WestEnd-Batının Sonu
2019’un son haftası ve son yazısında Dasdas sahnenin oyunlarından biri olan Westend – Batının Sonu
oyunu ile karşınızdayım. Alman yazar Moritz Rinke’nin günümüzün bireysel trajedilerini komedi ile
kaleme alarak, göz önüne koyduğu Westend /Batının Sonu adlı oyun. Oyunun yönetmen koltuğunda,
Tuğsal Moğul var. Oyuncu kadrosunda ise, Mert Fırat, Tülin Özen, Naz Çağla Irmak, Evren Bingöl,
Pervin Bağdat ve Gün Koper yer alıyor. Yıllar sonra yaşanan bir arkadaşın ziyareti ile olaylar birbirini
kovalamaya başlıyor. Konuşulmaya cesaret edilemeyen konular, yaşanan dönüşümler aslında
dünyanın her yerinde geçerli olan herkesin hayatında yer alan güncel sorunlara vurgu yapan oyun
evrensel açıdan büyük önem simgeliyor diyebilirim.
Oyun, Evli çift Eduard ve Charlotte’un, şehirden uzakta lüks bir mahalledeki yeni evlerinde başlar.
Yıllar sonra evlerinde yeniden buluştukları eski bir arkadaşlarını ve komşularını ağırlarlar. Eski
arkadaşlarının ziyaretiyle, Pandora’nın Kutusu yavaş yavaş açılmaya başlar. Konuklarla birlikte
konuşulmaya cesaret edilmeyen konular, sınırların çizgisinde dolaşan konuklar, saat ve günler
ilerledikçe beklenmeyen dönüşümleriyle bu küçük grup, seyircinin bütün ön yargılarını alt üst edip
yıkıp geçiyor. Eduard ve yakın arkadaşı Michael tıp fakültesini bitirmiş iki doktordur. İki kişi, iki
farklı yol tercih etmişlerdir. Eduard batılı zenginlerin yaşlanmak ve beğenilmemek korkularını yok
ederken, Michael ise Afganistan’da batılını işkencesine, mayınlara kurban olmuş kişilere, ölümcül
çarpışmalardan çıkmış insanlara yardım örgütleri ile birlikte yardım eden bir doktordur. Ortadoğu öyle
bir mücadele içinde ki herkes bunu biliyor. En çok da bizim ülkemiz bunu biliyor. Bu hikaye bize
aslında hiçte uzak değil dimi. Charlotte karakterine Tülin Özen hayat veriyor. Oyunculuğunu çok
beğendiğim isimlerden biri kendisi. Charlotte, zengin bir galeri sahibinin kızı. Kendisi bir opera
sanatçısı ve ses tellerini kaybetmek üzerine hayati bir sınav içerisinde. Charlotte’u izlerken,
kendinizden parçalar bulacağınız bir karakter. Hayal ettiği sanatı icara edemiyor. Tam da yapmak
istediği şeyleri hayatında gerçekleştirememiş bir kadın. Aslında Eduard ile olan evliliği de kendisinin
sığındığı bir liman adeta.
Altı kişi bir çatı altında bir gece bir araya gelirler. Saat ilerledikçe her şey ortaya dökülmeye başlar.
Belki de sorunları çözmek toplum düzenini, siyasal ve sosyo- ekonomik düzeni kökten değiştirmektir.
Oyunun kurgusunda gerçekleşen Michael’in parçaladığı masa belki de düzene karşı bir baş kaldırış
olabilir diye düşünebiliriz. Eduard karakterine Mert Fırat hayat veriyor. Eduard tam çevrenizde ki yada
sizin benim gibi biri. Çağımızın en büyük hastalığına yakalananlardan. İnsanlar günümüzde sırf resim
koymak için artık tatile çıkıyor desem çokta abartmış olmam diye düşünüyorum. Eduard’da tıpkı bu
insanlar gibi. Sürekli evinin her köşesinde fotoğraflar paylaşan ve evini saray yavrusu diye
nitelendirirken, çağın en büyük hastalığına vurgu yapıyor. Gecenin konuklarının her biri gözlerini,
kulaklarını etraflarında dönen olaylara kapayan insanlardan oluşuyor. Bu olaylar silsilesinin ortasında
kalmış bir genç kız aslında onun hikayesine de pek yabancı değiliz. Sahnede ki hiçbir karakter aslında
biriyle yada birinin sorunuyla ilgilenmiyor. Her bir karakter kendi derdinin peşinde, kendi
anlatacağına odaklanmış durumda sahnedeki yerlerini alıyor. Westend oyunun dekoru oldukça yalın,
beyaz bir platform ve dört köşesi de kulis gibi kullanılıyor. Oyuncular kenardaki bölümlerinde
üstlerini değiştirirken, siz bunu fark etmeyeceksiniz bile. Seyircinin ilgisini daima diri ve canlı tutan
bir oyun. Sezonun en iyi oyunlarından biri şüphesiz ki, dekoru da muazzam. Sahne dekorunu detaylı
bir şekilde anlatma isteğim var ama bunu yapmayacağım. Seyirci dekor ile gittiği zaman buluşmalı
diye düşünüyorum.
Westend - Batının Sonu, derinlikli ve çok katmanlı bir oyun. Günümüzde yaşadığımız dünyanın
sorunlarının sade ve yalın bir dille anlatıyor. Aslında oyun sadece Batı’nın değil tüm Dünyanın iki
yüzlüğünün ve modern toplumun sorununa dem vuruyor. Bildiğimiz halde sorunların üstünü nasıl
kapattığımızın, dertlerimizi görmezden geldiğimizi, hayatta karşı yapay bir tavır takındığımızı
suratımıza tek tek çarpıyor. Westend bu yılın kaçırılmaması gereken oyunlarından biri derim. Henüz
izlemediyseniz, listenizin başına yerleştirmenizi tavsiye ederim. Oyunda emeği geçen tüm ekibin
emeğine, yüreğine sağlık. Alkışları bol, sahneleri uzun soluklu olması dileğiyle. Sanatla ve sevgiyle
kalın. Herkese Mutlu Yıllar…
Sevgilerle,
Merve ÖZGÜNEŞ
OYUNCU
YORUMLAR