Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın savunduğu ve Anavatan Türkiye’nin desteklediği egemen eşitlik temelinde iki devletin iş birliğine dayalı çözüm modelinden kesinlikle geri adım atılmamalıdır. Rum-Yunan ikilisi Cumhurbaşkanı Tatar'ın Anavatan Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının desteğini alan yeni siyasetini geri çevirmek, sulandırmak ve eski federasyon görüşmelerini kaldığı yerden başlatmak üzere, içte ve dışta sinsi çalışmalarını yürütmektedir. Rum tarafının Kıbrıs Türk halkını yok etmeye yönelik şer planları devredeyken, egemen eşitlik temelinde iki bağımsız devlete dayalı çözüm siyasetimizi içine sindiremeyen federasyoncular, teslimiyetçi Rum seviciler ve 5.kolcular Annan Planı döneminde olduğu gibi, ihanet etkinlikleri düzenlemeye başladılar. Kıbrıs Türk Halkı egemenliğine,devletine, Anavatanına bağlıdır ve dış mihrakların,özellikle AB ve ABD’nin etkisindeki tükenmiş, iflas etmiş siyasi görüşlere geçit vermemeye kararlıdır. Mukavemetçi Kıbrıs Türk halkının asırlardır adada verdiği Türklük ve Müslümanlık mücadelesini anlamayanlara, binbir meşakkatle,uğruna Şehitler vererek kurduğumuz devletimiz KKTC’yi içine sindiremeyenlere, ille de federasyon diyerek daha dün kardeşlerimizi hunharca katleden, adadaki haklarımızı gaspederek iadeye yanaşmayan ve bir Rum cumhuriyetine çevirdikleri Kıbrıs Cumhuriyeti’ne biz Kıbrıs Türklerini yamalayıp yoketmeye çalışan,adayı Elenleştirme peşinde koşan EOKA’cı-ENOSİS’ci –MAGALI İDEA’cı Rumlarla, ‘ortak devlet’ kurmak isteyen Rum sevici, teslimiyetçi, siyasi partilere ve 5. kolculara, Devletimiz KKTC’nin Kurucusu Ebedi Liderimiz rahmetli RAUF RAİF DENKTAŞ’ın veciz sözleri ile sesleniyoruz:
“Türkiyem diyorum anlıyor musunuz?
Bağımsızlık diyorum anlıyor musunuz?
Devletim diyorum anlıyor musunuz?
Egemenlik diyoruz anlıyor musunuz?”
Ulusal Türk Kuruluşları Dünya Konseyi Başkanı olarak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bayramı vesilesiyle yayımladığım mesajımda son dönemde Kıbrıs konusunda yaşanan gelişmelere yer verdim, milli davamız çizgisindeki görüşlerimi paylaşmaya çalıştım. Mesajımın önemli gördüğüm bölümlerini aktarıyorum.
“Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği, dünyanın ilk ve tek çocuk bayramı olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın ve TBMM’nin açılışının 105. yıldönümünü her zamankinden daha büyük onur ve coşku ile kutluyoruz..
Kıbrıs Türk halkı olarak adadaki varoluş, bağımsızlık/egemenlik mücadelemiz henüz sonuçlanmamıştır.Rum-Yunan ikilisi adanın tamamına gözünü dikmiştir ve bu hayali gerçekleştirmek için var gücü ile şer planlar yapmaktadır. KKTC’nin ortadan kaldırılması, Kıbrıs Türkünün yok edilmesi için inanılmaz bir gayret içerisindedirler. Bölgemizdeki birçok ülke ile imzaladıkları ikili, üçlü ittifak anlaşmaları ile askeri ve savunma güçlerini geliştirmeye, yabancı devletlere adada üs yeri vererek de mevcut güçlerine güç katmaya çalışmaktadırlar. Rum Yönetimi silahlanmak için milyonlarca dolar para harcamaya devam etmektedir. Rumlar uluslararası anlaşmaları çiğneyerek, aldıkları tek yanlı kararlar ve imzaladıkları enerji ve ticaret anlaşmaları ile, Kıbrıs Türk halkındanın tek egemen gücüymüş gibi, son dönemde yaptığı birçok anlaşmada aşmaları çiğneyerek kendi lehlerine kullanmaktadırlar.
ışmakt gaspettikleri hakları,sözde Kıbrıs’ın tek egemen gücüymüş gibi, kendi lehlerine kullanmaktadırlar.
Faşist Rum lider Hristodulidis son dönemde yaptığı birçok açıklamada müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmesini talep etmekte,tükenmiş federasyonu yeniden hortlatmaya çalışırken KKTC’nin olası tanınmasını engellemek için girişimlerde bulunmaktadır.Kıbrıs Türk halkından gaspettikleri hakları iadeye yanaşmayan ve adada yaşam hakkı tanımayan Hristodulidis’in, kin ve nefretini her fırsatta kusan Başpiskopos Yeorgios gbi yırkçı kafaların KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın, egemen eşitlik temelinde iki devletin işbirliğine dayalı çözüm modelini kabul etmesini beklemek iyimserlikten öte saflık olacaktır.
60 yıla yakın aralıklarla süren federasyon görüşmelerinin sonuç alınamamasının nedeni, dünyanın Rum Yönetimini adanın tek meşru devleti olarak kabullenmesi, Rum-Yunan ikilisinin Enosis sevdası ve adanın tümünü Elenleştirme rüyasıdır. Bu rüyanın gerçekleşmesinin önündeki en büyük engel egemenliğine ve devletine sahip çıkan Kıbrıs Türk halkıdır. Rum Yönetiminin uzlaşmaya yanaşmayan tavrı nedeniyle yeniden başlatılan Cenevre görüşmelerinden herhangi bir olumlu sonuç alınması beklenmemelidir.
Rum tarafı binbir meşakkatle kurduğumuz devletimiz KKTC’den, egemen eşitliğimizden, özgürlüğümüzden, topraklarımızdan ve 1960 Anlaşmaları ile elde ettiğimiz haklarımızdan vazgeçerek, ikinci sınıf vatandaş olarak kendi idareleri altında bir Rum devletine dönüştürdükleri ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne’ yamalanmaya razı olmamızı istemektedir. Kıbrıs Türk halkı, devletimizden, egemenliğimizden, topraklarımızdan,özgürlüğümüzden ve Anavatanımız Türkiye’den vazgeçmeyeceğimizi, en son 2020 cumhurbaşkanlığı seçiminde göstermiş, iki devlete dayalı çözümü savunan Ersin Tatar’ı seçmiştir.Mukavemetçi halkımız, Ruma karşı varoluş mücadelesi vermis olan kahraman halkımız bu yıl Ekim ayında yapılacak seçimde aynı kutsal değerlere bağlılığını yineleyecek ve Cumhurbaşkanı Tatar’ı yeniden görevlendirecektir.
Bundan sonraki süreçte yapılması gereken Anavatan Türkiye’nin biran önce devletimizin tanınmasını sağlamasıdır.
YORUMLAR