GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

Siyasetten medyaya sorunumuz: Gerçekçi olamamak

02 Nisan 2024 - 11:54

Önceki seçimde Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağını yazınca hakkımda atılmadık iftira kalmadı…

Bu yerel seçimde Erdoğan’ın kaybedeceğini yazınca bu kez iktidar kanadının hışmına uğradım…

İki seçim sonucunu bilmekle övünecek değilim, işimiz-mesleğimiz bu…

Peki… Propaganda yaptırmak için eline kalem tutuşturulan şahısları konu dışında tutarsak, bir gerçeği sorgulamamız gerekmiyor mu: Türk medyasında analitik düşünce niye kalmadı? Siyaseti tahlil etme/ “okuma” sıkıntımız hat safhaya ulaştı…

Bilgiyi değerlendirme yeteneği olan analitik düşünme, çözüm odaklıdır: Muhakeme etmek için veri-bilgi toplama ve bunu analiz etme kabiliyetidir...

Bu doğuştan gelen zeka değildir. Öngörülü olma becerisi kazanmak, ancak bilincinizi (okumak vs.) geliştirmekle mümkündür...

Analitik düşünme, sizi (her şeyi bildiğini sanan, duygularına yenik) vasatlardan ayırır. Eleştirel düşüncenin temelidir analitik düşünce…

Mesela, yine tepki çekecek analiz yapayım:

-31 Mart sandık sonuçlarını “tepki oyları” diye açıklamak gerçekçi olur.

Kuşkusuz bireysel başarıları yok sayamayız ama sandığın mesajı iktidara nettir:

-“Geçinemiyoruz!”

Ortada, muhalefetin başarısından çok, iktidarın başarısızlığı vardır. O halde:

Gerek iktidar, gerekse muhalefet şu gerçekle yüzleşmelidir:

 

Buradan yazdım:

31 Mart yerel seçim sonucu, 26 Mart 1989 yerel seçime benzeyecektir.

Sokağın sesini duymamak için sağır olmak lazımdı çünkü!

O seçimde Özal/ANAP yüzde 41,5 oydan yüzde 21,8 oya düşüren, (aynı bugün gibi) geçim krizi idi!

Konuyu, (bugünlerde sıklıkla konuşulacak) “1989’da muhalefet şu illeri kazandı” yüzeyselliğinden çıkarmak lazım. Özellikle de bugün muhalefetin o yaşanılan o siyasi süreçten ders alması şart. Nasıl mı?

1989’un mesajı netti:

-Küresel ekonomiye/ neoliberalizme hızlıca tam entegre olma dayatması geniş kitleleri yoksullaştırdı.

SHP/CHP halkı anlayamadı ve (Batı’daki “ideolojik akrabaları” sosyal demokrat partiler gibi) neoliberalist hegemonyaya boyun eğdi.

Neoliberalizm bireyciliği ve itibariyle depolitizasyon süreci idealist sol belediyelerde bile büyük yolsuzluklara sebep oldu.

Ardı ardına yaşanılan (İnönü- Baykal gibi) genel başkanlık çekişmesi partiyi tamamen içe döndürdü. Ve:

Neoliberal ekonomi programına alternatif yaratamayıp iktidara benzeşen sosyal demokrat partiler, muhalefetini salt kültürel konularda kaydırdı. Keza: Kimlik siyaseti solu böldü...

 

1989 sandık zaferi sosyal demokratları merkezi iktidara taşıyamadı. Hatta 1994 yerel seçiminde üç sosyal demokrat partinin (SHP, DSP, CHP) oy toplamı yüzde 30'un altına düştü.

Bu arada… Ekonomik kriz 1990’larda siyasi krizle devam etti. Ardı ardına yapılan seçimler sebebiyle partiler, halka yönelik iyileştirici ekonomi politikaları uygulayarak neoliberalizmden taviz verdi. Ve:

Küresel sermaye (medyası eliyle) Ilımlı İslam makyajlı AKP’yi iktidara taşıdı. Bu partinin neoliberalizme tam bağlılığı (kısa bir dönem hariç) sürdü gitti…

İşte dün Özal’ın yaşadığını bugün Erdoğan yaşıyor. İktidarının önünde dört uzun yılı var; ekonomik krizi çözebilecek mi? Göreceğiz...

CHP geçim krizinin nedenini tahlil edip, krize alternatif reçete yazabilecek mi? Göreceğiz...

Ki:

Umarım başta CHP olmak üzere muhalefet, ekonomik krizin üstüne bir de siyasi kriz yükü çıkarmaz.

Umarım merkezi iktidar- yerel iktidar uzlaşısıyla büyük sorunların altından kalkarlar. 31 Mart’ta halkın gösterdiği demokrasi olgunluğunu sürdürürler.

Evet:

Doğru, gerçekçi, akla uygun ve yerinde kararlar alma yeteneğine ihtiyacımız var. Yani, analitik düşünceye!

Soner Yalçın

YORUMLAR

  • 0 Yorum