CIA’nin gizli operasyonlar biriminin bir ajanı kurtarma girişimiyle…

Bir istihbarat örgütünün gücünü ekrana yansıtma projesi olarak görülebilir o dizi; neredeyse bütün başroller kadınlara tahsis edildiği düşünürse izleyende “Kadınlar böyleyse, erkekler kim bilir neler yapar” hissini uyandırır.

O hissi doğrudan uyandıracak diziler de az değil. Uzun sürmüş iki dizi -ABD’de ’24’ ve İngiltere’de ‘Spooks/MI6’- bu amacı yıllar öncesinde gerçekleştirmişlerdi.

TRT’nin de yıllara meydan okuyan böyle bir dizisi var.

‘Lioness’ dizisini izlerken, zihnim, tahmin edilebileceği üzere, her an yeni gelişmelerle haritası değişen Suriye ile meşguldü.

Aynı gün, ABD’nin Beyaz Saray’a taşınmak için gün sayan seçilmiş başkanı Donald Trump, Suriye’deki rejim değişikliğine yol açan gelişmeleri neredeyse tek başına Türkiye’nin başarısı olarak değerlendiriyor ve bunu sağlayan olarak da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a övgüler sıralıyordu.

“Çok akıllı ve çetin biri” diyordu Erdoğan için… Suriye’nin geleceğinin anahtarının Türkiye’de olduğunu söylüyordu.

Birbiri ardına sıralanmış övgü cümlelerini işittikçe sevindik. Göğsümüz kabardı.

Hatta, CHP lideri Özgür Özel’in, övgüleri, çok başka bir ortamda yine Trump tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yöneltilmiş yazılı saldırıyla eş değerde bulmasını da hoş karşılamadım.

“Trump’tır över de” deyip geçmesi veya hiç değilse susması mümkünken, “Bu açıklama övgü değil, aba altında sopa gösteriyor Trump” dedi Özel ve açıklamadan utandığını ifade ettti.

Lioness dizisinin başlangıcında bir önemli hedefi ortadan kaldırmakla görevli ajanın kimliği öğrenilince kadının başına gelecekleri önlemek için girişilen operasyonun sahneye konulduğu Kobani, Suriye’nin ülkemize en yakın bölgesinde.

TV ekranlarında yorumcuların ellerindeki sopalarla gösterdikleri haritanın sarıya boyanmış bölgesinin en ucu Kobani. PKK ile irtibatlı PYD/YPG güçlerinin halen elinde tuttuğu bölge…

Orada Ruslar bir üsse sahipti. HTŞ ve Suriye Milli Ordusu (SMO) ülkede deprem niteliğinde bir sarsıntı meydana getirince, Ruslar başka bölgelerdeki varlıklarıyla birlikte Kobani’deki üsten çektikleri askerlerini de Lazkiye merkezli Hmeymim üssüne taşıdıklarında, boşluğu YPG/PYD’yi desteklemek amacıyla orada bulundukları bilinen Amerikan askerleri doldurdu.

Sorun şu: Kobani Türkiye ile sınır ve orada olan biten bir TV dizisindeki provası yapılmış çatışmalar değil; gerçek bir savaş…

Dün, Sedat Ergin, Hürriyet’te, HTŞ+SMO güçlerinin ortak hamlesiyle Şam’ın da düşmesiyle gerçekleşen yeni ‘Suriye haritası’ üzerinden bölgedeki son durumu yazdı.

Yazının şu ara başlıkları bile göz açıcı: ABD askerleri Kobani’de devriye atıyor… Deyrizor’da ABD Fırat üstündeki köprüyü bombaladı… Fırat üzerinde yüksek basınç birikiyor…

Olanın özeti şu: Suriye’de rejim değişikliği gerçekleştiren gelişmeler ülkede merkezden kopuk bölgeler oluşmasına yol açtı. Suriye’nin Türkiye’ye sınır bölgesinde YPG/PYD daha önce bulunduğu bazı yerleri terk etmek zorunda kaldı, ancak militanlarını taşıdığı yeni bölge eskisinden daha geniş ve hayati önemde. Amerikan askerleri, yukarıdan uçaklar, karadan da tanklar ve zırhlı araçlarla, onları yok etmek isteyecek bütün güçlere meydan okuyorlar.

“Bu mücadele, Türkiye ile ABD ve onların temsilcileri arasında yaşanıyor” tespitinde bulunuyor yazar.
Trump’ın Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı övdüğü günün tablosu bu.

Evet, Trump henüz başkanlık görevini devralmış değil, ancak kadrosunu çoktan kurdu ve Beyaz Saray için gün sayıyor.

Kurduğu kadro Washington’un bu güne kadar gördüğü en kavgacı, en savaşkan kadro.

Trump da bir MAGA. Amerika’yı yeniden bir dünya gücü yapmayı hedefleyen, kendisinden önceki başkanları pasiflikle suçlayan bir anlayışa sahip.

İki ülke -ABD ile Türkiye- Kobani’de, Fırat’ın batısında karşı karşıya geldiğinde ‘yüksek basınç’ nasıl bir sonuç verebilir?

‘Lioness’ dizisinin ilk sezonunun ilk bölümünün başında, bir ‘dişi aslan’ ajanı korumakla görevli olan diğer ‘lion’ ve ‘lioness’ kadrosu, çaresiz kaldıklarında, hedefi bombalıyorlar…

Kurtarmaları gereken kendi elemanlarıyla birlikte…
Fehmi Koru
karar.com