CHP TBMM Grup Başkanı Özgür Özel'i 2011'de milletvekili olduğundan itibaren yakından tanıdım. Kapasitesini, siyasi macerasını biliyorum. Şu kadarını belirteyim; Özel'in çıkışı sürükleyici bir lider çıkışı değil. Bir "takım-kadro" çıkışının izdüşümü.
1999 yerel ve genel seçimleri birlikte yapılmıştı. Muhtar, belediye meclisi üyesi, ilçe belediye başkanı, büyükşehir belediye başkanı ve milletvekilliği için 5 ayrı zarf atılmıştı sandığa.
AÇ TAVUK RÜYASINDA DARI GÖRÜR
O seçimlerden önce CHP Genel Başkanı Baykal çok iri, iddialı laflar ediyor, mangalda kül bırakmıyordu. Hiç unutmuyorum; ona 1994 yerel seçimleri öncesinde de "CHP'yi yeniden açmakla çok iyi yaptınız. Fakat yerel seçimlere girmeyin, bölünmeden dolayı bir handikap olmasın." dediğimde iki eliyle elips çizerek "Ne münasebet," dedi, "gireceğiz, olur mu öyle şey...Tabii ki gireceğiz!" diyerek tepki gösterdi. CHP'yi de SHP ve DSP'nin yanında seçime soktu ve olanlar oldu!
Nitekim 1999 genel seçimlerinde CHP'nin oyu yüzde 8 küsurda, yerelde ise 11 küsurda kaldı. CHP ilk kez meclis dışında kaldı bu sonuçla katıldığı bir seçimde.
SAPLA SAMAN KARIŞTIRILMAMALI
Geçmişteki bu gelişmeyi şunun için aktardım: 2019 genel seçimlerinde İYİ Parti ve HDP'nin de desteğiyle büyük bir başarı gösteren ve içlerinde İstanbul ve Ankara'nın da olduğu 11 Büyükşehir kazanan CHP, 14-28 Mayıs seçimindeki yenilginin ardından gireceği 2024 yerel seçimlerinden endişe duyuyor. Önde gelen bazı CHP yöneticileri ile konuştuğumda diyorlar ki, "2018'de de yenildik, hatta cumhurbaşkanlığını ilk turda kaybettik ama 2019 yerel seçimlerini kazandık. Yine kazanabiliriz."
Ne var ki durum şimdi çok farklı; 14-28 Mayıs seçimlerini CHP'nin de dominant unsur olarak içinde olduğu Millet İttifakı ve cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu çok elverişli koşullarda kaybettiği için; üstelik doğru düzgün bir özeleştiri yapılmadığı için; hatta "kazanmadık ama kaybetmedik" gibi açıklamalar yapıldığı için; ittifak partilerine hak etmedikleri kadar sandalye verildiği için; Altılı Masa birbirine düştüğü için vb. CHP seçmeni büyük hayal kırıklığı yaşadı. Dahası parti yönetimine çok kızdı ve öfkelendi. Ve seçmen sandığa küskün yerel seçim öncesinde. Çevremdeki ya da diyalog halinde olduğum pekçok seçmen yukarıda izah ettiğim nedenlerden dolayı sandığa gitmeme eğiliminde. Geçenlerde çok önemli bir iş insanının konuğu oldum. Oturduğu sitede 92 seçmenin 89'u CHP'ye oy vermiş. Şimdi ise yarısı sandığa gitmemeyi düşünüyormuş! Tablo bu.
YANLIŞ YANLIŞ ÜSTÜNE
Muhalefet CHP'si, İYİ Parti'si ile doğru düzgün bir özeleştiride bulunmadığı gibi acemi adımlar da atıyor ve şaşırıyorum. Geçenlerde TV5'te CHP Genel Başkan Yardımcısı H. Efe Uyar ile katıldığımız programda anlattım uzun uzun; daha seçimlere 6,5 ay var Meral Akşener partisini bağlıyor hem de GİK kararı alarak. Bu ne acele! Öteyandan çalışma arkadaşları birbirine hiç benzemeyen demeçler veriyor. Lamı cimi yok oysa; muhalefet metropollerde seçim işbirliği yapmazsa 11 Büyükşehir'in bir kısmını koruyamaz. Bu noktada İYİ Parti'ye demiyorum ki CHP'yle ilişki biçimini 2019 yerel seçimindeki gibi kurgulayın. Hayır, öyle olmaz. Nasıl olur peki? Her seçim noktasında güçlere bakılır, genel seçimlerdeki oylara vb. bakılır ona göre bir işbirliği formülü bulunur. Aksi halde 1989-1994 gel-git'i yaşanır. Bunu görmek için kahin olmaya gerek yok. Akşener’i ayaklarını yere basmaya, gerçekçi olmaya davet ediyorum. Ayrıca, iktidar bloku partilerine yerel seçime ayrı girmeleri çağrısını polyannavari bulduğumu da belirteyim.
