Hüseyin Macit Yusuf

Hüseyin Macit Yusuf

DOSYA
[email protected]

Guterres, KKTC'de çözümden bahsedemez!

09 Ocak 2025 - 09:52

Rum Yönetimi Başkanı faşist Eokacı Nikos Hristodulidis’in Kıbrıs adasınının kapılarını sonuna kadar emperyalist Batı’nın askeri güçlerine açması, ikili anlaşmalarla savunma işbirliklerini geliştirmesi, birbiri ardına askeri tatbikatlar gerçekleştirmesi, silahlanma bütçesini artırması ve bütün bunları da ‘insani nedenlerle’ yaptığı gibi bir kuyruklu yalana bağlaması her yönüyle endişe vericidir. ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) uyguladığı silah ambargosunun kaldırılması sonrasında ABD-GKRY arasında gelişen ve stratejik ortaklığa dönüşen ilişkiler neticesinde, ABD’nin adada askeri üsler edindiği artık gizli değildir. Yakın zamanda iki ülke arasında imzalanan ‘İkili Savunma İşbirliği Yol Haritası’ sadece KKTC ve Türkiye’yi değil, tüm bölgeyi tehdit eden unsurlar ihtiva etmektedir. ABD halihazırda Güney Kıbrıs hava ve deniz limanlarını, savaş gemileri, denizaltılar, helikopterler ve savaş uçakları için kullanırken, adaya önemli miktarda askeri silah ve mühimmatı da depoladığı biliniyor. ABD askerlerinin, Mari'deki Evangelos Florakis Helikopter Üssü’nü, uçar birlik ve lojistik operasyonlarında kullanmaya başlamak üzere bölgeye yerleştikleri yakın zamanda Rum basınında yayımlanan haber fotoğraflarında tespit edildi. Rum Lider Nikos Hristodulidis bir süre önce, Baf'taki Andreas Papandreu Hava Üssü'nde ABD'li senatörlerle bir araya gelerek Üssün müşterek hedefler doğrultusunda geliştirileceğini açıkladı. GKRY, başta İngiltere olmak üzere, Avrupa Birliği’nin gelişmiş savunma sanayisine sahip iki üyesi Fransa ve Almanya’dan önemli miktarda askeri araç ve malzeme tedarik ediyor. İsrail’in Gazze’de Filistin’li sivillere karşı giriştiği katliamlarda kullandığı silahların neredeyse tamamının Kıbrıs üzerinden İsrail’e ulaştırıldığı ve adanın adeta Batı’nın bir silah deposu haline dönüştürüldüğü de bilinen diğer bir gerçektir. Geçtiğimiz Pazar günü Limasol limanında bulunan ABD 6’ncı Filosuna ait USS Indiana denizaltısını ziyaretinin ardından gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hristodulidis, Baf'taki Andreas Papandreu Hava Üssü ve Mari'deki Evangelos Florakis Deniz Üssü'nün geliştirileceğini belirterek, bu üslerin üçüncü bir ülkeye verilmeyeceğini, ancak talep edilmesi halinde herhangi bir ülkeye operasyonel kolaylıklar sağlayacağını söyledi.

ABD ve Avrupa Birliği’nin sözde ‘insani amaçlarla!’ Rumların üslerini geliştirdikleri, silahlandırıp savaşa hazırladıkları çok nettir…Tabi ki bütün bu hazırlıkların hedefinde KKTC ve Türkiye vardır. Şükürler olsun ki adada konuşlandırılan kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz bütün bu şeytani hazırlıklara karşı koyacak güce sahiptir. Bu arada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in BM Güvenlik Konseyi üyelerine iletilen ve 13 Haziran 2024-11 Aralık 2024 dönemini kapsayan "İyi Niyet Misyonu" ve "BM Kıbrıs Barış Gücü (UNFICYP)" raporlarının detayları basına sızdı. Guterres, bundan önceki raporunda olduğu gibi federal çözüm modeline doğrudan atıfta bulunmadı.Guterres,"karşılıklı kabul edilebilir" bir çözüme ulaşılması için "ileriye dönük sürece eleştirel bir gözle yaklaşılmasının" önem taşıdığını belirtti. İyi Niyet Misyonu Raporu'nda BM Genel Sekreteri, Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar'ın görev süresinin 2024 temmuz ayında sonlandığı da resmi olarak kayda geçti. Raporda, "Holguin'in tüm çabalarına rağmen" taraflar arasında Kıbrıs meselesinin çözümüne ilişkin "ortak zemin" bulunamadığına dikkat çekildi. İki liderin 15 Ekim'de BM Genel Sekreteri'yle birlikte gayrıresmi akşam yemeği formatında bir araya geldiği anımsatılan raporda, liderlere Ada'da yeni geçiş kapıları açılması konusunda anlaşmaya varmaları çağrısı yapıldı. Raporda, Holguin'in de tespit ettiği üzere taraflar arasında "ortak zemin" bulunmaması nedeniyle garantör ülkelerin de katılımıyla daha "geniş formatta" gayrıresmi bir toplantı yapılmasının kararlaştırıldığı anımsatıldı. Hatırlanacağı üzere Nisan 2021’de Cenevre’de gerçekleşen 5+BM toplantısından hiçbir olumlu sonuç alınamamış, ne var ki Guterres Crans Montana’da olduğu gibi, taraflar arasında sanki uzlaşma ihtimali varmış gibi sürecin başarısızlığını ilan etmekten kaçınmıştı. Özetle vurgulamam gerekirse Guterres kendisinden beklenen cesareti gösterememekte, BM ‘İyi Niyet Misyonu’nun’ başarısızlığını ilan etmekten kaçınmaktadır. Taraflar arasında ortak zemin olmadığı tespit edilmesine, "karşılıklı olarak kabul edilebilir" bir çözüm bulunmasının mümkün olmadığını bilmesine rağmen gerçekleri gizlemekte ve eveleyip gevelemektedir. Anavatan Türkiye, AB,ABD ve İngiltere’nin müzakerelerin yeniden başlaması için tüm baskı,tehdit ve şantajlarına rağmen, bir yolunu bulup Guterres’in malumun ilanını sağlamalıdır. Anavatan Türkiye nafile görüşmelerle zaman harcamamalı, milli hedefimiz doğrultusunda sadece KKTC’nin tanınmasına odaklanmalıdır.

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar