15 Kasım 1983’te Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş tarafından ilan edilen ve Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi’nin onayladığı, devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 41. kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyoruz. Ekim ayında Füsun Türkmen ve Selim Kuneralp’in kaleme aldığı eski Dışişleri Bakanı,duayen diplomatlarımızdan İlter Türkmen’in engin bilgi,tecrübe ve gözlemlerinden oluşan ‘İlter Türkmen-Diplomasi Ustalığından Kanaat Önderliğine’ isimli kitap yayınlandı. Bir solukta okuduğum bu kitapta Kıbrıs sorunu ve KKTC’nin kuruluşuna giden süreç ile ilgili önemli ayrıntıları öğrenme fırsatım olurken, birçok konuda da hafızamı tazeledim. KKTC’nin kuruluşunda Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan İlker Türkmen’in özel arşivinde sakladığı, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı, ebedi liderimiz Rauf R. Denktaş’ın kendisine yolladığı 25 Ekim 1983 tarihli teşekkür mektubu, kitapta da yazıldığı üzere bağımsızlık ilanına ışık tutan önemli bir belgedir.6 Temmuz 2022 tarihinde kaybettiğimiz İlter Türkmen’in vefatının ardından, Hürriyet gazetesi köşe yazarı Sedat Ergin, sözkonusu mektubu yayınlayarak önemli bir görevi yerine getirmişti. Tarihi önemi olan bu mektubu ve yakın tarihte yaşananları,Türkmen ve Kuneralp’in kitabından bir kez daha aktarmamın, KKTC’nin tanınması sürecinde faydalı olacağına inanmaktayım. Mektup şöyle:
KIBRIS TÜRK FEDERE DEVLETİ BAŞKANLIĞI
Lefkoşa, 25 Ekim, 1983
Muhterem İlter Bey Kardeşim,
1983 yılının en güzel ve en değerli hediyesine içtenlikle teşekkür ederim. Hariciyemizin Tugay’ı Kıbrıs’ta! Ve ne mutluluk? Allah hepinizden razı olsun. Bu noktaya gelinmesinde katlandığınız zorluklar ve sıkıntıları müdrik bir kişi olarak kurtuluş tarihimize yapmış olduğunuz bu özel katkı için şükranlarımı arzederim. Çileli yollarda uzun yıllar birlikte yürüdük. Hedef hep aynı olmakla beraber, sizin sabrınızın taşmadığı durumlarda bizimkinin taştığını gördük ve daima siz haklı çıktınız. Olumsuz eleştiriler karşısında hoşgörü ile hareket edebildiniz çünkü kendinize, hükümetinize, Devlet’e ve davaya sonsuz güveniniz vardı. Gün gele genç KKTC’nin tarihi yazıldığında İlter Türkmen’in bu tarihte şanlı bir yeri olacak – kalplerimizde olduğu gibi.
Sözler, bu andaki hissiyatımı ifadeye yetkili değildir. Üzerimizden büyük bir ağırlığı kaldırdınız. Omuzlarımıza tevdi ettiğiniz sorumluluğu hedefe varıncaya kadar cesaretle taşıyacağımızdan kuşkunuz olmasın. En yakın bayramımızda, bu bayramın aziz mimarlarından biri olarak sizi ailece aramızda görmek istiyoruz. Tugayımızla, Haktanır’la, tüm kadro ile!
Sonsuz teşekkürler.
