Rum Yunan ikilisinin, Doğu Akdeniz'de ve Ege'de, Kıbrıs Türkünün ve Anavatan Türkiye'nin haklarına karşı kışkırtıcı girişimleri sürerken, Güney Kıbrıs ve Yunanistan'ın uluslararası anlaşmaları yok sayan tutumu mevcut gerilimi daha da artırıp iki ülkeyi heran savaşa sürükleyecek bir ortam varken, Avrupa Birliği'nin üyeleri, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın kışkırtmaları ile Türkiye'ye ağır yaptırım uygulama hazırlığı içinde olduğu bir ortamda, KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı'nın Kıbrıs'ta Rumlarla nasıl ortak devlet kuracağı, federasyonu gerçekleştireceği merak konusudur. Akıncı, 11 Ekim'deki cumhurbaşkanlığı seçimini kazanıp KKTC halkı beni seçti, halkın iradesi federasyon istiyor ben de bunu gerçekleştireceğim diye Türkiye'ye rağmen bir düşünce ve hesap içerisinde ise bundan şimdiden vazgeçmelidir. Kıbrıs'ta yukarıda da vurguladığım gibi Rumlarla federasyon bir yana işbirliği yapacak bir ortam dahi yoktur. Bunun sorumlusu, daha doğrusu ortamı bu duruma getiren Rum-Yunan ikilisinin bölgeyi hegemonyasına alma arzusu ve bu yöndeki maksimalist talepleridir.
Son günlerdeki iki gelişme, KKTC'deki cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında müzakerelerin yeniden başlama olasılığını ve federasyonun tesis edilmesini tamamen ortadan kaldırmıştır.
***
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, önceki gün Rum lider Anastasiadis'i telefonla arayarak 1987'den beri ABD'nin Güney Kıbrıs'a uyguladığı Silah Ambargosu'nu kaldırdıklarını bildirmiştir. Pompeo'nun 'Dünya Barış Günü'nde' böyle bir açılım yapması, bölgemizde barış ve huzur ortamını berhava edecek bir kararı duyurması oldukça anlamlıdır. Bana göre, Silah Ambargosu'nun kaldırılması emperyalist Batı'nın, özellikle ABD'nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye ve Kıbrıs Türk halkına karşı savaş ilanıdır. ABD, her ne kadar da 'sadece savunma amaçlı silahların Rum tarafına satış kısıtlamasını 1 Ekim 2020'den 30 Eylül 2021 tarihine kadar kaldırdığı' gibi bir sınırlamadan bahsetse de bu düşmanca bir tutumdur ve başka türlü izah edilemez.
Başbakan Ersin Tatar, "Amerika Birleşik Devletleri'nin bir yıl süreyle de olsa Güney Kıbrıs'a silah ambargosunu kaldırmasının Rum uzlaşmazlığının artması ve ABD'nin para kazanmasından başka işe yaramayacağını" vurgulayarak ABD'yi protesto etmiştir. Tatar, Bölgedeki Rum-Yunan tahriklerinin arttığı bir dönemde böyle bir karar alınması ABD gibi BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi bir ülkeye yakışmamıştır ifadesini kullanarak "Bu kararın barışa değil, Rum tarafının uzlaşmazlığına katkı sağlayacağı açıktır. ABD'yi kınıyor, derhal bu yanlıştan dönmeye davet ediyorum. Ancak herkes şunu bilsin ki, Türkiye ve onun desteklediği KKTC asla haklarından vazgeçmeyecektir. Yapılması gereken gerginliği artırmak değil gerçekleri görerek barış yoluna gelmektir." diye tepkisini ortaya koymuştur.
Bu olay vahimdir ve Kıbrıs'ta anlaşma ve federasyon umutlarını ortadan kaldıran bir gelişmedir. Diğer bir gelişme ise Avrupa Komisyonu'nun birkaç gün önce gerçekleştirdiği gayrı resmi toplantı sonrasında yapılan açıklamalardır.
***
Avrupa Birliği'nin politika üreten ve icra eden organı Avrupa Komisyonu, Türkiye ile Yunanistan arasında tırmanan Doğu Akdeniz kriziyle ilgili geçtiğimiz Pazartesi günü açıklama yaptı. Türkiye'ye Doğu Akdeniz'de diyalog ve barışçı çözüm çağrısı yapan Avrupa Komisyonu, aksi takdirde yeni yaptırımların yolda olacağı uyarısında bulundu. Avrupa Komisyonu'ndan adı açıklanmayan bir sözcü ise önceki gün yaptığı açıklamada haddini aşarak AB'nin, Türkiye'yi Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerinden caydırmak için 'havuç ve sopa politikası' uygulayacağını söyledi. AB'nin ortaya konan yeni ahlaksız teklifine göre Anavatan Türkiye'ye havuç olarak 'yeni bir Gümrük Birliği için ilerleme' ve 'mülteci programı için daha fazla para' önerilmektedir.
Türkiye'nin ve KKTC'nin, Rum-Yunan ikilisi ile bunların destekçisi Fransa'nın dayatması ile Komisyon'un ortaya koyduğu teklifi kabul edip haklarından vazgeçmesi, geri adım atması mümkün değildir. Önümüzdeki süreçte Türkiye ile AB arasında yaşanacak gerilim Kıbrıs'taki olası müzakere masasının kurulmasını da şimdiden imkansız kılmaktadır.
Ortam 'Kıbrıs'ta federasyonu' tamamen imkansız kılmaktadır ve bu olumsuz konjonktür uzunca yıllar sürecek gibidir. AB ve ABD, Kıbrıs'ta anlaşma olasılığını tamamen berhava etmiştir. Dolayısı ile KKTC'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde gerçekleşmesi imkansız federasyon peşinde koşan Akıncı yerine ada gerçeklerine göre, iki devlete dayalı çözüme inanan ve Anavatan Türkiye ile milli politikamızı yürütecek bir kardeşimizin bu göreve seçilmesi en doğrusu olacaktır.
Hüseyin Macit YUSUF
YORUMLAR