Uluslararası Uzay İstasyonu'na ilk ticari uçuşu gerçekleştirdi ve sonrası da geldi.

Arianespace ve SpaceX'in yanı sıra Blue Origin ve Virgin Galactic gibi ticari uzay şirketleri de uzayın ticari potansiyeli ile ilgilenmeye başladılar; hedefte uzay turizmi ve uzay madenciliği var.

Bu arada duraklama dönemine giren Ay'a ilgi de yeniden canlandı ve NASA, Artemis Programı ile ayda kalıcı insan varlığını programına alarak çalışmalara başladı.

 

Uzayın sınırları var mıdır?

Şöyle soralım: Uzayın nerede başladığı gerçekten önemli mi?

Uzmanlar önemli olduğunu belirtiyorlar. Uluslararası anlaşmalar "uzayı" küresel toplumun ortak kazanımı gibi gösterirken aynı yaklaşım devletlerin egemen hava sahaları için geçerli değil. Eğer bir sınır olacaksa, bu sınır hava sahalarının üzerinde olacaktır, deniyor.

Bir diğer sorun, yerküreyi sarmalayan atmosfer tabakasının yerden yükseldikçe inceliyor olması; ani bir şekilde sonlanan kesin ayırıcı bir hat olmadığından "hava sahasının" nerede bitip "dış uzayın" nerede başladığının tanımı da bu nedenle oldukça zor.

Eğer tanım olarak atmosferin bitip havasız ortamın başladığı çizgiyi arıyorsak bu çok kolay değil, bu konuda ciddi kısıtlarımız var.

Atmosfer katmanları

Atmosferin farklı katmanlardan oluştuğunu biliyoruz. Bunlar: troposfer, stratosfer, mezosfer, termosfer ve ekzosfer olarak adlandırılmış.

Troposfer, bizim içinde bulunduğumuz en alt katman. Hemen yer yüzeyinde başlıyor ve yaklaşık 15 kilometre yüksekliğe sahip bir katman. Bizler bu katmanda yaşayabiliyoruz; uçaklar, balonlar, dronlar, hepsi burada uçuyor.

Stratosfer, bir sonraki katman. Yaklaşık 50 km'ye kadar uzanıyor. Ozon tabakası burada bulunuyor. Burası, jet motorlu uçakların erişebileceği en yüksek katman.

Mezosfer, 85 km yükseklikte son buluyor. Atmosfere giren meteorlar bu katmanda yanar ve buraya roketle çalışan uçaklarla erişilebiliyor

Termosfer, Mezosferin hemen üzerinde başlıyor ve 600 kilometre. Uluslararası Uzay İstasyonu da 350 ila 420 km bu katmanda bulunmakta.

Ekzosfer ise son katman. Burası olağanüstü düşük yoğunluğa sahip. Burası yapay uydular mekanı olarak adlandırılıyor.

Soru şu: Bu veriler ışığında uzayın sınırlarını ve kullanımını nasıl tanımlayacağız?

Kármán çizgisi

17. yüzyılda Isaac Newton, yatay olarak fırlatılan bir cismin, atmosferik etkiler göz önüne alınmadan, yalnızca yerçekimi etkisi altında yaptığı hareketi incelerken cisme giderek artan bir hız verildiğinde daha fazla yol kat edeceğini; dahası cisim hızının "yörünge hızına" ulaştığında yere çarpmadan gezegenin etrafında dolanacağını hesaplar.

Burada yörünge hızı ile kastedilen, uzayda bir gök cisminin etrafında bir yörüngede düzenli olarak dolanan ve uydu olarak adlandırılan bir cismin hızıdır.

20. yüzyılın ortalarında Macar asıllı Amerikalı bir havacılık mühendisi Theodore von Kármán benzer bir problemi uçaklar için düşünüyor.

Kármán, geleneksel uçakların etkili bir şekilde uçamayacağı yüksekliği temel alıyor. Bu irtifada seyahat eden bir uçağa, Dünya atmosferinin ürettiği kaldırma kuvveti desteği olmayacak, ama Dünya atmosferinin ürettiği kaldırma kuvvetini karşılayan bir itiş kuvvetine ihtiyacı olacaktır.

