KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı göreve geldiğinden beri ve özellikle son bir yıl içerisinde inanılmaz şekilde tutarsızlık, gayriciddilik, tavizcilik ve teslimiyetçilik sergilemekte, çelişkiler içinde yuvarlanmakta, Kıbrıs Türkünün meşru hak ve çıkarlarını büyük bir sorumsuzlukla Rum tarafına teslim etmektedir. Millî Kıbrıs davası ve geleceğimiz, bir gün söylediğini ertesi gün inkâr eden Akıncı'ya emanet edilemez. CB Akıncı'nın son dönemde sergilediği tutarsızlıkları siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum:
1- Akıncı, Rum Meclisi'nin geçen yıl aldığı "1950 Enosis plebisitinin okullarda kutlanması" kararından sonra yaptığı açıklamada "bu karar iptal edilmeden görüşmelerin devam etmeyeceğini" söyledi. Ne var ki, bir süre sonra büyük bir tutarsızlık sergileyerek karar iptal edilmediği halde masaya döndü ve hiçbir şey olmamış gibi görüşmelere devam etti.
2- Akıncı, Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğinden asla taviz vermeyeceğini sık sık vurgulanmasına karşın, büyük bir tutarsızlık sergileyerek, 1960 Antlaşmaları ile tescil ettiğimiz siyasi eşitliğimizin simgesi ve güvencesi olan veto hakkımızdan, yasama ve yürütmedeki ayrı oy çoğunluğu hakkımızdan vazgeçerek sadece bir tek Türkün onayı ile kararların Rumların çoğunluk oyuyla (basit çoğunluk) alınmasını kabul etti; Türk halkını bir tek iş birlikçinin oyuyla etkisiz bir azınlık durumuna düşürdü.
3- Mont Pelerin ve Crans Montana müzakerelerinde, her defasında görüşmelerin "Rum tarafının maksimalist talepleri sonucu başarısız olduğunu" açıklamasına ve adaya dönmesine karşın bir süre sonra büyük bir tutarsızlık sergileyerek, Rumların Maksimalist talepleri doğrultusunda, karşılığında bir şey almadan tek taraflı tavizler vererek görüşmelere kaldığı yerden devam etti.
4- Akıncı, "toprak, harita ve güvenlik konuları tüm diğer konularda anlaşma olmasından sonra konuşulacak" diye mutabakat olmasına karşın, büyük bir tutarsızlık sergileyerek, 103 konuda ve siyasi eşitlikte anlaşma olmamasına karşın, KKTC topraklarının beşte birinin ve onlarca yerleşim yerinin Rumlara verilmesini, 30 bin Türkün dördüncü kez göçmen olmasını öngören bir taviz haritasını, karşılığında hiçbir şey almadan, Meclisten ve hükümetten habersiz olarak Rum tarafına verdi ve elimizdeki en büyük kozu sıfırlayarak Rum tarafının elini güçlendirdi.
5- Akıncı, bir yandan Kıbrıs Türk halkının güvenliğinden taviz vermeyeceğini söylerken, diğer yandan da büyük bir tutarsızlık sergileyerek, tek taraflı taviz haritası verme yoluyla kurguladığı Cenevre konferansında müzakere tarihinde ilk kez Anavatan Türkiye'nin garantörlüğünü pazarlık konusu yaptı. 10-12 yıl sonra Garantörlüğün iptalini ve adada kalacak olan 650 Türk askerinin de çekilmesini görüşmeyi kabul etti. Oysa Annan Planı'nda bile bu süre 18 yıldı. Üstelik bunu yaparken KKTC Meclisinin oy birliğiyle aldığı "Garantörlük kırmızı çizgimizdir, aynen devam etmelidir" şeklindeki kararını da pervasızca çiğnedi.
6- Akıncı, kendi aklına göre verdiği bunca tavize rağmen Cenevre Konferansı çöktükten sonra "Mevcut parametrelerle çözüm olmayacağı ortaya çıktı. Bu bizim kuşağın son denemesiydi, biz başarılı olamadık, bundan sonraki kuşaklara başarılar dilerim" demesine karşın daha sonra büyük bir tutarsızlık sergileyerek görüşmelerin yeniden kaldığı yerden başlaması için Rum tarafına yalvar yakar oldu.
7- Akıncı, 5 Ağustos 2017'de yaptığı açıklamada "bundan sonra AB içinde iki ayrı devlet formülü gündeme gelmeli" demiş olmasına karşın, daha sonra büyük bir tutarsızlık sergileyerek Anavatan Türkiye'nin ve halkımızın isteği olan iki devletli çözüme karşı çıktı, "ben federasyondan başka bir şey görüşmem, iki devletli çözüme, tanınmaya ve konfederasyona karşıyım" diyerek Anavatan Türkiye ve halkımızın ezici çoğunluğu ile çatışmaya girdi.
8- Akıncı, bir yandan "Görüşmelerin başarısız olmasının nedeni Rum tarafının yönetimi ve refahı bizimle paylaşmak istemeyişidir. Rum zihniyeti değişmedikçe görüşmelerden bir sonuç çıkmaz" derken, diğer taraftan da büyük bir tutarsızlık ve gayriciddilik sergileyerek, Türkiye'den, Meclis'ten ve hükümetten habersiz olarak görüşmelerin, Garantörlüğün iptalini ve Güzelyurt'un da Rumlara verilmesini öngören Guterres Belgesi temelinde kaldığı yerden başlatılması ve bu belgenin "stratejik bir anlaşma olarak imzalanması" için Rum tarafına öneride bulundu.
Kaynak Yeniçağ: Akıncı'nın tutarsızlıkları - Hüseyin Macit YUSUF
YORUMLAR