Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla sürdürülen girişimler çerçevesinde 25 Kasım akşamı gayri resmi 3'lü görüşme gerçekleşti. BM Genel Sekreteri Guterres'in daveti üzerine KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis, Berlin'de biraraya geldi. Sözkonusu görüşme sonuçları itibarıyle tek kelime ile fiyaskodur.
25 Kasım toplantısının ana hedefi tarafların referans şartlarında anlaşması ve görüşmelerin yeniden başlamasıydı. Bu gerçekleşmemiştir. Gayrı resmi 5'li görüşmenin acilen yapılması gündeme alınmamıştır. Guterres, garantör ülkelerin 5'li görüşmeye hazır olmadığını, KKTC'de cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaştığını, Rum tarafının da Crans Montana'da konferansın çöktüğü noktaya saplanıp kaldığını çok iyi tespit etmiş ve süreci muğlak bir şekilde oluruna bırakmıştır. 5'li görüşme için tarih tespit edilmezken, BM Genel Sekreteri'nin Özel temsilcisi Lute'un da yakın gelecekte taraflarla temaslarda bulunmasının beklenmediği dikkate alındığında 25 Kasım 3'lü görüşmesinin tam bir başarısızlık ve fiyasko ile sonuçlandığını söylemek yanlış olmayacaktır…
25 Kasım'da gerçekleşen 3'lü görüşmenin boşuna olacağını, gereksiz masraf yapılacağını Anastasiadis daha önce 2. Cumhurbaşkanı Talat'a söylemişti. Söylediği gibi de oldu. Ne referans şartlarında anlaşıldı, ne müzakerelerin başlaması için yol alındı ne de 5'li görüşme için herhangi bir tarih belirlendi. Görüşmeye muğlaklık, belirsizlik damga vurmuştur.
Genel sekreterin görüşme sonrasında yaptığı açıklamada yeni olan, daha önce vurgulanmamış hiçbir konu yoktur. Guterres daha önce Kıbrıs Rapor'larında vurguladıklarını tekrarlamıştır. BM Güvenlik Konseyi kararlarında belirtilenleri yeniden teyit etmiştir.
Guterres'in açıkladıkları BM'nin şimdiye kadar Rum tarafına verdiği desteğin tekrarından ibarettir. BM önyargılarla aldığı kararları birkez daha seslendirmiştir.
Görüşme sonunda Akıncı'nın yaptığı açıklamada 'raydan çıkmış treni yeniden rayına oturttuk' diyerek olumlu bir hava yaratmaya çalışması, Kıbrıs Türk halkının yaklaşan seçimlerde oylarını kapmaya yönelik manipülatif gayretlerdir.Akıncı'nın olumlu dediği gelişme federasyon sürecinin sözde canlı tutulmasıdır. Sürecin çoktan çöktüğünü kimse kabullenmek istememektedir. Müzakerelerin yeniden başlayıp başlamayacağı, hangi şartlarda başlayacağı, canlı tutulup tutulmayacağı KKTC'deki seçim sonucuna göre belirlenecektir. Akıncı, Crans Montana'da çöken süreci yeniden canlandırmaya çalışmış ise de bunda başarılı olamamış, referans şartlarında Anastasiadis ile anlaşması mümkün olamamıştır. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Berlin görüşmesi ile ilgili yaptığı değerlendirmede "1968 yılından bu yana bizi bir yere götürmeyen kısır bir süreci önce kaybettik, dün akşam Berlin'de aynı kısır süreci yeniden bulduk. Halinden memnun olanlara hayırlı uğurlu olsun" diyerek başarısızlığı gözler önüne sermiş, "Aynı tren aynı rayda, aynı yolda; ölmüş sürece canlı muamelesi yapıyorlar, cenazeyi kaldırmaya cesaretleri yok" demiştir.
Akıncı, eski müzakerecisini dahi Berlin'de başarı elde ettiği konusunda ikna edememiştir. Akıncı'nın görüşmecisi olarak görev yapan, Dışişleri eski Bakanı CTP milletvekili Özdil Nami, Berlin yemeğinin sonucu ve Akıncı'nın açıklamaları ile dalga geçmiştir. Nami, Akıncı'nın Berlin başarısızlığı için şu yorumu yapma ihtiyacı duymuştur: "Liderler buluştular ama ortaya yeni birşey koyamadılar. Bizim eski belgeler ve yaklaşımların teyidi ile mutlu olmamızı bekliyorlar. Sonuç odaklı deniyor ama bu ne anlama geliyor belli değildir. BM'nin referans şartları için yardım edeceğinin belirtilmesi ise bir kara mizah.."
Yukarıda da vurguladığım üzere müzakerelerin geleceği KKTC'de Nisan 2020'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucuna bağlı olacağı açıktır.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde KKTC halkının önünde 2 seçenek olacaktır; seçim adeta bir referendum niteliği taşıyacaktır. Kıbrıs Türkü ya 2.Cumhurbaşkanı Talat ve 4. Cumhurbaşkanı Akıncı'nın başarısız oldukları federasyonu savunan bir adayı destekleyecek, ya da 50 yılı aşan başarısız müzakere süreci zincirleri kırılıp Anavatan Türkiye'nin de desteklediği egemen eşitliğimize iki devlete dayalı çözümü savunan, devletimize sahip çıkan bir adayı desteklenecektir. Federasyonun öldüğü ve tüm süreçlerin başarısızlığı dikkate alındığında Kıbrıs Türkü'nün vereceği karar bellidir. Mukavemetçi Kıbrıs Türk halkı Akıncı'nın verdiği tüm ödünlere rağmen Rum tarafının uzlaşmazlığını görmüş, Rum'un tüm Kıbrıs'ı alma peşinde olduğunu anlamıştır… Halkımız, Devletimiz KKTC'ye sahip çıkacak ve iki devletli çözüm yönünde kararını verecektir.
Kaynak Yeniçağ: Berlin'de Kıbrıs fiyaskosu - Hüseyin Macit YUSUF
YORUMLAR