Dünya kendi etrafındaki dönüşünü yirmi dört saatte tamamlıyor fakat ölüm, bu süre zarfında dünyayı kaç milyon defa dolaşıyor bilmiyoruz.
Bilinen bir gerçek var ki ölüm, tüm dünyada kol geziyor.
Bu gezegenin bir köşesinde olması hasebiyle ülkemizi de bir baştan bir başa, şehirlerimizi, köy ve mahallelerimizi ve dahi evlerimizi baştan başa dolaşıp duruyor.
Bitirmek üzere olduğumuz 2020 yılında tüm dünyada ve ülkemizde en çok duyulan ses ölümün sesi oldu, en fazla konuşulan gerçek ölüm gerçeği oldu fakat bu vesile ile hayatımıza bir çeki-düzen verdiğimiz söylenemez.
Şu ya da bu sebeple, şu ya da bu hastalıktan ötürü yakınlarımız, akrabalarımız ve arkadaşlarımız her gün ahiret yolcusu olurken sanki kalanlarımız dünyaya, dünyalıklara dört elle sarılıyoruz.
Sanki ölüm ferman dinlermiş, sanki ölüm, işi çok olanlara, malı-mülkü çok olanlara mühlet tanıyacakmış gibi tavırlar sergiliyoruz.
Birilerinin kulağımızın dibine kadar yaklaşıp "ölüm var ölüm" diye haykırmasına gerek var mı?
Her gün, her saat zaten ölümle haşir-neşir, ölümle iç içe değil miyiz?
Ölümün dört bir yanda kol gezdiği bu ortamda bile helal-haram demeden mal toplayanlar, servet yığanlar, asla hak etmediği servetlere konanlar, hiçbir şey yokmuş gibi 'malı götürmeye' devam ediyorlar.
Geçim derdi ile dört kat olmuş, elektriği, doğalgazı ve dahi suyu kesilmiş ailelerin, hanelerin sayısı yüz binlerle ifade edildiği bu pandemi ortamında iktidar çevrelerinden gelen haberler gerçekten insanı şaşırtıyor ve ' bu kadar da olur mu?' dedirtiyor.
Bu nasıl bir doyumsuzluk, bu nasıl bir aç gözlülük, bu nasıl bir mal ve servet düşkünlüğü ve bu nice bir dünyaya sarılmak ve dünyalıklara saldırmaktır?
Çift maaşlar, üç maaşlar, beş maaşlar ve kamu ihalelerinden köşeyi dönmeler…
Kazanç hırsı ile, mal ve servet biriktirme hırsı ile doğaya saldırmalar, ormana saldırmalar, derelere, akar sulara saldırmalar, göllere ırmaklara saldırmalar…
Tam da; "Sütün ağzı açık kedide de hiç merhamet yok" dedikleri vaziyeti yaşıyor ülke.
Yetimin-yoksulun, fakirin-fukaranın, işsizin-aşsızın hakkı olan kamu malı orta yerde, sahipsiz ve malı götüren götürene…
Ey iktidar sahipleri ve iktidardan nemalanlar! Diyelim ki, bir daha iktidar olamayacağınızı düşünerek dört elle ve dört bir yana saldırıyorsunuz.
Yetmedi mi, yetmez mi biriktirdiğiniz bunca servet, bunca mal?
Nuh Peygamber gibi 950 sene yaşasanız bile yığdıklarınızı asla tüketemezsiniz.
Yeter artık.
Ölüm var ölüm.
Aziz Karaca
azizkaraca @ yenimesaj.com.
YORUMLAR