CHP'nin bazı adımlarını da yadırgıyorum. Kılıçdaroğlu, kurultaya gidilen süreçte bazı belediye başkan adaylarını açıkladı. Demek ki kesinlikle kurultaydan genel başkan olarak çıkacağını öngörüyor. Ancak, yeni oluşacak PM'de oylanmadan, onay görmeden başkan adayı açıklanmasını doğrusu yadırgadığımı belirtmek isterim. Tamam, anlıyorum, İzmir ve Konya'daki gibi bütün il kongrelerinde blok listeyle ilerleyecek genel merkez ve şimdi sıkı durun belki de kurultayda da PM seçimini blok listeyle yapacak da; 1)Oluşacak PM kimseye yetki devri yapmadı ki daha! 2)Zaten yapmamalı da. Aday adaylarını PM değerlendirmeli.
Başka birşeyin daha altını çizeyim; Kılıçdaroğlu İstanbul ve Ankara'yı açıklarken Türkiye’nin üçüncü büyük şehrini, İzmir'i pas geçerek iyi yapmadı. Doğru olan hepsini kurultay sonrasına, yeni oluşacak PM'ye bırakmasıydı. Daha net altını çizeyim; İstanbul ve Ankara'yı açıklayıp İzmir'i pas geçmek İzmir'in elini zayıflatır. Bakın, "Tunç Soyer’in" demiyorum, "İzmir'in" diyorum (Bu arada Soyer, İzmir il kongresinde en yüksek oyla kurultay delegesi seçildi). Sonra, Mustafa Sarıgül'ün aklına uyup gidip Tercan'da aday açıklamak vb. olacak iş değil.
ÖZGÜR ÖZEL'İN ÇIKIŞI
CHP TBMM Grup Başkanı Özgür Özel'i 2011'de milletvekili olduğundan itibaren yakından tanıdım. Kapasitesini, siyasi macerasını biliyorum. Şu kadarını belirteyim; Özel'in çıkışı sürükleyici bir lider çıkışı değil. Bir "takım-kadro" çıkışının izdüşümü. Bu noktada Özel'e düşen rol "genel başkan adaylığı". O takımın-kadronun içinde kuşkusuz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da var. Gördüğüm kadarıyla mevcut PM'nin yarısı, TBMM grubunun üçte birinden fazlası var. İl kongreleri sonrasında şekillenecek kurultay delegasyonundaki karşılığı ne olacak Özel'in, bekleyip göreceğiz. Bu noktada İstanbul ve Ankara kongreleri çok önemli. Şu notu da düşeyim; delegasyonunun üzerinde kurultay öncesinde çok baskı olacak. "Baskı" derken, genel merkez cephesinden de Özel cephesinden de masif temas trafiğini vurgulamak istedim. O kadar değil, kurultaya doğru delegeler üzerinde kamuoyu ve medya/sosyal medya baskısı da oluşacak. Sonuçta delegeler şu soruyu kendisine sorup cevap arayacak: "Yerel seçimlerde CHP'nin başarılı olması için ne yapmalıyım?"
İZMİR'DEKİ ÖZEL
Özgür Özel, CHP Genel Merkezi'nde adaylığını ve tutum belgesini açıkladığında Kılıçdaroğlu’ndan ve genel merkezden nezaket gördü. Kendisine salon tahsisi yapıldı, hatta binaya gelişinde bir MYK üyesince karşılandı. Aynı Özel'in, katıldığı İzmir İl kongresinde ise konuşması (ilk konuşmacı oldu) sahne köşesindeki bir grubun Kılıçdaroğlu lehine sürekli sloganıyla engellenmek istendi. Bu şık olmadı. Keşke birileri çıkıp slogan atanları susmaya davet etseydi. Aslında bunu Divan da yapabilirdi ancak izlemekle yetinince ortaya çıkan manzara hoş olmadı.
Kongre başlamadan önce salonun üst katındaki geniş fuayeye girerken CHP Grup Başkan Vekili A. Mahir Başarır, Veli Ağbaba, Ensar Aytekin de giriyordu. Fuaye alanında delegeler değil sıradan üyeler vardı yoğun şekilde ve büyük çoğunluk sözünü ettiğim isimlerle fotoğraf çektirdi. Özellikle Başarır'a ilgi çok büyüktü. Özel'i aralarında Suat Özçağdaş, Murat Bakan, Gökçe Gökçen gibi milletvekili arkadaşları da yalnız bırakmayanlar arasındaydı.
YORUMLAR