Bazıları böyle. Lider olmaktan başka bir şey olamayan cinsler bunlar… Oysa her yöneticinin bir işi gücü, mesleki uzmanlığı olmalı. Koltuk giderse işine dönebilmeli.
Silvio Berlusconi tekrar siyaset sahnesine dönmek istiyormuş.
“Ya adam milyarder, üstelik dört defa başbakanlık yaptı, yıllarca medya ve spor dünyasında da patronluğunun tadını çıkardı; 85 yaşında belasını mı arıyor?” demeyin. Ben Corriere della Sera’nın yalancısıyım.
Üstelik o, koltukta rekor kıranlardan biri değil ki, dört dönemi toplasan 10 yıl etmez…
Mesela, bizde Tayyip Erdoğan iktidarı 20 yıllık.
Rusya’da Vladimir Putin 23’e yaklaşıyor.
Belarus’da Aleksandr Lukaşenko’nun 28 yılı geride kaldı.
Mısır’da Hüsnü Mübarek 30 yılı doldurmuştu.
Kazakistan’da Nursultan Nazarbayev de koltukta yaklaşık o kadar oturmuştu.
Tunus’ta Zeynel Abidin Bin Ali 24 yıl boyunca baştaydı.
Libya’da Muammer Kaddafi ise 42 yıl iktidarın sahibiydi.
* * *
Hep böyle midir bu işler?
Hayır.
George Washington üçüncü dönemi reddettiğinde takvimler daha 18. Yüzyıl’ı gösteriyordu. Enayi miydi acaba o? Ya da iktidarı sevmeyen biri olduğu iddia edilebilir miydi?
Charles De Gaulle “Fransa benden usandı, ben de Fransızlar’dan” deyip giderken aklını mı kaçırmıştı?
Seçim yenilgisini “İşte özgürlük budur, bunun uğrunda mücadele verdik” diyerek karşılayan Winston Churchill sarhoş muydu yoksa?
Ya da, mesela, günümüzden Henry Kissinger’e bakın; adam koltuksuz ama mutlu ve gururlu; 99 yaşında hâlâ liderlere akıl hocalığı yapıyor, yazılar yazıyor, konferanslar veriyor… Peşindeki gazeteci ordusu da hiç de fena değil hani!..
* * *
Yıllar önce yerel seçim sürecinde bir ilçe belediye başkanı tarafından söylendiği iddia edilen bir cümle duymuştum:
“Ben ne yaparım yeniden seçilmezsem! Başka bir şey beceremem ki!”
Bazıları böyle. Lider olmaktan başka bir şey olamayan cinsler bunlar…
Oysa her yöneticinin bir işi gücü, mesleki uzmanlığı olmalı. Koltuk giderse işine dönebilmeli.
Yıllar önce T24’te harika lahana yetiştirdiği için iktidarı bırakan imparatorun öyküsünü anlatan bir yazı yazmıştım
Öykü uzun. Adam Roma İmparatoru Diocletianus (d. 245 - ö. 312). Tarihte türlü başarılara imza atmış.
İktidara gelmesinden 20 yıl sonra ağır hastalanmış. Bu sırada hayat ve iktidar üzerine düşünme fırsatı bulan Diocletianus, sonunda gönüllü olarak iktidardan ayrılmış.
Doğduğu Dalmaçya'ya göçerek Adriyatik Denizi kıyısındaki Split'e (bugün Hırvatistan'ın ikinci kenti) yerleşmiş. Orada çiftçiliğe başlayarak ölene kadar sebze yetiştirmiş.
Kendisini iktidara döndürmek isteyenlere Diocletianus'un verdiği cevabın, tarihte eşsiz bir yeri vardır bence:
“Burada kendi ellerimle yetiştirdiğim lahanaların ne kadar lezzetli olduğunu anlayabilseydiniz, beni başka bir iş yapmak için zorlamazdınız.”
