Siyasetçi için ya bir akıl tutulmasıdır ya düşüncenin engelsiz dile gelmesi ya da bilincin derinlerden dışavurumudur.
“Cinayetler eskiden mertçe işleniyordu.” Ne demek bu yahu?
Sanırsınız ki 18. yüzyıl Fransa’sındayız ve namus-onur belası nedeniyle düelloya karar veren iki Fransız beyzadesinin şahitler eşliğinde ve eşit silahlarla bir ormanda yaptıkları düellosunu kastediyor. Sırt sırta geldikten sonra onar adım ileriye doğru yürüyecekler sonra birbirine dönüp ateş edecekler, kim hızlı davranırsa ve daha iyi nişancıysa...
Karşılıklı mertlikten bahsedebiliriz.
Türkiye’deki cinayetlerin hepsi alçakça, haince, pusu kurularak işlenmiştir. Binlerce faili meçhul vardır, infaz çeteleri görev başındadır, kahvehaneler taranmıştır, insanlar kaçırılmış ve işkence edilerek öldürülmüştür.
KOVBOY FİLMLERİ ETKİSİ MI
Meral Akşener’in belleğine göre bu cinayetler şöyle gerçekleşti: Her iki düşman taraf, tıpkı kovboy filmlerindeki gibi sokakta silahlarıyla vaziyet aldılar ve birbirlerine ateş etmeye başladılar.
Bahriye Uçok mu, Muammer Aksoy mu, Çetin Emeç mi, Uğur Mumcu mu, Ahmet Taner Kışlalı mı, Musa Anter mi, Turan Dursun mu ve diğerleri mi?...
Adı üzerinde cinayet. Tek taraflıdır, çekip vuruyorsun. Pusu kuruyorsun. Cinayetin mertçesi mi olur?
MERTÇE ‘İDAMLAR’
Seçim kampanyasında iktidarın size karşı tertipleri uç noktalara tırmansaydı mertçe mi olacaktı? Kılıçdaroğlu’na şehit cenazesindeki iktidar kışkırtmalı büyük linç saldırısı mertçe mi olacaktı?
Akşener aklında varsa eğer bir adet mertçe cinayet göstersin.
Tüm bir faşistçe düşünce ve yaklaşım.
Acaba siyasi kariyerinin hangi aşamasında bu fikir kendinde yer etmiş?
Cinayetlere mertçe yaklaşırsan devrimcileri ve ülkücüleri önce birbiriyle vuruşturup darbe yaptıktan sonra da onlarcasını asan faşist generallerin eylemlerini de mertçe idamlar olarak değerlendirmeye de varırsın.
Yoksa öyle mi?
GERÇEK AKŞENER KARŞIMIZDA
Doğru bir politikadan ayrılırsan cinayetlerin mertçe-mertçe değil diye ayırmaya başlarsın.
Doğru politikadan ayrılırsan kurucusu olduğun, seçmende “Yahu bir şeyler yapacak galiba” duygu ve düşüncesini uyandırdığın partini darmadağın edersin.
Doğru politikadan ayrılırsan CHP’den bile daha şiddetle ve içerikle doğru bir şekilde eleştirdiğin iktidarın kuyruğuna takılır, destekçisi olur, daha güçlenmesini sağlayacak politikalara sarılırsın.
Sanırsın ki İYİ Parti’ye gönül vermiş, iktidardan nefret eden seçmen kitlesini kuyruğuna takıp fareli köyün kavalcısı gibi peşinden sürükleyebileceksin.
İYİ Parti’ye oy verenlerin çoğu ülkenin bilinçli kesiminden, göbeklerini kaşıyan adam-kadın değil.
‘SOYSUZ’ LAFINA ALKIŞ
Meral Akşener’in nasıl bir kimliğe büründüğünü, Sivas Belediyesi başkan adayının Karamollaoğlu’na “soysuz” diye bağırması karşısında eliyle “mükemmelll” diye işareti ve heyecanla ayağa kalkışı (alkışladı mı aklımda kalmadı) sırasında gördük.
Bir liderin hazin çöküşü ile karşı karşıyayız.
Seçim öncesi veya sonrası, partisi içinde kalan birkaç aklı başında insan da büyük bir hayal kırıklığı ile safları terk edecektir.
Bence Özlale de Bilge Yılmaz da...
Orhan Bursalı[email protected]
YORUMLAR