Kármán,"bir uçağın atmosferik kaldırma kuvveti olmadan havada kalabileceği yüksekliği araştırır. Ona göre bu yükseklik uzayın başlangıcıdır. Gerekli hesaplamaları yapar ve söz konusu yüksekliği yaklaşık 83,3 km dolayında olduğunu belirler. Bu değer, kolaylık sağlaması açısından, havacılık alanında uluslararası kayıtları tutan FAI (Fédération Aaéronautique Internationale) tarafından 100 kilometreye yuvarlanarak uzay sınırı olarak kayda geçer. 

Bugün, deniz seviyesinden kabaca yüz kilometre yükseklik değeri uzayın sınırı olarak, onun onuruna "Kármán çizgisi" olarak kabul görüyor.

Ancak Amerika Birleşik Devletleri Federal Havacılık Dairesi (FAA) ve NASA dahil bazı kuruluşlar, 80 km üzerini uzay olarak tanımlıyorlar.

Buna göre uzayın sınırı olarak iki farklı kabul var: ABD ve bağlı kuruluşlar için uzayın başlangıç sınırı Stratosfer tabakası içinde; buna karşın genel kabul gören Karman çizgisi ise Termosfer katmanı içinde bulunuyor.

Uzayın ticarileşmesi ve yasal süreç

Uzayı ticari anlamada ilgi çekici kılan iki alan var: Bunlar uzay turizmi ve uzay madenciliği. Dünya'ya yakın asteroitlerin nikel, demir ve platin gibi az bulunan metaller açısından zengin olması yerküre için önemli bir potansiyel sunuyor.

Dış uzayın ticarileştirilmesi, gök cisimlerine nasıl sahip olunacağı veya nasıl kullanılacağı hususunda yasal düzenlemeler gerektirmektedir. Aksi takdirde gelecekte Dünya toplumları arasında çatışmalar kaçınılmaz olabilir.

Üstelik uzay yolculuğu için güvenlik düzenlemeleri de henüz tam olarak yapılabilmiş değil.

Soğuk Savaş hüküm sürerken yapılan 1967 tarihli Dış Uzay Antlaşması (Outer Space Treaty) kapsamında, "Ay ve diğer gök cisimleri dâhil olmak üzere, dış uzay, egemenlik iddiasıyla, kullanım veya işgal yoluyla veya başka bir yolla ulusal tahsise tabi değildir" denilmektedir.

Bu hüküm, uzaydaki herhangi bir özel mülkiyet hakkını dışlıyor izlenimini veriyor.

Bu süreçte birkaç anlaşma daha yapıldı. En son Eylül 2022'de yapılan Artemis Anlaşması ile uzayın sivil keşfi ve kullanımı için bir çerçeve oluşturulması hedeflemekte. Ancak bu anlaşmanın yalnızca 21 ülke tarafından onaylandığını belirtelim.

Dış uzayın mülkiyet hakları ve kullanımı konusunda küresel topluluğun onayı çok önemli; aksi takdirde yeni çatışmaların kaynağı olma potansiyeli oldukça yüksek.

Potansiyel gerilimlerin belirtileri şimdiden görülebiliyor. Ancak sonuçlarını öngörmek bir yana hayali bile çok zor!
 

T24 Haftalık Yazarı

Güneç Kıyak

@NGunecKIYAKngkiyak@gmail.com

Kaynakça

https://www.jpl.nasa.gov/who-we-are/faces-of-leadership-the-directors-of-jpl/dr-theodore-von-karman-1881-1963

https://www.space.com/karman-line-where-does-space-begin

https://www.nationalgeographic.com/science/article/where-is-the-edge-of-space-and-what-is-the-karman-line

https://windy.app/blog/what-is-the-karman-line-where-is-the-edge-of-space.html

https://www.discovermagazine.com/the-sciences/the-karman-line-where-does-space-begin