Nerden bakarsanız bakın manzara-i umumiye "eski dünya sisteminin" bütün değerleriyle "hercümerç" olduğunu gösteriyor.
Nah şuracığa yazıyorum: Birileri bugün demokrasiden veya insan haklarından veya liberalizasyondan söz etse akla ilkin nereye göz diktiği veya hangi işgalin peşinde olduğu gelir.
Gerçi hayli zamandır bu böyle.
Çağdaş Batı uygarlığının eleştirilmesi teklif dahi edilmez biricik değerlerinden biri için Garaudy yıllar öncesinden ("Çöküşün Öncüsü ABD" eserindeydi galiba) şöyle demişti: "Demokrasi, köle sahiplerinden para babalarına kadar daima bir azınlığın kamuflajı olmuştur..."
Mezkûr kamuflajla ülkeler işgal ettiler. Mesela, Irak'a demokrasi götürürlerken uyguladıkları ilaç ambargosu yüzünden on binlerce Iraklı çocuğun ölümüne neden oldular.
Batı'nın karakteristik yapısını merhum Akif "tek dişi kalmış canavar" olarak betimlemişti. Nasıl bir canavar olduklarını Gazze'de adamakıllı gördük. İnsan haklarını dillerinden düşürmüyorlardı, "soykırımcı İsrail" binlerce çocuğu paramparça ederken kıllarını kıpırdatmadılar.
Gelgelelim, bugünlerde demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi kamuflajlara da ihtiyaç duyulmuyor.
İşgal için Gazze'nin denize nazır değerli "gayrimenkul" olması, Kanada ve Ukrayna'nın "mükemmel madenlere" sahip olması, Grönland'ın da jeopolitik konumuyla birlikte zengin yeraltı kaynakları içermesi artık yeterli.
Gerçekten de çok korkunç bir dönemden geçiyoruz. Değerler de bitti hakikat de. Dijital feodallerin güttüğü sosyolojilerin de hiçbir hükmü kalmadı.
ABD'nin her daim arkasında durduğu soykırımcı İsrail gündüz gözüyle Türkiye topraklarını da kapsayan haritalar yayımlamakta sakınca görmüyor.
Şükür ki şükür, iktidar Türkiye'nin başına örülmek istenen çorabı görerek kolları sıvadı. Yani, milyarlarca dolarının ve insan kaynaklarının berhava edilmemesi için harekete geçti.
"Terörsüz Türkiye" hedefi bunun göstergesi.
Hâl böyleyken, muhalif güruh hâlâ kumda oynamayı sürdürürcesine demokrasi, özgürlük ve otoriterleşmek üzerinden Erdoğan'ı mahkûm etmeye çalışıyor.
Daha düne kadar kimseciklerin hayal edemeyeceği "PKK'nın feshi" aşamasına nasıl gelindiğini anlamaktan o kadar acizler ki. Varsa yoksa Erdoğan düşmanlığı; husumet, kin ve intikam gözlerini kör etmiş!
CHP zihniyet bakımından artık bundan daha dip yapmaz diyorsunuz. Ediyor eyliyor daha dibi buluyor!
AK Parti güç zehirlenmesi yaşıyor diyorlardı, bunlar daha bir yerel seçimle güç zehirlenmesine düçar oldular. "Ne yapsak bize mübah, yargı bize dokunamaz..." düşüncesiyle kaptırıp gittiler. Yoksa bu kadar açık vermezlerdi.
Özgür Özel'in taklaya getirdiği "genç çerilerden" biri de güç zehirlenmesinden olsa gerek, muvazeneyi öyle dağıtmış ki geçenlerde, "Adnan Menderes burada asıldı. Artık bırak Sayın Cumhurbaşkanı. Bırakmazsan halk ayaklanacak..." deyiverdi. Aslında çok da şaşmamak lazım. Nihayetinde 27 Mayıs 1960'ta bu ülkenin başbakanını asmakla kalmayıp, yıllar yılı "Hürriyet ve Anayasa Bayramı" olarak kutlayan CHP'nin geleneğine gayet uygun konuşmuş.
O değil de, Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "cuntacı" dedi iyi mi?! Daha dün Erdoğan'ı hedefe koyan 27 Nisan e-muhtırasını CHP desteklememiş gibi.
İmamoğlu hiç değilse eğlenceliydi. Ne bileyim, yapraklar onu alkışlar, (şayet söylediği gibiyse) "Yüzüne bakanlar Atatürk'ü görürdü."
Özgür Özel nedir Allah aşkınıza; Cemal Süreya'dan mülhem söyleyecek olursak, biri Türkçe'ye çevirse de öğrensek.
YORUMLAR