GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

Sahi biz neden cennetten kovulduk?

24 Ağustos 2024 - 10:18

Mitoloji, din, hikayeler kısacası dilden dile yayılan sözlerde de gastronomi var. Vazgeçilmezliğini varın siz buradan okuyun. Televizyon programı yapımcısı, yemek yazarı ve araştırmacısı Asuman Kerkez bu ilk yazısında dini söylencelerdeki kutsal sayılan besinlere ışık tutuyor.

Ah ne çektiysek biz zavallı insancıklar şu boğazımızdan, yediğimizden içtiğimizden çekmedik mi? Yeşilçam filmlerinde bir yudum gazozdan bayılanlar mı dersiniz, masallarda bir ısırık elmadan uyuyan prensesler mi? Başımıza iş açtığımızı anlatırken bile halk dilinde “İyi halt yedin” ya da “Ayvayı yedin işte” gibi tabirler kullandık. Hep yemekle özdeşleşen bir yasakları delme, başımıza iş açma mevzumuz oldu.

İnsanoğlunun cennetten kovulma sahnesini düşündüğümüzde de kırmızı iştah açıcı ve ısırılmış bir elma gelir aklımıza. Ve tabii Havva anneye atfedilen baştan çıkarma rolü.

Sahi biz neden cennetten kovulduk? - Resim : 1
Gelin günümüzde yerleşik olan yasak meyvenin elma olduğuna dair inanışımızı biraz sorgulayalım mı?

Elma deyince konu çok geniş, hatta gökten üç elmanın düştüğü mutlu sonlu masalların temeli de çok enteresandır lakin şimdi konumuz bambaşka… Elmanın tarihsel, kültürel ve yer yer muzip yönlerini daha sonra yazmak üzere konuya dönüyorum.

Bir zamanlar yemyeşil bir şekilde tasvir edilen cennette hurma, nar, incir ağaçları, üzümler vardı ve insan karnını doyurmak için çabalamak zorunda değildi… Ta ki meşhur meyve üzerine konan yasağı dinlemeyip azıcık yiyene ve ardından cezalandırılıp da dünyaya gelene kadar. Aslında bu noktada bütün dinler buluşuyor; ortak inancımız Hz. Adem ve Havva’nın cennetten kovulmasının dünya hayatının başlamasına neden olduğu.

Sahi biz neden cennetten kovulduk? - Resim : 2
Hz. Âdem ve Havva’nın Cennetten Çıkarılışı, Falname, 1614-1616, İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, H. 1703, fol. 7b

HZ. ADEM ÇİFTÇİDİR
Hz. Adem’in çiftçi olduğu ve yasak meyvenin elma değil de buğday olduğunu savunan çok sayıda araştırmacı ve akademisyen var. Bilinen o ki Adem ve Havva’nın cennetten kovulması dünya hayatının başlamasına neden oldu. Ve Hz. Adem yeryüzüne indikten sonra çiftçilik yapmaya başladı. Kaynaklarda ekin ektiği, zamanı gelince biçtiği, sonra düvenle sürdüğü, rüzgârda savurup tanelerini samanından ayırdığı ve bu taneleri öğütüp, un yapıp, hamur yoğurup ekmek yaptığı anlatılır. Aynı zamanda avcı toplayıcı hayatın sona ermesi ve modern hayatın başlamasıyla, buğdayın kültüre alınması, ekim ve hasadının kontrol altına alınması arasında da sıkı bir bağ var.

İngiliz yazar David Rohl, “Legend” (Efsane) adlı kitabında, Adem ve Havva’nın Cennet’ten çıkarılmasından sonra Göbeklitepe’de buluştuklarını yazar. Rohl’e göre Hz. Adem ve eşi Hz. Havva, burada yaşamlarını sürdürürler, toprağı işlemeye başlarlar ve dolayısıyla tarımı ilk olarak burada başlatırlar.

Sahi biz neden cennetten kovulduk? - Resim : 3

PEKİ BİZ NE YEDİK, BUĞDAY MI ELMA MI YOKSA İNCİR Mİ?
Bu konu Kuran-ı Kerim’de Bakara/35. ayet yasak ağaç, Taha/120’de ise “ebedilik ağacı” olarak geçer ve enteresandır ki ne Kur’an-ı Kerim’de ne de Tevrat’ta ağacın ne olduğuyla ilgili bir ayrıntı bulunmaz. İnsanın sınırsız hayal gücüyle şekillenen ve rivayetlerle desteklenen çeşitli anlatımlar var. Yaklaşmayın denen bu yasak ağacın (bitkinin) elma, buğday, incir, üzüm, sünbüle, zeytin, hurma, kâfur gibi bitkiler olduğu rivayet ediliyor. Buğday ağaçta yetişir mi diye sorabilirsiniz hemen cevaplıyorum. Muhammed b. İshak'a atfedilen bir rivayette bu bitkinin buğday olduğu, cennetteki buğday tanelerinin ağaçta yetiştiği sığır böbreği büyüklüğünde, kaymaktan daha yumuşak ve baldan daha tatlı olduğu anlatılır. Kısâs-ı Enbiyâ metinlerinde ise çok budaklı, meyvesi sütten ak, baldan tatlı ve kuş yumurtası kadar büyük olan "buğday ağacı olduğu yazar. Her rivayette olduğu gibi yasak çiğnenir, Havva annemiz koca buğday tanesinden iki tane alır ve birini Hz. Adem'e yedirir. Sonrası da malum zaten...

