Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret etmesinden sonra Mısıroğlu’nun Atatürk düşmanı sözleri yeniden gündemin başköşesine oturdu. Bazıları olayı Kadir Mısıroğlu’nun Atatürk’ü sevmek zorunda olmadığına, hiç kimsenin kendisini buna zorlayamayacağına odaklıyor ve buna sinir oluyorum.
Bir kişi Atatürk’ü sever ya da sevmez, bize ne? İnsanların Atatürk’ü sevme özgürlüğü olduğu kadar sevmeme özgürlüğü de var. Mesele bu değil ki. Mesele Mısıroğlu’nun “Keşke Yunan galip gelseydi” diyerek Anadolu’nun Yunan tarafından işgal edilmesine rıza gösteren sözlerinde hala ısrar ediyor olması. O kadar ısrarcı ki, Yunan galip gelseydi Müslümanların daha özgür olacağını, hilafetin yürürlükte olacağını iddia ediyor. Hatta “Amerika’nın kuklası olan bir halife gelse de olur, gelsin de kim gelirse gelsin” diye de ilave ediyor.
Amerika’nın kuklası olacak bir halifeye bile rıza gösteren bir Müslüman profiline laf anlatmak elbette mümkün değil ve elbette bu profil İslam’ın hiç bir mezhebine, meşrebine ve itikat anlayışına uymaz, ama biz yine devam edelim:
Mustafa Kemal’in yerine “keşke Yunan galip gelseydi” diye büyük bir arzu ve hayal içinde olan bir kişiye bu ülkede tek bir kişinin bile selam vermemesi, evine-barkına uğramaması lazım.
Neden mi?
Zira bu ülkeye Yunan zaten geldi ve neler yaptığını biliyoruz.
Yunan Anadolu’ya geldi ve Bandırma Çavuş Camiine topladığı 3 bin Müslümanı diri diri yaktı.
Yunan Anadaolu’ya geldi ve yüzlerce köyde binlerce Müslüman’ı öldürdü, binlerce kadının, kızın ırzına geçti.
Yunan Anadolu’ya geldi ve Aydın’ı yerle bir etti, kadınlara alenen tecavüz etti, çocukları mitralyöz ateşiyle öldürdü, camileri yıktı.
Yunan Anadaolu’ya geldi ve Yalova Dereköy’de tek bir kişiyi bile sağ bırakmadı, katlettiklerinin üzerine içkili kutlamalar yaptı.
Yunan Anadolu’ya geldi ve İzmir’i cayır cayır yaktı.
Anadolu’ya Manchester Guardian gazetesinin hem muhabiri, hem de köşe yazarı olarak gelen Prof. Dr. Arnold Toynbee’ye göre "Türklerin kıyımdan geçirilmeleri ve zorla sürülmeleri, Yunan hükümetinin bir planıydı.
Yunan başarılı olsaydı, Ankara’yı ele geçirse idi daha çok Müslüman öldürecek, daha çok kadına tecavüz edecek, Anadolu’ya daha çok piç bırakacaktı.
İyi de ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyerek bu tecavüzlerin devamına rıza göstermek, hangi kitapta, hangi dinde yazar?
Bu ülkenin başında Mustafa Kemal’i görmektense Venizelos’u görmeyi yeğleyen bir düşünce bir Müslüman’a ait olabilir mi?
Şu ülke Müslümanlarına bakın ki, ‘Atatürk’ü sevenler ahmaktır’ diyen bir kişiye alkış tutuyorlar ama aynı kişinin Yunan’ı alkışlayan sözlerinde hiç bir ahmaklık ve hiç bir ihanet görmüyorlar.
Mesele Atatürk’ü sevmemek meselesi değildir beyler.
Mesele Yunan’ı sevmek, Yunan’ın işgaline rıza göstermek meselesidir.
Mesele Amerika boyunduruğunda bir halifeyi kabul etmek meselesidir.
Mesele ‘BOP bir nimettir’ diyen bu zatın, bir Haçlı projesine nimet diyebilme cüretini gösterme meselesidir.
Mesele Mısıroğlu’nun ‘Amerika’dan Allah razı olsun’ demesi meselesidir.
Yani mesele tarihi bir mesele değil, itikadi bir meseledir.
Konuşmalarında Atatürk’e olan nefretini ortaya koymak adına, çok ciddi itikat zaafiyeti de ortaya koymaktadır Mısıroğlu. Bu konu ilahiyatçıların sahasına giriyor, bakalım onlardan konuşan çıkacak mı?
Bana sorarsanız Yunan’a bu kadar aşk besleyen bir kişinin cenazesi bu topraklara defnedilmemeli.
Madem Yunan gelemedi sen ona git kardeşim!
Tavsiyem, Selanik’in anahtarını hiç savaşmadan, tek mermi atmadan Yunan ordusuna teslim eden, bölgedeki son Osmanlı komutanı Hasan Tahin Paşa’nın Selanik Trinadia’daki mezarının yanına defnedilmesi.
Bir Osmanlı paşasıyla yan yana!
Hasan Tahsin de ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyordu, ‘Ben Yunanla savaşamam’ diyordu. Yunan geldi ve bu hain paşa, 25 bin Osmanlı askerini Yunan’a teslim ederek bölgede Osmanlı hâkimiyetine son verdi. Çoluğu çocuğu Yunan ismi aldı. Burada öldüler.
Böylece Kadir Bey’in ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ özlemi yerine getirilmiş olur.
O çok sevdiği Osmanlı’nın bir paşasıyla yan yana.
Muharrem Bayraktar
[email protected]
YORUMLAR