Bu hafta Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) eski Başkanı Nikos Anastasiadis’in Anavatan Türkiye’yi hedef alan iğrenç iftiraları ve mevcut Başkan Nikos Hristodulidis’in Türk tarafını yok sayarak attığı adımlar, Mısır’la imzaladığı anlaşma Rum liderliğinin çirkin yüzünü bir kez daha gösterdi; bunlarla hiçbir şekilde birlikte olunamayacağını fazlasıyla ortaya koydu.
Anastasiadis, kendi döneminde Kıbrıs sorununda yaşananlara ilişkin çeşitli iddialarda bulundu. Rum gazeteleri, Anastasiadis’in, eski Ekonomi Bakanı Haris Yeorgiyadis tarafından yazılan “Yeni Gerçeklik-Türk İşgalinden 50 Yıl Sonra Kıbrıs Sorunu” isimli kitabın gerçekleştirilen tanıtımına katılarak Crans Montana’daki zirvenin başarısızlıkla sonuçlanmasına ilişkin “ilk kez” açıklama yaptığını aktardı. Rum basınının yazdığının aksine Anastasiadis’in açıklaması “ilk” değildi. Tescilli yalan bağımlısı, riyakar, düzenbaz Anastasiadis geçmişte ortaya attığı iddiasını tekrarlayarak Anavatan Türkiye’ye saldırdı.Anastasiadis “Ankara bizi bıraksaydı Kıbrıs sorunu çözülmüştü” diyerek eski iftirasını tekrarladı. Crans Montana’da Anavatan Türkiye’nin tüm şartları zorlayarak esnek ve çözüm yanlısı tutumu ile anlaşma için gösterdiği çabalar ortadayken, çözüm fırsatına ramak kalmışken masayı dağıtan Anastasiaidis geçmişte alışkanlık haline getirdiği Türkiye’yi suçlama oyununa maalesef bir kez daha yeltendi. Anastasiadis 2019 yılında da teslimiyetçi/tavizci eski KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya sahip çıkmak ve destek vermek için “Akıncı ile anlaşmamızı Türkiye bozdu” diye kamuoyuna gerçeklerle bağdaşmayan açıklamada bulunmuştu. Akel eski Genel Sekreteri Andros Kipriyanu yaptığı birçok açıklamada Anastasiadis’in zayıf karakter yapısını “Yalancı, güvenilmez, tehlikeli” diye üç kelimeyle özetlemişti. Bu iftiracı, riyakardan daha da tehlikeli olan Hristodulidis ise bir taraftan müzakerelerin başlamasını ve adanın yeniden birleşmesi yalanını dünyaya satarken, diğer taraftan da bildiğini okumakta tek yanlı kararlarla haklarımızı gasp etmeyi sürdürmektedir. GKRY’nin tek yanlı ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölgesi” ile ilgili olan ayrıca doğal gaz yataklarının değerlendirilmesi ve GKRY ile Mısır arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen Anlaşma ve Karşılıklı Anlayış Memorandumu Pazartesi Kahire’de imzalandı. Rum basını, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Es Sisi huzurunda imzalanan, gerek Afrodit yatağının ticarileştirilmesine ilişkin ‘Karşılıklı Anlayış Memorandumu’ gerekse sözde “MEB” içerisindeki 6’ncı parselin geliştirilmesine yönelik ‘Ev Sahibi Ülke Anlaşması’ düzeyindeki iki anlaşmanın, GKRY’nin enerji planlaması açısından önemli bir adımı teşkil ettiğini ayrıca Güney Kıbrıs’ın hidrokarbon alanındaki stratejik önemini vurguladığını aktardı. Habere göre anlaşma töreninde, iki ülke devlet başkanlarının yanı sıra Güney Kıbrıs’ın sözde “MEB”i içerisinde faaliyet gösteren şirketler de hazır bulundu. Her ne kadar da KKTC Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada “Kıbrıs Türkünün taraf olmadığı anlaşmaların hiçbir hükmü yoktur” diye tepki gösterse de Rum tarafının bu tehlikeli ve haklarımızı gasp eden tutumuna fiili müdahale şarttır. Rumların izniyle gerçekleşen sondajlar geçmişte olduğu gibi önlenmeli, haklarımızın gasp edildiği tartışmalı alanlarda Türk sondaj gemileri boy göstermelidir. KKTC Dışişleri açıklamasında “Kıbrıs Türk halkı ile hiçbir konuda ortaklık kurmak istemeyen Rum tarafının uzlaşmaz tutumu apaçık ortada iken, uluslararası toplumun artık Kıbrıs’taki gerçekliği görmesi, diğer bir deyişle iki devletin varlığını esas alan zemini kabul etmesi elzemdir.” ifadesinden sonra yapılması gereken Anavatan Türkiye ile birlikte tanınma yolunda gerekli adımların atılmasıdır. Geçtiğimiz hafta Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pakistan ziyaretinde, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile düzenlenen ortak basın toplantısında, Şerif’in açıklamaları memnuniyet ve umut vericidir. Şerif, İslamabad'da yaptığı açıklamada, Pakistan'ın Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tam anlamıyla desteklediğini “Pakistan, Kuzey Kıbrıs davasına tam destek vermekte ve bu davada tereddütsüz bir şekilde Türkiye’nin yanında yer almaktadır” ifadesiyle davamıza destek verdi. Pakistan KKTC’yi tanımaya hazır tek ülke değildir. Türkiye güçlüdür ve talebi halinde onlarca ülke KKTC’yi tanıyacaktır. Gaspçı Rum tarafının riyakarlığı ve tek taraflı aldığı kararlarla mevcut statükoyu sürdürmeyi hedefleyen siyasetine en doğru cevap KKTC’nin tanınmasıdır.
YORUMLAR