GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

Milletvekili transferine dair

29 Nisan 2018 - 13:08

CHP’li 15 milletvekilinin İYİ Parti’ye geçerek, İYİ Parti’nin seçime girmesini sağlamaları büyük tartışmalara yol açtı. Milletvekili transferleri siyasi tarihimizin en çok tartışılan konularından biridir. Seçmen size ve partinize oy veriyor ama siz seçmenin bu iradesini hiç sayarak parti değiştiriyorsunuz. Bunun ahlaki boyutu tartışılabilir ama hukuki yönden tartışılacak bir yönü yok. Her şey yasalara ve anayasaya uygun olarak meydana geliyor. Anayasa buna izin veriyor, kanunlar buna izin veriyor. Keşke AKP kurmayları “İYİ Parti, bir sonraki seçime hazırlansın” demek yerine Yargıtay’dan gelen “İYİ Parti de seçime girebilir” kararına saygı duyduklarını yüksek sesle telaffuz edip böyle transfer eylemine zemin hazırlamasalardı. Yakın siyasi tarihimizde milletvekili transferlerinin önü kesilmek istenmişti: AKP iktidarının 3. yılında, milletvekillerinin sık sık istifa edip parti değişirmesi üzerine bundan duyulan rahatsızlıkla milletvekili transferlerinin önüne geçilmek istendi. Bu durumdan en çok rahatsızlık duyan parti AKP idi. 2005 yılının mart ayında AKP’nin MYK toplantısında da görüşüldüğü ileri sürülen teklife göre bir milletvekilinin istifa etmesi halinde yapılacak ilk genel veya ara seçimde başka partiden aday olması yasaklanıyordu. Bu düzenleme için anayasa değişikliği yapılacaktı. Ancak bu konu, tartışmanın ötesine geçmedi. Gerekli düzenlemeler yapılamadı. Hatırlamazsınız ama 3 yıl önce de benzer bir gelişme meydana geldi. Bu defa konunun aktörü CHP idi. Cumhuriyet Halk Partisi Antalya Milletvekili Devrim Kök, 25. dönem yasama yılının ilk kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na vermişti. Kanun teklifi yasalaşsaydı, milletvekillerinin parti değiştirmesi imkânsız hale getirilecekti. Kök, gerekçe bölümünde yasama üyeliğine seçilen temsilcilerin, seçildikleri bölgelerin temsilcisi olup seçmenlerin kararlarının uygulayıcısı durumunda olduklarına dikkat çekiyor ve “Milletvekillerinin seçmenlerine karşı birebir sorumlu olmayıp, seçim sonrası politikalarında bağımsız olmaları anlayışının benimsendiğini” hatırlatıyor, “bu bağımsızlık durumunun milletvekilleri tarafından parti transferlerinde kullanıldığı, bu durumun sık sık partiler arası hareketliliğe yol açtığının görüldüğünü” kaydediyordu. CHP’nin kanun tasarısında şu maddeler vardı: MADDE 1- Seçildiği partisinden istifa eden milletvekili seçildiği dönem sona erinceye kadar görevine bağımsız olarak devam eder. Seçildiği partisinden istifa ederek başka bir partiye giren milletvekilinin üyeliği kendiliğinden düşer. MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Bakanlar Kurulu yürütür. Sonuç: Bu kanun tasarısı iktidar oylarıyla reddedildi! Yani AKP, CHP’nin bu teklifini kabul etseydi bugün İYİ Parti’nin milletvekili transferine tepki gösteremeyecekti. Ya da 2005 yılına aynı konuyu bizzat kendileri gündeme getirdiklerinde gerekli kanunu çıkarsalardı bugün “Yandım Allah!” demeyeceklerdi. Sonuç olarak;  Bir partiden milletvekili seçilen milletvekilinin keyfi estiğinde başka bir partiye geçmesi hiç de şık değil. Yargıtay kararına göre seçime girme hakkı kazanan bir partinin bu kararın açıklandığı gün “bir sonraki seçime hazırlansınlar” diye alaya alınması da hiç şık değil. Demokrasi tahammül, tolerans ve erdem rejimidir. Demokrasi yeri geldiğinde rakiplerini alkışlama, onlarla el ele verebilme rejimidir. Yani bugün yaşadığımız trajikomik tablonun mimarı, bizzat siyasi partilerimizdir.



Muharrem Bayraktar



YENİ MESAJ GAZETESİ

YORUMLAR

  • 0 Yorum