GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

Tarımı çiftçinin elinden alma zamanı!

06 Nisan 2018 - 10:44

Tarımı tamamen büyük tekellerin emrine vermek isteyen kapitalizm, dünya çapında büyük bir ‘toprağı bütünleştirme’ projesi uygularken, küçük çiftçiliği bitiren ve şirketlerin önünü açan hazırlıklar başlatıldı bile


 


Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, geçtiğimiz günlerde, “Türkiye’de, 2018-2023 yıllarında 7,9 milyon hektar arazinin toplulaştırılması hedefleniyor; böylece 2023 yılında toplamda 14 milyon hektar arazi toplulaştırılmış olacak” açıklamasını yaptı.

2017 yılı sonu itibariyle arazileri toplulaştırmamış yurttaşların arazileri kaymakamlık eliyle gerçekleştirilecek. Parça parça arazilere sahip çiftçilerin arazilerini bir araya getirmeyi amaçladığı belirtilen bu uygulamanın görünmeyen birçok yönü var.

Buradaki amaç çiftçinin daha rahat üretim yapmasını sağlamak olmadığını dünyada ve Avrupa’da uygulanan biçimlerine bakınca açıkça anlayabiliyoruz.


 


Tarımsal destekler şirketlere

Kapitalizm tarımın tekelleşme sürecinde birçok evre geçirerek geldiği durumun en can alıcı adımı Avrupa Birliği öncesi kurulan Avrupa Ekonomi Topluluğu döneminde gelmişti.

Avrupa’da uygulanan ‘Mansholt Planı’ ile tarım topraklarının toplulaştırılması sağlanmış ve bu yolla küçük çiftçilerin arazileri tarım tekellerinin elinde toplanmıştı.

Bugün Avrupa’da tüm tarımsal destekler bu büyük tarım tekellerine verilmektedir. Tarımın modernizasyonu üzerinden kurgulanan planın temeli bu modernizasyonla birlikte tarımın tekellerin eline verilmesiyle sonuçlanmıştır.

Türkiye’de bazı siyasi anlayışlar ‘Avrupa’da tarım destekleri yüksek ve üretici kollanıyor’ türü açıklamaları gerçeği tam yansıtmamaktadır. Yapılan tüm desteklerin şirketlere yapıldığı çok iyi bilinirken, bu çıkışlar küçük çiftçiliği görünmez kılma girişimidir.

Toplulaştırma

Kapitalizmin tarımsal üretimler üzerinden elde ettiği sermaye birikim süreçlerinde, temel ihtiyaçlarından biri geniş bütünleşik tarım topraklarıdır.

Bu bütünleştirmeyi ya da toplulaştırmayı yıkım politikaları ve çıkarılan yasalarla zorunlu hale getirilir. Mansholt Planı’nı bugün AKP hükümeti rehber olarak ele almış ve bu yönde birçok yasa ve yönetmelik çıkarmıştır.

15 Mayıs 2014 tarihinde, ‘Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’ ve 31.12.2014 günü kanunun yönetmeliği Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.



Şirketlere gidemeyen para

Bu kanunların temel amacının tarım topraklarının miras yolu ile bölünmesinin önüne geçmek olduğu iddia ediliyor. Kanunu hazırlayan hükümetin o dönem Tarım Bakanı olan Mehdi Eker, tarımsal üretimde 2013 yılında ‘17 milyar dolar’ kayıp yaşandığını ifade ederek, hazırladıkları kanuna bu yaklaşımın temel oluşturduğunu söylüyordu. Bakan, ya şirket köyler oluşacak ve toprak sahipleri şirketlere ortak olacak ya da toprak sahipleri toprağı bir bilene devredecek diyordu.

Tekellere devredilecek

Eski Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı olan Vedat Mirmahmutoğulları, “Vatandaş, belirlenen ölçeğin altında kalan arazileri satın alarak ölçek büyüklüğüne getirmek isterse, devlet cazip şartlarda krediyle ona destek verecek.

Böylece arazi ölçeği büyütülecek, bir daha bölünmeyecek” açıklaması, amacın yumuşatılmış hali. Kanunla tarım arazilerinin büyüklükleri yeter gelirli büyüklüklere taşınması amaçlanıyor. Ancak bu durum küçük çiftçinin boyunu çok aşan bir durum.

Komşusu çiftçiliğe devam etmek isterken, kendi de istiyor olabilir. Hangisi hangisine arazisini satacak ya da hangi bankadan nasıl kredi alacak? Bu kanunun tek bir amacı var, o da tarımda tekelleşmeyi sağlamak.

Türkiye’de her il ve ilçede değişiklik gösteren ölçeklerde tarım arazilerinin kaç dekardan küçük olamayacakları net rakamlarla belirlenerek dört katagoriye ayrıldı.

Sulak arazi, susuz arazi, dikili arazi ve seralar. Örneğin Colemêrg’in (Hakkari) yüzölçümünün sadece %2’si tarıma uygun.

Yani bu da yaklaşık 1000 dekar arazi demek. Colemêrg’de en küçük sulak arazi 90 dekar, kuru arazi ise 180 dekar olarak belirlendi.

Bu durum Türkiye’de tüm kentlerde farklı ölçeklerde uygulamaya sokuldu. Yani bu durumda, Colemêrg’de en fazla 10 kişi çiftçilik yapabilecek ya da tarım desteklerinden yararlandırılmayacak.

Tarımsal destekler, bu ölçeklere uymayan tarım alanlarında çiftçilik yapanlara ve “çiftçi kayıt sistemi”ne kayıtlı olmayanlara verilmeyecek. Çiftçi kayıt sistemine üyeliğin ön koşulu da, yeter gelirli ölçeğe sahip olmak olacak.

Zeytin markette var

Soma’da termik santral amacıyla kesilen 6 bin zeytin ağacına yönelik ortaya çıkan tepkiler karşısında o dönem Enerji Bakanı olan Taner Yıldız, “Zeytini marketten alabiliriz ancak elektrik öyle mi?” diye halka sorabiliyordu.

Bir diğer örnek ise, Ethem Sancak’ın Mehdi Eker’e aşkını ilan ettiği mera kanunu ile ilgili, “Bu kanun çıktıktan sonra petrolden de daha önemli zenginliğimiz olan meralarımız el birliğiyle işleriz. Bunları servete dönüştürürüz” sözleridir.

Kaynak: demokrasi75.com 

YORUMLAR

  • 0 Yorum