Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında AKP’yi FETÖ ile mücadele edememesinden dolayı çok sert eleştirdi. “‘Falan kişi FETÖ’cü’ dediler, reis de ‘alın’ dedi, aldılar, ama yerine daha FETÖ’cüsünü ya da FETÖ’cülerin parmağında oynattığı ‘Reisçi’ gözüken bir kukla getirdiler, etrafını yine onlar doldurdu” şeklinde yazan Abdurrahman Dilipak, AKP’nin içine FETÖ’cülerin sızmaya devam ettiklerini belirterek, “Birileri ‘Reisçi’ geçinerek racon kesmeye, haraç kesmeye, birilerine, bir yerlere çökmeye hazırlanıyor.. İstihbarat, polis, savcılık, yargı, hepsi bu anlamda baskı altında. Bu yapıların içinde birileri de bu tezgahta iş peşinde..” ifadelerini kullandı.
Abdurrahman Dilipak’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
“‘Falan kişi FETÖ’cü’ dediler, reis de “alın” dedi, aldılar, ama yerine daha FETÖ’cüsünü ya da FETÖ’cülerin parmağında oynattığı “Reisçi” gözüken bir kukla getirdiler, etrafını yine onlar doldurdu. “FETÖ operasyonu yapıyoruz” diye, deşifre olan birkaç FETÖ’cünün yanına onun birkaç katı ya hiç ilgisiz ya da, sohbete giden veya eskiden onlarla olup 17/24 sonrası bu harekete destek verenlerin adını yazıp, onların işlerine son verip, sanık yapıp, daha güçlü bir şekilde, emin adımlarla yola devam ettiler.
Bazen FETÖ’cüler gitti, FETÖ’nün şucu, bucu görünümlü, şu veya bu cemaatteki kripto elemanlarını sahaya sürdüler. Milli Görüşçü oldular, Adıyamancı oldular, nereye gireceklerse, orada en muteber kim ise onların etiketini kullandılar. Ya hu, en son gelen haberi biliyorsunuz: FETÖ’nün darbe girişiminin ardından Adil Öksüz’ün yakalanması için oluşturulan özel ekibin başında bulunan polis müdürü FETÖ ile bağlantılı çıktı. Sadece Beştepe’ye sızmadılar. Yaverlerden ibaret değil sızıntı!
FETÖ’cü polisler hâlâ aktif. DEAŞ operasyonu yapılıyor. 5 DEAŞ elemanı yakalanmış, Çeçen, Özbek, toplam 20 kişi, DEAŞ ile hiç alakası olmayan, hatta DEAŞ’a karşı, bu konuda aktif olarak tavır sahibi, DEAŞ’a karşı çevresini uyaran, onları da listeye yazıp, operasyon yapıp, sahte ihbarlarla mahkemeye çıkartılıp içeri tıkılıyorlar.
Dertleri soruşturmaları sulandırmak. Böylece bulandırdıkları sularda balık avlamak. Onların arasına karışıp, kendi adamlarını kurtarmak için birileri devreye giriyor. Bunları kurtarıp ne yapacaklar derseniz, kendilerine tetikçi yapacaklar.. Şimdi yeniden arkadan dolanıp gelmeye hazırlanıyorlar. Birileri ‘Reisçi’ geçinerek racon kesmeye, haraç kesmeye, birilerine, bir yerlere çökmeye hazırlanıyor.. İstihbarat, polis, savcılık, yargı, hepsi bu anlamda baskı altında. Bu yapıların içinde birileri de bu tezgahta iş peşinde..
Bu FETÖ’cüler binbir surat. İyi Parti bekleneni vermedi. Geri MHP’ye dönüş yapıyormuş gibi görünüp, birileri MHP adına ahkâm kesmeye, racon kesmeye kalkabilir. Bu anlamda Erdoğan ve Bahçeli’ye büyük görevler ve sorumluluklar düşüyor. “Kral’dan fazla kralcı” havasında birilerinin emrivaki siyasetine fırsat verilmemesi gerekir.
Özellikle Bakanlıkların tespitinde ince eleyip sık dokunulması gerek. Aday tespitinde yaşanan yanlışlık burada tekrarlanmamalı. Yoksa dakika bir, gol bir, bu iş psikolojik bir kırılmaya yol açabilir. Birileri şimdiden bir takım isimler üzerinden spekülasyon yapmaya başladılar bile..