* * *
Rus medyasındaki Erdoğan aşkı ve nefretinden dizi film çıkarValla Brezilya dizilerinden aşağı kalmaz. Merak, hayranlık, aşk, aşırı beklentiler, ihanet, hüzün, hayal kırıklıkları, sitem, nefret… Her şey sığar bu dizi filme. Başrolde Cumhurbaşkanı Erdoğan olur. Öteki baş rolü de artık çok sayıda Rus gazeteci kendi aralarında paylaşabilir. Ya da her dizide bir gazeteci, mesela… Erdoğan NATO’ya posta mı koydu; alkışlaaar, kalp emojileri... Ardından Türkiye’den Ukrayna’ya Bayraktar satışı mı gündeme geldi; yuuuh sesleri, biplenecek tepkiler... Sonra Erdoğan S-400’ü savunan ve ABD’yi eleştiren bir konuşma mı yaptı; tekrar coşku ve hayranlık görüntüleri… Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı ve Kırım’ın iade edilmesi gerektiği yolunda bir açıklama ve “Erdoğan’a güvenilmez, zaten Batı’nın adamı!” bağrışmaları… Rus medyası bir o yana bir bu yana… Tabii bazı siyasileri de… Bundan dizi film çıkmaz da neden çıkar!.. |
Kazakistan’ın devler arasındaki zor dansı
19 Ağustos’ta Soçi’de Rus lider Putin, konuğu Kazakistan Devlet Başkanı Tokayev’le tokalaşmakla yetinmeyerek ona sarıldı. Tokayev belli belirsiz bir şaşkınlık ve tereddütle de olsa kucaklama eyleminin kendi üzerine düşen bölümünü yapmaktan geri durmadı. Sarılma faslını fazla uzatmayan 69 yaşındaki iki adam, gülümseyerek görüşmenin yapılacağı binaya doğru yöneldiler.
Bundan önceki görüşme geçen Haziran ayının ortasında Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nda gerçekleşmiş ama tatsız bitmişti. Foruma katılan tek uluslararası lider olan Tokayev, bir Rus gazetecinin sorusunu yanıtlarken, Rusya’nın desteklediği Luhansk ve Donets’i devlet olarak kabul etmediklerini söyleyerek yanı başında oturan Putin’in canını sıkmıştı. O sıralarda ortalığa yayılan söylenti doğruysa, Kazak lider Rusya yönetiminin kendisine vermek istediği devlet madalyasını da reddetmişti. Bundan kısa süre sonra da, petrolünün yaklaşık yüzde 80’ini Rusya üzerinden ihraç eden Kazakistan’a, Rus liman kenti Novorossiysk’te “çeşitli zorluklar” çıkarılmaya başlanmıştı.
Malum, bu yılın başlarında Kazakistan’da kanlı olaylar çıkmış, sonunda Tokayev, muhaliflerini ve en başta da kendisini 2019’da başa getiren eski lider Nazarbayev’i ancak Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Örgütü’nden askerî müdahale yardımı alarak etkisiz hale getirebilmişti. O sıralarda ABD ve Çin, Kazakistan’ın kendilerinden uzaklaşmasından korkmuşlardı. Ama Tokayev üç dev arasında zor bir dans yaparak dengeleri bozmamaya çalışıyordu. Tabii bazen zikzaklar da olmuyor değildi.
Geçenlerde başkent Nursultan’daki Ukrayna Büyükelçisi Vrublevski’nin “Mümkün olduğunca daha çok Rus öldürülmelidir” türü bir demeci gündeme geldi. Kazak makamları Büyükelçi’yi sert bir şekilde uyardı. Hatta Tokayev’in, Vrublevski’nin ülkesine geri gönderilmesini istediği söylendi.
Kazakistan bir yandan da ABD’nin “Sakın yaptırımları aşması için Rusya’ya yardımcı olmayın, yoksa size karşı da yaptırım ilan ederiz” uyarılarıyla karşılaşıyor.
Ancak son 10-15 yılda Çin’in, ABD ve Rusya’ya göre Kazakistan’da daha fazla yol kat ettiğinin altını çizelim. En başta da ekonomik yatırımlarıyla. Çin lideri Şi Cinping’in önümüzdeki ay yapacağı Kazakistan ziyaretini dikkatle izlemekte yarar var.
YORUMLAR