TÜRKİYE’NİN GÜCÜ
Yazıma bir tanım ile başlayayım.
Güç; fikir, düşünce ve ahlâk yönünden etki yapabilme veya etkiye direnme yeteneğidir…
Güç, bir şeyi yapabilme kapasitesini gösterir.
İstenilen sonucu gerçekleştirmek ancak başkalarının davranışını etkileme yeteneği ile mümkündür…
O halde şu soruyu sorabiliriz:
- Türkiye, dünyada büyük güç müdür?
- Peki Türkiye, bölgesel güç müdür?
Bu sorulara; devlet aklı ne yanıt veriyor, siyasi iktidar ne yanıt veriyor, halk ne yanıt veriyor ve dünya ülkeleri ne yanıt veriyor?
Cevabı için aranan ölçüt belli:
Ülkenin sahip olduğu ekonomik, askeri, jeopolitik, diplomatik, teknolojik güç gibi maddi unsurlar yanında, kültür gibi ulusal değerlerin toplamı sizin gücünüzü gösterir...
Gücün gücü dengelenmediği yerde demokrasi, özgürlük, adalet olmaz.
Yani salt askeri kuvvet, üstünlük sağlamaz!
Sosyal yapıdaki demokrasi, hukuk, insan hakları, insani gelişmişlik gibi yapısal fay hatlarını göz ardı edemezsiniz. Bunlar erozyona uğratılırsa devletin-milletin kurumsal gücü zayıflar…
Evet:
Gücün kullanımı sadece güvenlik politikaları ile sağlanmaz. Hepsinin ahenk içinde olması zorunlu...
Sorumu tekrarlayayım:
- Türkiye, dünyada ve bölgesinde güç mü?
Yanıtını vermeden önce Türkiye’nin üç devresini hatırlatmam gerek:
KIZIL ELMA ÇÜRÜYOR
Gerek Atatürk dönemi…
Gerek Soğuk Savaş dönemi…
Gerek Sovyetler Birliği’nin dağılıp ABD'nin “dünya imparatoru” olduğunu ilan ettiği dönem…
Bu üç dönemde de Türk dünyası ve Müslüman nüfuslu ülkeler için bağımsızlık, egemenlik, barış, refah, beka, laik çağdaşlaşma gibi bir “Türk Modeli” örnek gösterilirdi...
Türkiye, çok liderin ve ülkenin imrendiği orta güçlü ülkeydi.
Ya şimdi? Son dönemde Türkiye “örnek model” vasfını kaybetti mi? En son şunu yaşadık: Özbekistan, Kazakistan ve son olarak Türkmenistan KKTC’yi tanımazken, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne büyükelçi atadı!
Birlikte Türk Devletler Teşkilatı kurduğumuz akrabamız üç ülke, teşkilatın gözlemci statüsündeki KKTC’yi sırtından bıçaklamış oldu.
Türk dünyası birliğinin sembolü “Kızıl Elma” çürük mü çıktı?
Ne oldu daima övündüğümüz “Türk Modeli”ne?
Ortadoğu’da durumumuz farklı mı? “Stratejik derinlik” ile başlayan “Yeni Osmanlıcılık” dış politikası yanımızda tek Müslüman ülke bırakmadı… Irak, Mısır, Suudi Arabistan’a zamanla ettiğimiz lafların hepsini yuttuk.
Ne Türk ne de Müslüman dünyanın lideriyiz, yapayalnızız...
ABD Başkanı Trump küresel dünyayı yeniden “dizayn” etmeye çalışırken, biz küresel güç dağılımında neredeyiz? Safımız nere? Ve önemlisi gücümüz ne? (ABD Pensilvanya Üniversitesi’nin 21 bin kişiyle yaptığı dünyanın en güçlü ülkeleri sıralamasında bırakın İsrail’i, Suudi Arabistan’ın bile gerisinde çıktık! Orta güçlülükten bile geriye düştük.)
Sözde hep güçlüyüz…
Güç sarhoşu kimimiz, çenesi güçlü…
Kendimizi kandırmaya devam edip, "yeni Trump düzeninde" tıpkı Osmanlı gibi kurulan tuzaklara düşmeyelim! Aklıselim olmalıyız.
GENEL AF ŞART
Hep övündüğümüz askeri gücümüz bile -daha düne kadar silahlanması yasak olan- Almanya ve Japonya’nın gerisinde.
Teknolojik gelişmeden sınıfta kaldı. Ya iktisadi zenginlik? Yaşadığımız mevcut ekonomik sıkıntı buna yanıt veriyor. Bu zorluğa rağmen İmamoğlu tutuklaması sonucu dövizi baskılamak için 36 milyar dolar harcayan dışa bağımlı ülke, ne derece güçlü olabilir? Ki, bu kaçıncı?
Uzatmayayım, yakın tarihte yaşananları biliyorsunuz.
Sorumuz şu olmalı:
Türkiye gücünü nasıl artırabilir?
Mesela, Türk ve Müslüman dünyada yalnız kalarak güçlü olunabilir mi?
Mesela, Ortadoğu’da dini gruplaşmalara taraf olan ideolojik anlayışı sorgulamak gerekmiyor mu?
“Türk Modeli”ne acilen dönmek gerekmiyor mu?
Ve en önemlisi; her türlü muhalefete baskı uygulayıp ülke iç cephesi parçalanarak güçlü olunabilir mi?
Bırakın artık şu kuşkuculuğu; herkes sadakat ve özveriyle vatanına bağlı, herkes ülkesine adanmışlık hissinde, herkes fedakâr…
Kimse kendi doğrusunu başkasına dayatamaz. Her insan ve her düşünce değerlidir.
İstikrara mecburuz. Büyük Atatürk’ün sözlerini hatırlamanın tam zamanı; yurtta barış, dünyada barış…
Birleşik olunmadan güç olunmaz. Ülkeyi içe dönük olmaktan kurtaracak ulusal stratejiye ihtiyaç var…
Güçlü Türkiye için gelecek vizyonu şart; bunun ilk adımı ise, (milli çözüm sürecine de katkı sunacak) siyasi diyalogu başlatacak, toplumsal barışı sağlayacak genel aftır…
Cesur olmak zorundayız.
Türkiye’nin kıymetini bilmek zorundayız.
Soner Yalçın
Odatv.com
YORUMLAR