Ve tabi üst bürokrasi de aynı şekilde çok önemli.
Parti kongresine giderken parti üst yönetiminde ciddi anlamda bir değişiklik şart. Eski bakanları teşkilata göndermek kolay bir çözüm olsa da beklenen değişim için doğru bir tercih olur mu bilmem. Halk “eski hamam eski tas” dememeli. Bir de gelen gideni aratmamalı. Eskilerin iş ortağı, akrabası, kankası olursa bunu halka anlatmak zor olabilir. Kamuda görevlendirmelerde aynı oyun oynanıyor, mahkemelerde de benzer oyunlar oynanıyor. Bu oyuna bir son vermek gerek.
AK Parti ve Beştepe’nin bilgisayarına öyle girdiler ve serverleri klonladılar. Erdoğan’ın toplantılarını izleyen TRT-AA kameramanlarından taşeron üzerinden alınanlar kimlerdi. Sakın FETÖ’cülerin kanallarının, ajanslarının ekipmanları ve ekipleri olmasın. AK Parti Gençlik Teşkilatından birilerini yanlarına alıp şirketler dernekler kurdular. Sonra gidip kamu kuruluşlarından işler, teşvikler aldılar. Önlerinde bizim çocuklar, arkalarında kripto elemanlar. İçeride abiler ablalar. Alavere-dalavere bizimkiler çırak çıkartıldılar. Bizim serverleri klonlarken bir de bizimkilerin parasını aldılar, hem de 3 lira yerine 15 liradan, kat kat fazla bir bedelle.
FETÖ’cüler çok kurnaz. Şimdi hepsi FETÖ’cü düşmanı kesildi. Emniyette, savcılıkta adamları var. Birileri deşifre oldu mu, hemen o ele geçince ele geçecek belgelerdeki isimlere operasyon yapıyorlar. Ama bire 5 katarak. Öteki masumları öne atıp, arkasında ötekileri aklamaya çalışıyorlar. Bir de masumlar cezalandırılıyor diye kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar.
Arkadan dolanıp gelip, kendileri içeri aldıkları adamı kurtarmak için para istiyorlar. Süreçteki kamu görevlileri kendi aralarında ortaklık kurmuşlar. Belgelerde tahrifat, hayali itirafçılar, tanıklar, fabrikasyon belgeler, belgelerde tahrifat, yemedikleri halt yok. Bir mahkemede bir itirafçının itirafını bir başkası bir başka mahkemede yeni bir itiraf gibi, bir takım ekleme-çıkartmalarla yeniden düzenleyip sunabiliyor. İtirafçının itiraflarına ekleme-çıkartmalar yaparak hayali suçlular üretilebiliyor ve gerçek suçlular gizlenebiliyorlar. Bu beladan kurtulmak için kesinlikle, istihbaratın da istihbaratını yapmak gerekiyor. Savcı, hâkim, polis, bu davaların peşindeki hukuk bürolarının bu tür yanlışlıklarının önlenmesi için tedbir alınması gerek.
İnsanlar başarıya o kadar çok şartlandırıldılar ki! Başarı AK Parti ile o kadar çok ilişkilendirildiler ki. Şu ayeti hatırlayın. Bakara Suresi, 155: “And olsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.” Şimdi karşılaştığınız durumu hatırlayın.
Sakın “Biz olmasaydık, bunların hiçbiri olmazdı” demeyin. Allah size ya da bir başkasına muhtaç değil. Sizi vesile kıldı. Şükredin, ama unutmayın, veren Allah alır da, verince şükredip, alınca isyan etmeyin. Hem bir şeyin ikramı biraz imtihan, biraz liyakatle ilgilidir. Tek başına yöneticilerin kazanımı değildir başarı. Allah dilerse bukağılı şeytanlara mabed de yaptırır. Birileri hizmet için koşarken, biri kesesini helal-haram demeden doldurma çabasında ise, ona da fırsat verir, ama gün gelir onları zelil eder. Onlar yaptıkları bir takım, iyi ve faydalı işlerine gelince, niyetleri salih olmadığı için, Süleyman peygamberin mabedinin inşasında çalışan şeytanların o mabedin inşasından nasipleri olmadığı gibi, onların da o hizmetten bir nasipleri olmaz.”
Abdurrahman Dilipak
YORUMLAR