Fevzi Kavuk öldü...
Tıpkı Yunus Emre’nin söylediği gibi:
“Bir garip ölmüş diyeler / Üç günden sonra duyalar / Soğuk su ile yuyalar / Şöyle garip bencileyin...”
68 kuşağı’ndansanız mutlaka tanırsınız, en azından adını duymuşsunuzdur; hatırlarsınız. 78’lilerde bilenler bilmeyenlerden, adını duyanlar adını bile duymayanlardan azdır. Daha sonraki kuşaklarda ise...
Yamaçtan İznik Gölü’ne dolu dolu bakan Müşküle köyünün muhtarıydı. Bizim içinse sosyalist muhtarlardan biri en ünlüsüydü...
Fevzi Kavuk...
Yok böyle olmayacak, biraz geriye dönelim. 1960’lara...
27 Mayıs Anayasası’nın getirdiği sınırlı, ama Türkiye’nin tanımadığı kadar geniş özgürlük ortamında sessiz sedasız Türkiye İşçi Partisi kuruldu. 13 Şubat 1961’di. 1962’de Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Yaşar Kemal, Adnan Cemgil, Nazife Cemgil, Cemal Hakkı Selek gibi bir dizi Marksist aydın TİP’e katıldı. Ancak TİP, adı hâlâ dar bir çevrede bilinen, işçi ve emekçi kitlelere ulaşamayan bir parti idi.
Sonra 1963 yerel seçimlerine gelindi. Radyolardan alışılmadık, daha önce duyulmamış bir ses bütün yurtta yankılanmaya başladı. Mehmet Ali Aybar konuşuyordu. Behice Boran konuşuyordu. Yaşar Kemal konuşuyordu. Nazife Cemgil konuşuyordu.
- İşçiler, köylüler, marabalar, emeğiyle geçinenler...
İşçiler, köylüler, öğrenciler, sosyalist aydınlar TİP’e akmaya başladı.
Ege’de, Göllüce, Atalan köylüleri ayağa kalktı ve yıllardır yarıcı olarak işledikleri toprakları işgal ettiler. Karadeniz kıyısında, Gerze’de tütün ekicileri sigara tekellerine karşı ayağa kalktılar.
Duyuldu: Ödemiş Yeniköy muhtarı Mehmet TİP’e katıldı.
Duyuldu Bafa Gölü’nün kıyısından, Adana’nın Tekeli yaylasından, Hatay’da Avanos dağ köylerinden bazı muhtarlar TİP’e katıldı. Duyuldu: İznik’in Müşküle köyü muhtarı Fevzi Kavuk, TİP’e katıldı. Duyuldu: Fevzi Kavuk 1965 seçimlerinde TİP listesinden milletvekili adayı oldu. İlk seçim konuşmasını Müşküle köyünde yaptı. “Kaderimizi kendi ellerimize almanın zamanı geldi arkadaşlar” dedi, “Bundan böyle kendi kaderimizi kendimiz kuracağız...”
O konuşmayı o günkü Akşam gazetesine -gönüllü muhabir kontenjanından- ben ilettim. Meslek hayatımın en şanlı günüdür...
Fevzi Kavuk’la da o gün tanıştım. Ondan sonra bazen sık, bazen seyrek buluştuk, konuştuk. Ne zaman buluşsak, ardından genç kuşaklar için “Eski zaman muhtarları” başlıklı bir yazı yazmak istedim.
Nedense hep erteledim. O yazıyı bugün, Fevzi’nin ölüm haberiyle yazacakmışım.
Yazının devamı için tıklayın >>
YORUMLAR