Türkiye'nin girmek için asker yığdığı Menbiç'te neler olup bittiğini biraz geriye giderek irdeleyelim. Karşımızda 60-70 bin kişiden oluşan silahlı terörist YPG güçlerinin nasıl oluştuğunu hatırlayalım.
2014 sonbaharında IŞİD adım adım Suriye'ye yayılıyor. Kobani'nin nerdeyse üçte birini ele geçirmiş durumdalar. Birçok noktaya IŞİD bayrağını dikmişler. Amerika'nın bölgeye konuşlanması ve Kuzey Irak'tan takviye peşmerge güçlerinin Kobani'ye geçmesi için mantıklı ve Türkiye'nin de ikna edilmesi gereken bir zemin oluşması gerekiyor.
Bu zemin "IŞİD'in Kobani'ye girmesiyle oluşturuluyor!
Yani IŞİD Kobani'ye "sokuluyor!"
Evet, IŞİD'in Kobani'ye girmesi daha sonraki yıllar için planlanan bir tezgâhın parçasıydı.
IŞİD, Kobani'de katlima başlayınca Amerika anında Türkiye'ye başvuruyor ve Kuzey Irak'tan Kobani'ye peşmerge geçişinin sağlanmasına yardım etmemizi istiyor. Başkan Obama'yı kırmamız ne mümkün! Zaten sınır ötemizde ciddi tehlike var!
Ağır silahlarla donatılmış yüzlerce peşmerge, Türkiye üzerinden Kobani'ye geçti. Nusaybin'de, Kızıltepe'de coşkulu karşılamalar oldu. Lahmacunlarla, kebaplarla karınlarını doyurarak Kobani'ye geçtiler.
Bu güçler, Kobani'deki YPG'lilerle birleşerek IŞİD'e karşı savaştı. Savaş süresince Amerika'dan sürekli silah ve mühimmat alındı. Kandil'den sürekli takviye geldi. Amerika, "YPG'liler IŞİD'le savaşıyor" bahanesiyle gözümüzün önünde binlerce TIR silahı bölgeye gönderdi. Ardından kendi birliklerini sevk etti. Üsler kurdu.
"IŞİD, IŞİD" diye diye, atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmişti.
Türkiye, "YPG teröristtir, biz bu yapılanmaya izin vermeyiz" diye feryada başlayınca plan çoktan tamamlanmıştı.
Artık karşımızda Amerika destekli ve adım adım Kürt devletine doğru giden 70 bin kişilik silahlı güçten oluşan bir terörist yapı vardı. Şimdi Menbiç'i alsak bile (ki görünüyor ki Amerika buna izin vermeyecek) eğer gerçek manada sonuca ulaşmak istiyorsanız Kobani'ye de girmek lazım. Şu anda Menbiç söz konusu iken "Sizi mahvederiz" diyen ABD, Kobani söz konusu olunca ne der, ya da ne yapar varın siz düşünün.
Yani olay çok güzel "planlanmış" bir tuzaktı.
Bir: IŞİD, Kobani'ye sokulacak.
İki: Tehditin boyutu konusunda Türkiye ikna edilip bölgeye Peşmergeler aktarılacak.
Üç: Tehdit devam ediyor denilerek, sürekli silah sevkiyatı yapılacak.
Dört: Bölgede ABD üsleri kurulacak.
Beş: Kürt kanton-federal yapısı için gerekli militer güç oluşunca "bunlara dokunma, sizi mahvederiz" denilecek.
Olay bugünün olayı değil. Bizim de dâhil olduğumuz, alet olduğumuz, idrak edemediğimiz bir planlamanın sonucu.
2014 yılında ileriyi görememenin dramatik sonucunu yaşıyoruz.
Türkiye, YPG'yi temizlemem lazım diye haykırırken, "Hayır sen YPG'ye dokunma, git IŞİD'le savaş" deniliyor.
Ve bunu da "seve seve kabul ediyoruz."
Önümüzdeki hafta Putin-Erdoğan görüşmesinden sonra ise daha vahim bir tablo karşımıza çıkacak. Rusya, "İdlib'i terörden arındırma görevini yerine getiremediğimizi" önümüze koyacak ve "Ya sen temizle ya biz yok edeceğiz" diyecek.
Yani Türkiye, ya İdlib'teki eski adıyla Nusra Cephesi yeni adıyla Heyet Tahrir Şam güçleriyle savaşa girecek ya da Rus savaş uçaklarınn bu bölgeyi bombalaması sonucu oluşacak kitlesel göçlere kapısını açacak. On binlerce eli kanlı terörist kapımıza dayanacak.
Plan yapmak yerine, yapılan planların oyuncağı olursanız, tehlikeden bir türlü kurtulmazsınız.
Heyet Tahir Şam'la savaş, IŞİD'le savaş, YPG ile savaş, savaş, savaş.
Ve Amerikan askeriyle Menbiç'te, Rus ve Suriye askerleriyle Menbiç'te ateş hattında kafa kafaya gel
Kaç cephe, kaç ordu, kaç risk?
Bu büyük riskleri bertaraf etmenin bir tek yolu var: Suriye ile masaya oturmak.
Suriye ile masaya oturmazsak, Türkiye için masaya oturanların altın vuruşuna tanık olacağız.
Muharrem Bayraktar Yeni Mesaj
Muharrem Bayraktar
Muharrem Bayraktar
Muharrem Bayraktar
YORUMLAR