31 Mart yerel seçimleri sonuçlandığı günden bu yana gündemi işgal eden konuların başında, uzun süredir iktidarın elinde olup, seçim sonrasında muhalefetin yönetimine geçen belediyelere ilişkin dudak uçuklatacak boyuta ulaşmış borç, israf, yandaş kayırma ve yolsuzluk haberleri geliyor.
Gün geçmiyor ki, yeni seçilen belediye başkanlarınca kamuoyuyla paylaşılan bilgiler, yapılan israfın, yolsuzluğun, borçlanmanın boyutunun öyle ufak tefek olmadığını, gelecek yılları da ipotek altına alacak bir yağma döneminin yaşandığını ortaya koyuyor. En küçük belediyede dahi onlarca milyonu, önümüzdeki bir iki yılda gerçekleşmesi beklenen toplam gelirleri aşan borçlardan, limitsiz israf ve akıl almaz ihale ve imar yolsuzluklarından bahsediliyor.
Bu yazıda, geçmişe göre son 25-30 yılda büyük bir hızla artan, 2004-2005 yıllarında yerel yönetim mevzuatında gerçekleştirilen değişiklikler sonrasında büyük bir ivme kazanan bu durumun nedenlerini, karşı karşıya kalınan olumsuz tablonun, seçilen kişilerin yanlışlığından mı yoksa demokratikleşme adı altında gerçekleştirilen mevzuat değişikliklerinden mi kaynaklandığını tartışacağım.
Yaşamı, siyaseti, ülkede ve dünyada olanları, hayata dair her şeyi iyi-kötü karşıtlığı ekseninde gören, öyle görmemizi sağlama görevini üstlenmiş olan, endüstrileştirilmiş/metalaştırılmış medya, sanat, edebiyat gibi küreselleştirilmiş enformasyon araçlarınca her gün yeniden şekillendirilen, şekillendirilmeye çalışılan algılarımız açısından en kolay olan şey, yaşananları –bizden beklendiği gibi- iyi ve kötü kişiler ekseninde tanımlamak.
Son dönem yaşamakta olduğumuz ekonomik sorunlara ilişkin genel yaklaşımımızda olduğu gibi, yerel yönetimlerde ortaya dökülen yanlışlıkları da sistemden kaynaklı bir sorun olarak görmeyi reddedip iyi-kötü karşıtlığında açıklamayı, anlamlandırmayı tercih ediyoruz. Örümcek Adam’ın iyi, ünlü düşmanları Akbaba’nın, Akrep’in, Bukalemun’un, Elektro’nun kötü, Batman’ın iyi, Joker’in, Penguen’in, İki Yüz’ün kötü olduğunu tartışmasız kabul ederek, nedenleri, niçinleri düşünmekten, beyinlerimizi yormaktan kurtuluyor, “kandırılmış liberaller” olayında olduğu gibi, zamanında destek olduğumuz yanlışların sorumluluğundan da kurtulmuş oluyoruz.
Bu noktada başta sormuş olduğum soruyu bir daha tekrar edeyim: Mevcut belediyelere yönelik olarak seçimler öncesinde başlayıp, seçimler sonrasında ortaya saçılan israf, borç ve yolsuzluk tablosunu nasıl yorumlamalıyız?
“ÇALIYOR AMA ÇALIŞIYOR”
Düşünmek yerine düşünmeye ihtiyaç duymaksızın hüküm vermeyi gerektiren, dolayısıyla da belediyelerin içine düşmüş olduğu acıklı hali “iyi belediye başkanı”, “kötü belediye başkanı” ikilemi çerçevesinde açıklanmaya/anlamlandırılmaya çalışan, yukarıda da ifade etmeye çalıştığım hakim bakış açısıyla uyumlu olmayan kişisel yaklaşımımı 23.01.2019 tarihli “Cami satan belediyenin içerisinde bulunduğu durumu bir de böyle okuyun” başlıklı yazıda ayrıntılı olarak anlattım. Kısaca özetlersem, büyüğüyle küçüğüyle belediyelerimizin bütününde görülen/gözlenen deformasyonun kişilerden bağımsız iki temel nedeni bulunuyor.
Birinci neden, 1980 darbesi sonrasında, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi adına dünyada örneği bulunmayan bir şekilde ANAP eliyle ve 3030 sayılı yasa ile inşasına başlanıp 6360 sayılı yasa ile tam bir bölge idaresine dönüştürülen “Büyükşehir Belediyesi Sistemi”. Farklı bir ifadeyle, üniter devlet yapısı içerisinde olamayacak kadar güçlendirilen “büyükşehir belediyeleri” yoluyla idari yapımızın bütünlüğünün yok edilmesi, ulusal düzeyde planlamanın, mali ve idari kontrolün, denetimin yok edilmesi.
