Önceki hafta sonu, hükümetin düzenlediği Antalya Diplomasi Forumu (ADF) bir çok yönden ilgi çekti.
Değişik ülkelerden devlet ve siyaset adamları, uluslararası kurumların üst düzey yetkilileri ve akademisyenler, ADF zemininde, ülkemizi de yakından ilgilendiren konular üzerinde deneyimlerini paylaştılar, yorumlarda bulundular.
TV kanalları tarafından yayınlandığı ve sonrasında da erişilebildiği için önemli isimlerin forumda yaptıkları konuşmalar dünyanın her tarafında -ülkemizde de- tartışılıyor…
En fazla tartışılan da, Harvard eğitimli ve Columbia Üniversitesi’nde hoca olan, son dört Birleşmiş Milletler genel sekreterine danışmanlık yapmış bir Amerikalı profesörün konuşmasıydı.
Prof. Jeffrey Sachs’ın…
Konuşmayı canlı dinledim, ardından patlayan tartışmalara kulak verdim, yazılanları okudum. Şaşırdım.
Şaşırdığım şu oldu: Konuşmanın yapıldığı gün alkışlandı, sonraki ilk gün tespitleri genel kabul gördü Prof. Sachs’ın; ancak ikinci günden itibaren, konuşma, ülkemizde sert tepkilerle karşılaştı.
Kendisiyle aynı paneli paylaşanlardan birinin dokundurması üzerine “Ben komplo teorisyeni değilim, bir komployu açıklıyorum” demesine rağmen, iktidara yakın medyada, Prof. Sachs’ı gerçekleri çarpıtmakla suçlayanlar çıkabildi.
Dediklerinin özeti şu: Suriye’de 600 bin insanın hayatını kaybettiği çatışmaların en büyük sorumlusu, başta ABD ve İsrail olmak üzere, aralarında İngiltere ve Fransa’nın da bulunduğu, Batı ülkeleridir.
Çok yabancımız olmayan, devlet yönetiminde olanların her vesileyle ifadelerine defalarca yansımış bulunan bu tezin, sorunun geldiği şimdiki aşamada, iktidara yakın yorumcuların hoşuna gitmemesi hayret verici.
Oysa, Musevi asıllı ünlü bir Amerikalı profesör tarafından dile getirildiği için, Prof. Sachs’ın tezinin özellikle dikkate alınması beklenirdi.
Nitekim beklendiği gibi de oldu: Antalya Forumu, özellikle de Prof. Sachs’ın konuşması bölümü, dünyanın dört bir tarafında konuya ilgi duyan kişiler tarafından YouTube üzerinden izlenildi.
İzlenilmeye devam da ediliyor.
Tepkiye yol açmasının sebebini anlamak zor.
Sachs’ın tezinin iki ana ekseni var.
İlki, dönemin ABD başkanı Barack Obama’nın, Beşşar Esad’ın devrilmesi için CIA’yi görevlendirdiği, onun talimatını alan CIA’nin operasyonunda milyarlarca dolarlık silah ve cephanenin aşırıların eline geçtiği iddiası…
Diğer iddia ise, Batı tarafından yürütülen Esad’ı devirmeyi amaçlayan mücadelenin, daha erken bitirilebilecekken, Suriye’nin bütün askeri varlığı İsrail tarafından yok edilene, ülke topraklarının önemli bir bölümü İsrail’in eline geçene kadar sürdürüldüğü…
Rahatsız edici bulunduğuna göre bu iddialara yakından bakmakta yarar var.
Prof. Sachs, konuşmasında, Obama’nın talimatıyla CIA’nin başlattığı operasyonun adını da verdi: ‘Timber Sycamore’…
Bazıları yeni işitmiş olabilirler ama bu operasyonun varlığı Austin Carson ile Michael Poznansky adlı iki araştırmacı-yazarın ‘War on the Rocks’ sitesinde 21 Temmuz 2016 tarihinde yayımladıkları “Suriye’de ABD’nin Gizli Karanlık Eyleminin Mantığı” makalesinden beri biliniyor.
CIA’in Esad-karşıtlarını eğitirken sahaya sürdüğü milyarlarca dolarlık silah ve teçhizatın büyük bölümünün IŞİD/DEAŞ militanlarının eline geçtiği de…
Operasyona ilk döneminde Trump son vermiş, bu arada selefi Obama’yı “IŞİD’e destek çıkmak” ile suçlamaktan da geri durmamıştı.
Sözün özü şu: Prof. Sachs’ın ilk iddiası doğrudur.
[Bu arada, Suriye’de Esad’ı yerinden eden HTŞ güçlerinin İdlib’te bulundukları dönemde, yabancı askerler tarafından eğitildiklerini iddia edenler de var; ama Sachs Antalya’da öyle bir iddiada bulunmadı.]
Sachs’ın Suriye’de barışın İsrail’in istediği kıvama gelene kadar Batılı güçler tarafından ötelendirildiği anlamını taşıyan ikinci iddiası da temelsiz değil. Suriye’de iç-savaşa son vermek amacıyla başvurulan görüşmelerin başarısızlığa uğradığı biliniyor.
BM eski genel sekreteri Kofi Annan’ın özel temsilci olarak görevlendirildiği sürecin ürettiği 6 maddelik barış planı ile 14 Nisan 2012 tarihinde ilan edilen ateşkes uzun süreli olamamış, ardından Moskova, Viyana, Astana ve Cenevre’de birden fazla defa bir araya gelenler, herbiri günler süren müzakerelerde, kalıcı bir sonuca ulaşamamışlardı.
Suriye’de barışı zorlaştırarak İsrail’in hesaplarının gerçekleştirildiği iddiasına Kofi Annan’ı tanık gösteriyor Prof. Sachs…
Bugünkü durumdan en kârlı çıkan İsrail değil mi zaten?
İki milyon Gazzeli’ye, vatanlarını terk edip Türkiye veya Endonezya’ya ‘hicret’ etmeleri aklını veren “değerli insanlar” olduklarını öğrendiğimiz şahsiyetler, Prof. Sachs’ın konuşmasından neden rahatsız oldular acaba?
Fehmi Koru
karar.com
YORUMLAR