Yıllar önce Kapıkule sınır kapısı görevlileri ilginç bir kaçakçılığı ortaya çıkarmıştı. Türkiye’den çıkış yapmak isteyen iki Hollandalının aracının gizli bölümünde küçük saksılara yerleştirilmiş halde çiçek fideleri, çeşitli türlere ait bitki kökleri, gazete kâğıtlarına sarılmış tohumlar buldular. En önemli bitki ise ters lale adı verilen bir türdü. Bu tür dünyada sadece Erzurum’un Karayazı ilçesine bağlı köylerde yetişiyor. Hollandalı kaçakçılar Franciscus Johannes Linschoten ile yanında bulunan Micheal Hubertus Klok, türünün son örneği olan 57 adet ters laleyi söküp götürüyordu. Hem de Erzurum Karayazı Köyü’nden! Bu olay aslında sadece bir bitki kaçakçılğı değil. Bunun adına bitki casusluğu da diyebiliriz. Yeni ve küresel bir casusluk türü bu. Konuyu daha iyi anlamak için endemik bitki kavramını anlamak gerek. Endemik bitkiler sadece belirli bir bölgede yetişen bitkilere verilen addır. Bu bitkiler dünyanın başka hiç bir yerinde yetişmez. Bu alan, bazen bir keç metrekarelik bir bölge de olabilir. Türkiye, endemik bitkiler yönünden dünyanın en önemli ülkelerinden biri olarak kabul ediliyor. Ülkemizde endemik tür sayısı diğer Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında ülkemizin zenginliği daha iyi anlaşılır. Avrupa ülkeleri arasında en çok türe sahip olan ülke Yunanistan. 800 civarında tür var komşuda. Aynı şekilde endemik türlerce zengin İspanya ve Sırbistan’da ise bu sayı 400-500 arasında. Türkiye’de ise 3000 dolayında endemik bitkimiz var. Ters lale de bunlardan biri. Daha neler yok ki: Kazdağı’nda orman meydana getiren Kazdağı Köknarı, Eğridir güneyindeki Kasnak meşesi, Köyceğiz-Dalaman arasında yaygın olan Sığla ağacı veya Günlük ağacı ve ormanları, Beşparmak Dağlarındaki (Ege bölümü) Kral eğreltisi ile Datça yarımadasında bulunan Datça hurması, kekik, orkide, badem, pancar, kuşkonmaz, keten, çavdar, adaçayı ve daha yüzlercesi. Yurdumuzun bilhassa dar derin yarılmış dağlık alanlarında endemiklerin sayısı bir hayli yüksek. İnsanlığın beslenmesinde kilit rol oynayan tarla bitkilerinin birçoğunun da ana vatanı Anadolu’dur. Kiraz, badem, kayısı, buğday, nohut, mercimek, incir gibi. Avrupa’da birçok üniversitenin ziraat ve biyoloji bölümlerinde istihbarat servislerine bağlı olarak endemik bitki türlerini araştıran, bulunduğu ülkelerden alıp Avrupa’ya kaçırmanın yollarını araştıran uzman ekipler bulunuyor. Erzurum Karayazı’da türünün son örneği olarak kalan 57 ters laleyi kaçırmaya çalışanlar işte bu ekipler. Onlar, Anadolu’nun neresinde hangi bitki var çok iyi biliyorlar. Bunun için de yetişmiş elemanlarını akın akın gönderiyorlar. Bitki casusluğunun en önemli adımlarından biri de dışarı kaçırdıkları bu bitkilerin patentine sahip olmak. Çünkü kozmetik ve sağlık sektöründe bu bitkelerin milyar dolarlık piyasası var. Gıda sektöründe dünyanın en büyük beş biyoteknoloji şirketi (Monsanto, Syngenta, Bayer, Dow ve DuPont) toplam iki yüzün üzerinde şirketi satın alarak, dünya tohumlarına erişimde hâkimiyetlerini çoktan kurdular. Asırlardan beri kullandığımız tohumların önce üretimini yasaklatacak yasalar çıkartılyorlar (bu yasa 5553 sayılı tohum yasası olarak Türkiye’de de 2007’de onaylandı) ve sonra patenti kendilerina ait GDO’lu tohumaları size satıyorlar. Endemik bitkiler konusunda da aynı süreç işliyor. Daha doğrusu tüm bitkiler için gerekli bu durum: Uluslarası tarım kartellerine bağlı labaratuarlarda kendi topraklarımızdan çaldıkları bitki ve tohumlarınının genetik şifresini çözüp patentlerini alıyorlar ve o bitki artık resmen onların malı oluyor! Size “neden patenti bana ait ürünü izinsiz topraklarında bulunduruyorsun” diye tazminat davası dahi açabilecekler. Erzurum’un ters lalesini kaçıranlar aslında “büyük bir projenin” uygulayıcıları. Bu kişiler aslında Türk topraklarında ellerini kollarını sallayarak gezemezler. İstanbul Üniversitesi Farmasötik Botanik Bölümünden Neriman Özhatay şöyle diyor: “Yurt dışından Türkiye’ye araştırma yapmak isteyen bilim adamlarının kendi ülkelerindeki Türk Konsolosluğu’ndan izin almaları gerekir. Bunu mutlaka uygulamak zorundayız. Eğer bilimadamı Türkiye’ye gelecekse kiminle çalışacağını belirtmek zorunda ve izinle ancak araziye çıkabilir. Çünkü bu büyük bir kaçakçılık. Bakınız Türkiye’ye turist gibi geliyorlar ve endemik bitki tohumlarını ellerini kollarına sağlayarak dışarıya çıkartabiliyorlar. Bunu önlememiz gerekiyor.” Türkiye yolgeçen hanı olmuş durumda. Ama “Bu ülkenin madenleri, topraklara yabancılara satıldı da bitkilerimiz kaçırılmışsa ne olmuş?” diyorsanız sizin bileceğiniz bir şey.
Muharrem Bayraktar
YENİ MESAJ GAZETESİ
YORUMLAR