Hikaye bu yönüyle, 1970’lerde başlayan, “küreselleştik, hepimiz kardeş olduk” propagandasıyla dünya çapında inşa edilmeye çalışılan neoliberal dünya düzeniyle, farklı şekilde ifade edersek Daron Acemoğlu’nun, “Ulusların Düşüşü” kitabıyla dünya çapında misyonerliğini üstlendiği “ulus devletler bitti, yaşasın yerellik/bölgecilik ve küresel kurumlar” hikayesiyle, bu hikaye yoluyla ulus devletlerin ve ulusal ekonomilerin tasfiyesi ve finans kapitalin küresel merkezlerine bağımlı kılınması süreciyle doğrudan ilişkili.
İkinci neden, küreselleşmenin diğer yönüyle yani sözde demokrasiyi geliştirme adına kamusal denetimin yok edilip, keyfiliğin, siyasi ve ekonomik çıkarcılığın, “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi” adına ve “yerel yönetimler reformu” adı altında yerel yönetim yasalarının değiştirilmesi yoluyla kurumsallaştırılması.
“Çalıyor ama çalışıyor”, “başarılı olmak için mevzuata takılıp kalmamak lazım” ya da “biraz da bizimkiler yesin” sözleriyle meşrulaştırdığımız bir büyük yağma ve keyfilik düzeni, demokrasiye giden tek yol olarak ilan edilen mevzuat düzenlemeleriyle hepimizin gözü önünde oluşturulmuş durumda.
Gelinen noktada, İSKİ skandalıyla ilk kez geniş kitleler açısından görünür hale gelip, zaman içerisinde birkaç istisna dışında yerel yönetim dünyasını bütünüyle saran, kaynakça içerisinde linkini verdiğim bazı haberlerde ayrıntılarına ulaşabileceğiniz bir yeni “belediyecilik anlayışı” oluşmuş durumda.
Bu noktada, “anladık sistem suçlu da, bu yanlışları yapanların hiç mi suçu yok?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Sistemin, suçun oluşması için gerekli fiziki ve psikolojik ortamın hazırlayıcısı olması, suçu işleyenin suçu olmadığı anlamına gelmiyor doğal olarak. Bir an için hakim medyanın gözümüze soktuğu karmaşadan gözümüzü ayırıp, mevzuat düzenlemeleri sonucu yaratılan keyfilik tuzağına düşmeyen, sade ve dürüst olmayı seçip, aksi tüm baskı ve yönlendirmelere karşın mevzuatın, mevzuattan öte pozitif hukukun çizdiği sınırlar içerisinde hizmet etmeyi seçen Belediye Başkanları sayesinde yaratılmış, neresi olduğunu bir çoğunuzun hemen söyleyebileceği özel örneklere bakabildiğimizde, örnek almak isteyenler için özel örneklerin geneldeki tüm bozulmaya karşın hala ortaya çıkarılabildiğini/ortada durduğunu görmemiz de mümkün.
Kaynakça:
1. https://dergipark.org.tr/download/article-file/177796
2. https://odatv.com/yazar/ahmet-mufit/cami-satan-belediyenin-icerisinde-bulundugu-durumu-bir-de-boyle-okuyun-23011924.html
3. http://www.tbb.gov.tr/dis-iliskiler/uluslararasi-iliskiler/avrupa-konseyi-yerel-ve-bolgesel-yonetimler-kongresi-kongre
4. https://odatv.com/yazar/ahmet-mufit/ulke-tarihinin-en-buyuk-rant-oyunu-muhalefetin-gundemine-girmedi-04111824.html
5. https://odatv.com/yazar/ahmet-mufit/siyasi-gorusumuz-farkli-ama-bu-konuda-davranislarimiz-neden-ayni-16111824.html
6. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/ozur-dileten-intihal-38567429
7. https://odatv.com/ispark-yonetimi-istifasini-vermeden-once-bakin-neyi-imzaladi-19071931.html
8. https://ilerihaber.org/icerik/mansur-yavas-kayirma-donemi-bitti-100730.html
9. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1470393/istanbul_Belediyesi_nde_kirmizi_alarm__izinler_iptal__ihaleler_ve_odemeler_durduruldu.html
10. https://www.birgun.net/haber-detay/gemlikin-akpden-kalan-101-milyon-liralik-borcunu-aciklayan-chpli-baskana-dava.html
Ahmet Müfit
Odatv.com
YORUMLAR