Sahi biz neden cennetten kovulduk? - Resim : 4

ÜÇ AŞAĞI BEŞ DE YUKARI DİYEBİLİR MİYİZ ?
Sümer mitolojisine baktığımızda yasak bitkileri yemek isteyen Enki’dir.
 Ulağı iki yüzlü tanrı Dsimud, Dilmun’daki yasak bitkileri tek tek kopararak Enki’ye verir. Enki ne var ne yoksa hepsini yer. Tevrat’ta yasak meyveyi yemeye yönlendiren hilekâr bir yılandır. Bunu yiyenin iyiyi ve kötüyü bileceğini kutsal gücü olacağını söyleyerek önce Havva’yı kandırır.

Hadi biraz da Orta Asya’ya doğru gidelim; Altay mitolojisinde Erlik, gizlice yasaklanan meyvenin bulunduğu ağacın yakınına giderek uyuyan bekçi yılanın içine girer, Eje’nin batı tarafındaki meyveyi yemesini ve ardından da Törüngey’in bundan tatmasını sağlar.

Yunan mitolojisinden de yine yasaklarla ilgili bir anlatıyı örnek vereyim. Burada ezber bozan yemesiz içmesiz bir durum var. Zeus’un Pandora’ya hediye ettiği kutu özünde bir sınavdır. Zeus, bu kutuyu Pandora’ya verirken onu açmamasını tembihler. Pandora ise merakına yenik düşerek kutuyu açar ve kötülükler dünyaya dağılır. Önemli olan Zeus’un kutuyu verirken Pandora’nın dayanamayacağını ve pıt diye kutuyu açacağını bilmesidir. Tıpkı anlattığımız her sınavda yaratıcının insanın ne yapacağını önceden bilmesi gibi…

NEREDEN ÇIKTI CENNETTE BUĞDAY KONUSU?
Efendim, çok zaman önce vardı bu mevzular ama ben azıcık kar suyu kaçırayım kulağınıza.

Buğday metaforlarıyla kalbimi çalan bizim koca Yunus Divânında;
“Miskin Adem yanıldı, uçmakda(cennet) buğday yedi,
İşi Hak’dan bilenler şeytândan tutmayalar”
derken insanın bitmeyen aç gözlülüğüne bir gönderme yapar. Burada ilginç bir nokta daha var.

Bildiğiniz gibi İslam inancında insan betimlemek yasaktır. El-Biruni'nin (973-1051) yazdığı El- Asarü'l-Bakiye An'il Kuruni'l Hediye (Geçen Asırlardan Kalan Eserler) adlı eserinin Tebriz'de hazırlanan, bugün Edinburg Üniversite Kitaplığı’nda bulunan resimli nüshasında Hz. Adem ve Havva çıplak betimlenir. Resimde yasak meyveyi uzatan yaşlı bir şeytan, bolca meyve ağaçları ve göl ile canlandırılmış bir cennet tasviri var.

Topkapı Sarayı’nda sergilenen bir başka minyatür de dikkat çekici. I. Ahmed Falnamesinde Hz. Âdem ve Havva’nın el ele cennetten çıkarılışının konu edildiği minyatürde Havva’nın bir elinde de yasak meyve olan buğday demeti yer alır. Cennetten yeryüzüne giderken elinde sadece buğday götürür. Aynı konu yine şiirlerde de geçer. 19. yüzyılda yaşayan şairlerden Şevkî Hasan Tahsin Divan-ı Hümayun Teftiş Mahkemesi kâtiplerindendir.

Türkçe ve Farsça şiirlerden oluşan divanından esprili iki cümleyi okuyalım hemen;
Pederem-ravza-ı Rıdvan be dü gendim bifaruht
Nâ halef bâşem eğer men becevi me fürüşem?

"Babam bir avuç buğdayı tercih edip cennetten ayrıldı
Ben bu alçak dünyayı neden yarım arpa tanesine satmayayım?"

Ezcümle kaç zamandır dünya yüzündeyiz ve bugüne kadar tam olarak ne yaşandı tam olarak bilinmez. Veda ederken benim için söylenecek en güzel söz “Siz yine de ne yediğinize dikkat edin” olacak. Dikkat edin nerede, ne zaman nasıl ne yediğinize. Yoksa başımıza gelen her şeyden ne bir elma sorumlu olabilir ne de cânım bir tek buğday tanesi. Ancak nesilden nesile anlatılır, o kadar…

Odatv.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum