Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı faşist Eokacı, Türk düşmanı Nikos Hristodulidis'in, 30 Ekim'de Beyaz Saray'da ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşmede, Kıbrıs'ın NATO'ya olası gelecekteki üyeliğine ilişkin bir plan sunması ve ABD-Güney Kıbrıs askeri işbirliğinin ileriye götürmesi Güney Kıbrıs’ı karıştırdı. Rum basınına göre, Washington tarafından "coşkuyla kabul edilen" plan, "ayrıntılı, iyi düşünülmüş, uzun vadeli planlamaya sahip ve birbiriyle ilişkili birçok aşamadan oluşuyor." ABD başkentindeki Kathimerini muhabiri, Hristodulis’in, Bükreş'te düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi'nde NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'ye de planı sunduğunu aktardı. Kathimerini'ye göre Hristodulidis, Kıbrıs ile NATO arasındaki ilişkinin resmileştirilmesini öncelik olarak belirliyor. Bunun için Kıbrıs sorunundaki gelişmelerden başlayarak, Avrupa-Türkiye ilişkilerinde ilerleme kaydedilmesiyle başlayan bir dizi olayın yaşanması gerekiyor. Bilindiği üzere, Rum Yönetimi’nin Anavatan Türkiye olur vermeden NATO’ya girmesi mümkün değildir. Aynı şekilde Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği için Rum Yönetimi’nin veto kartını kullanmaması gerekmektedir. Yakın zamanda Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde gözlenen yumuşama! Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Budapeşte’de Avrupa Birliği (AB) çerçevesindeki bir toplantı öncesinde Hristodulidis ile kahve içerek sohbet etmesi, BM Genel Sekreteri Guterres’in 15 Ekim’de Tatar ve Hristodulidis ile yemekte buluşmalarının ardından üzerinde mutabakata varılan 4+1 genişletilmiş toplantının İngiltere’nin de katılımı ile 5+1 olarak toplanacak olması bir yerlerde bir şeylerin pişirilmekte olduğunun güçlü kanıtlarıdır.. Çeşitli senaryolar havada uçuşurken, KKTC’nin tanınması ,KKTC ve Türkiye’nin AB’a üye olmaları,karşılığında da Güney Kıbrıs’ın NATO’ya üye yapılarak güvenlik endişelerini gidermesi çerçevesinde bir planın kapalı kapılar ardında görüşüldüğü haberleri yayıldı. Böyle bir plan işler mi?Adanın tamamını Yunan yapmak isteyen Rum Yönetimi NATO’ya girmek için KKTC’yi tanımayı kabul eder mi? Avrupa Birliği 60 yıldır kapısında beklettiği Türkiye’yi tam üyeliğe alır mı? Adanın iki ayrı devlet olarak bölünmesine yol açacak bu duruma Batı dünyası topyekün destek verir mi? Batı Dünyası’nın Doğu Akdeniz’deki çıkar ve menfaatlerini derinden etkileyecek bu uzlaşmaya ilgili güçler olur verir mi? Bu soruların tümüne bendeki cevap koskocaman bir HAYIR’dır. Bana göre GKRY’nin NATO üyeliği bir tezgahtır;böyle bir hedef gerçekçi değildir, hedef çarpıtılmakdır. Rumların NATO’ya girmelerini gerektiren bir durum yoktur. AB korumasındaki Rum Yönetimi ABD ile geliştirdiği stratejik işbirliği çerçevesinde adada ABD üslerine izin vermiş ve her türlü askeri desteği almış iken NATO üyeliğine neden ihtiyaç duysun? Çok yakında Rum-Yunan ikilisinin emperyalist Batı ile birlikte kurduğu tezgah, bu ajitasyon ve manipülasyon oyunu tüm ayrıntılarıyla muhakkak ortaya çıkacaktır. Günün sonunda KKTC’nin tanınmasını engellemek, Türkiye’nin gelişmesini ve bölgedeki üstünlüğünü baltalamanın esas hedefleri olduğu unutulmamalıdır. Türkiye en yetkili ağızlardan defalarca AB’a girmek için Kıbrıs’ta taviz verilmeyeceğini açıklamış ise de değişen dengeler ve Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum çerçevesinde Türkiye’nin zoraki bir siyaset değişikliğine gitme ihtimali beni oldukça rahatsız etmektedir.
Bu arada Hristodulidis’e 'Türk askeri olmadan çözüm' derken, ülkeyi yabancı askerlerin üssü yaptığı için öfke var. Rum halkı geçtiğimiz Pazar günü sokağa döküldü; “Kıbrıs Barış Köprüsü Olmalıdır, Savaş Üssü Değil” ve “NATO’ya Hayır” sloganlarıyla ABD’nin Güney Kıbrıs’a asker yığmasını protesto etti. Eylemde, “Amerikan birliklerinin derhal Kıbrıs'tan çekilmesi ve ABD-Güney Kıbrıs askeri işbirliğinin sona erdirilmesi” istendi.Güney Kıbrıs’ın bölge ülkelerine karşı “kanlı operasyon merkezi haline geldiği” kaydedilen eylemde; “Orta Doğu’da barış ve istikrar istiyoruz” denildi. AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu eylemde önemli bir konuşma yaptı; Güney Kıbrıs’ın bir casusluk ve savaş üssü haline geldiğine işaret etti. Rum lider Hristodulidis’in Batı’lı müttefikleri ile KKTC’nin tanınmasını engellemek üzere yeni sinsi planlar peşinde olduğu ortadadır.Türkiye’nin bu konudaki dik duruşu ve atacağı kararlı adımlar Kıbrıs Türk halkının geleceği için önemlidir ve en ufak bir tavizin sonumuzu getireceği de bilinmelidir.
YORUMLAR