Rauf Denktaş KTFD Başkanı
Kitapta da vurgulandığı üzere, bu tarihi mektubu yorumlamazdan önce KKTC’nin ilanına giden sürecin arka planını hatırlamak gerekmektedir. Herkesin çok net olarak bildiği üzere 1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında Denktaş'ın gönlünde yatan, vakit geçirmeden bağımsızlığımızın ilanıydı. Ne var ki rahmetli Denktaş bu konuyu Anavatan yetkililerine her açtığında ‘şimdi zamanı değil’, ‘hazır değiliz’, ‘Türkiye’nin sıkıntılarına yeni bir sıkıntı eklemeyelim’, ‘konuyu detaylandıralım, bakarız’ ve benzer cevaplarla adeta terslenmiş, bu konuda Ankara'dan destek ve teşvik görmemişti. Denktaş’a önerilen, soruna federal çözüm bulunması için Rumlarla müzakere masasına oturmasıydı. Türkiye’nin çıkarlarını herşeyin üzerinde gören Denktaş yıllarca bu öneri ve telkinlere uyarak, sonuç alamayacağını bile bile ömrünü Rumlarla müzakere masalarında geçirdi.
Federal çözüm bulunması hedefiyle Barış Harekatı sonrasında Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Federasyon hedefli müzakerelerden Rum tarafının bilinen uzlaşmazlığı nedeniyle sonuç alınamadı. Özellikle 1982 sonrasında Rum kesiminin müzakerelerde katı bir tutum alıp BM Genel Kurulu da dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlardan birbiri ardına çıkarttığı, Rum tezlerine yakın duran kararlarla çözüm süreci tıkandı. Buna karşılık KTFD Meclisi 17 Haziran 1983 tarihinde “Kendi kaderini tayin hakkı Kıbrıs Türk halkının vazgeçilmez hakkıdır” şeklindeki kararıyla Rum Yönetimi’ne karşı tepkisini ortaya koydu.Denktaş bundan sonraki süreçte her fırsatta tekrarladığı bağımsızlık ilanını ısrarla Ankara’ya kabul ettirmeye çalıştı ve en uygun zamanı kolladı.
Kitapta yayımlanan mektup, Denktaş ile Ankara arasındaki müzakere sürecinin, Ankara’nın KKTC’nin ilanı konusundaki nihai kararını vermesiyle 25 Ekim 1983 tarihi itibarıyla son bulmuş olduğunu gösteriyor! Mektubun içeriğine bakılırsa, Ankara’dan Lefkoşa’ya giden Dışişleri’nin Kıbrıs-Yunan İşleri Genel Müdürü Tugay Uluçevik, Denktaş’a beklediği haberi getirmiştir. Mektuba göre kararın alınmasında Denktaş ile Türkmen sırasında sabırları zorlayan çekişmeli bir süreç yaşanmıştır. Türkiye’nin, uluslararası tepkilerden çekindiği için bağımsızlık ilanı için ayak sürüdüğü ,sürekli konuyu tehir ettiği gizli değildir. Kitapta belirtildiğinin aksine, her ne kadar da Denktaş 25 Ekim 1983 itibarıyla KKTC’nin kuruluşu için yeşil ışık almış ise de, süreç hiç de öyle gelişmedi. Bilgisine başvurduğum, değerli ağabeyim, duayen emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik, 25 Ekim öncesi ve sonrası ile ilgili çok önemli bilgileri bana aktardı. Bu tarihi süreci, birinci elden yaşamış olan, olayların yaşayan yegane şahidi değerli Büyükelçimizin aktarması daha isabetli olacaktır. Uluçevik’in bana anlattıkları ile bizzat Rahmetli Denktaş ve dönemin Cumhurbaşkanı rahmetli Kenan Evren tarafından bana anlatılanlar, o dönemle ilgili zihnimdeki taşların yerli yerine oturmasını sağladı. Bu aşamada, değerli Büyükelçimiz Uluçevik’in hoşgörüsüne sığınarak siz değerli okurlarımla paylaşabileceğim tek ayrıntı, 25 Ekim ile 15 Kasım tarihleri arasında bağımsızlık ilanı hususunda birkaç kez karar değişikliğine gidildiği,krizlerin yaşandığı,sancılı geçen sürecin sonunda da KKTC’nin kurulduğudur. Değerli Büyükelçi Uluçevik bu süreçle ilgili tüm ayrıntıları muhakkak paylaşacaktır..
YORUMLAR