Anavatan Türkiye ile Yunanistan arasında sismik araştırma gemisi Oruç Reis'in Meis adasının güneyinde araştırma yapacağı ilan edilince ortaya çıkan gerilim, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in araya girmesiyle krize dönüşmeden çözülmüştü. Aradan kısa bir süre geçmeden Yunanistan ile Mısır'ın kıta sahanlığı münhasır ekonomik bölge (MEB) sınırlandırma anlaşması imzaladığı açıklandı. Mısır ile Yunanistan arasında yapılan ve Türkiye'nin 'yok hükmünde-hiçbir kıymeti harbiyesi yok'- dediği anlaşma Türkiye ile Libya deniz yetki alanları sınırını ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Şu ana kadar Yunan kaynaklı ajansların yayınladıkları haritalar bunu tüm açıklığı ile ortaya koymaktadır. Türkiye'nin her kademede Yunanistan-Mısır deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmasını protesto etmesi doğru bir adımdır. Bilahare sözkonusu yok hükmünde saydığımız sözde Mısır-Yunanistan MEB'i içerisinde Navtex ilan edilmesi ve Oruç Reis'in bu bölgede araştırmalarına başlaması da doğru atılmış adımdır. Bana göre Merkel'in araya girmesine ve Yunanistan makamlarının yumuşatıcı sözlerine kanıp haftalar önce Meis etrafında ve Akdeniz'deki araştırnaları durdurmamız yanlış olmuştur. Türkiye defalarca açıkladığı üzere Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Ege'deki haklarından zerre kadar geri adım atmamalıdır. Kendi kıta sahanlığı, deniz yetki alanları ve münhasır ekonomik bölgeleri içerisine düşen ve KKTC ile imzalanmış anlaşma çerçevesinin öngördüğü haklarımızdan taviz verilmemelidir. Rum-Yunan ikilisi hayatlarının kumarını oynamaktadır. Bunlar kendilerine güvenmeyerek herzaman yaptıkları gibi başta üyesi oldukları Avrupa Birliği, ABD ve bölgemizde kurdukları şer ittifaklarına, imzaladıkları savunma ve güvenlik işbirliği anlaşmalarına güvenmektedirler. Günün sonunda hiçbir ülke Rum-Yunan için Türkiye ile savaşa girmek istemeyecektir. Türkiye en üst seviyede başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Mısır-Yunanistan anlaşmasına tepki koyarken, Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları yaptıkları açıklamalarla Türkiye'nin pozisyonunu birkez daha dünyayla paylaşmıştır.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz'de Yunanistan'la yaşanan gerilimle ilgili 'Taviz yok' mesajı verirken, "Doğu Akdeniz'de iyi niyet göstergesi olarak, özellikle Almanya Başbakanı Merkel'in ricası üzerine bir taviz değil geçici bazı jestler yaptık. "Bu jestleri yaparız ama Yunanistan ve Rum kesiminden olumlu adım değil, aksine olumsuz hareketler göreceksiniz" demiştik, öyle de oldu. Sismik araştırma gemilerimizi gönderdik, kimseye taviz veremeyiz, kimse bize "Siz kötü niyetlisiniz" diyemez, karşımızda kötü niyetli bir ülke var, birini suçlayacaklarsa Yunanistan'ı suçlasınlar." diyerek geçtiğimiz haftalarda atılan geri adımı 'jest' olarak nitelendirerek yapılan yanlışın üzerini örtmeye çalışmıştır.
Yeri gelmişken Sayın Çavuşoğlu'na önceki gün KKTC'de sahibi bulunduğum Volkan gazetesi manşetine konu olan Kıbrıs Türk halkının önemli bir çağrısını da gündeme getirmek istiyorum. Hatırlanacağı üzere 2017 yılında şu anda meşruiyeti tartışmalı Saray işgalcisi Cumhurbaşkanı Akıncı, sırf Crans Montana'daki 5'li Kıbrıs Konferansı toplansın diye Rum tarafına bir harita sunmuştu. Bu harita KKTC topraklarının yüzde 25'ini Rumlara vermekteydi. Akıncı bu taviz haritasını kendi kafasına göre hazırlamış ne KKTC hükümetine ne Meclis'e ne de Kıbrıs Türk halkına bilgi vermeden içinde Erenköy, Maraş, Güzelyurt'un da olduğu nice değerli toprağımızı Ruma peşkeş çekmişti. Bütün bunları Rum siyasilerin açıklamalarından öğrendik. CB Akıncı, bu 'Taviz Haritası'nı sır gibi gizlemektedir. 11 Ekim'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bu Taviz Haritası'nın açıklanması şarttır. Yine hatırlayacağınız üzere Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, tarihi bir açıklamasında şunları söylemiş ve Akıncı'ya ağır eleştiri ve suçlamalarda bulunmuştu: "Biz müzakere sürecinde çok şey yaşadık. Ben bugüne kadar böylesine dürüst olmayan bir siyasetçiyle ne Kıbrıs'ta ne başka yerde çalışmadım. Bunun örneklerini de önümüzdeki günlerde açıklayacağım. Harita konusunda Crans Montana'da görüşmeler biterken, kendisinin dürüst olmayan davranışları ve sonuçları, içerideki Başbakan dahil onlara söylememe konusundaki yalvarmaları dahil, dürüst olmayan çok şeylerini gördüm. Kıbrıs Türk halkına böyle dürüst olmayan bir siyasetçi yakışmıyor." İşte Kıbrıs Türk halkı şimdi Çavuşoğlu'ndan tarihi bir görevi yerine getirmesini ve Akıncı'nın dürüst olmayan eylemlerini ve Taviz Haritası'nın ayrıntılarını açıklamasını beklemektedir. Verilen tavizlerle bir yere gidilemeyeceği anlaşılmalı. Akıncı'nın yetkisini aşarak verdiği ödünlerden dolayı Yüce Divan'da yargılanması sağlanmalıdır.
YORUMLAR