Kavuk yeni sahibine de çok yakıştı. Aslında ustalarımız karar verdikten sonra bize laf düşmez. Fakat
düşüncelerimi de paylaşabilirim sanki. Geçen hafta Pazar akşamı gerçekleşen “Kavuk” teslim töreni
çok güzeldi. Sevgili usta Şevket Çoruh’u tebrik ederim. Teslim töreninin hemen arkasından da Baba
Sahne’nin oynadığı her sezonda dikkat çeken oyunlarından, “Bir Baba Hamlet” adlı oyununda ilk kez
Kavuk’un sahibi olarak oynadı.
Baba Sahne’yi tüm birikimi ile var eden, karşılaştığı zorluklardan yılmadan hayata geçiren usta
oyuncu Şevket Çoruh. Bazılarınız için sadece başarılı bir oyuncu, oyuncu adayları içinse öğrenilecek
çok şeyi barındıran bir usta. Türk tiyatrosunun simgesi olan “Kavuk” orta oyununu temsil ederken,
Dümbüllü’nün “Fesi” ise Tuluat Tiyatrosu’nu temsil eder. Dümbüllü’nün Fes’i, 2017 yıllında Müjdat
Gezen tarafından çırağı Şevket Çoruh’a devredilmişti. Şimdi ise Dümbüllü’nün hem Fes’i hem de
Kavuk’u Şevket Çoruh’a emanet. Geçtiğimiz hafta düzenlenen Kavuk devir teslim töreninde çok
duygusal ve yerinde konuşması ile dikkat çekerken, son sözlerinde Kavuk’u için: “Başımın üstünde
yeri var.” diyerek konuşmasını sonlandırdı. Şanslı nesillerden olduğumuz kesin diyebilirim. Hem
Fes’in devrini hem de Kavuk’un devredilişini yaşadık, gördük, şahit olduk. Kavuk’un devredilmesine
iki kere şahit olduk ki genellikle devir teslimler çok uzun yıllar sonrasında yapılmıştır. Alkışların hepsi
büyük ustalarımıza. İyi ki varlar...
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatro’su “Sezon Minimal” teması ile bilet satışlarına başladı. Nedir sezon
minimal? Sezon içerisinde oynanacak oyunların daha az kadroyla sahnede yer alınacak olması.
Oyunlar 60-70 dakikayı geçmeyen, tek perdeden oluşacaklar. Aynı zamanda Covid -19 süreci
nedeniyle zor zamanlar yaşayan özel tiyatroların oyunları da ekim ayı boyunca Şehir Tiyatrolarında
konuk edileceği duyuruldu. Sanat adına ne güzel bir paylaşım ve karar olmuş. Geçtiğimiz hafta Zorlu
PSM’de tüm tedbirleri ile birlikte sahnesinin perdelerini açacağını duyuran sahneler arasında yerini
aldı. Maalesef ki, bir sahne perdelerini açarken bir sahne de perdelerini kapamamak adına direnmeye
çalışıyor. Sosyal medya hesapları üzerinden duyuru yapan Kumbaracı50, zor durumda olduğunu
duyurdu. Duyurusunun hemen ardından arka arkaya destek mesajları ve çözüm önerileri de
beraberinde geldi. Çözüm süreci üreten kumbaracı50 yeni bir duyuru daha paylaştı. Son paylaşımında
dikkat çeken detay ise tiyatroların belini doğrultmasını zorlayan en büyük nedenlerden birinin de ağır
vergi yükü olduğuna dikkat çekiyor. Daha gerçekçi ve daha destekleyici çözümlere ihtiyaç olduğu
aşikâr.
Şimdilerde ise yeni bir sahne daha hayatımıza katıldı. Duymamışsanız diye yazının bir köşesine
bırakayım istedim. Bugüne kadar dizi ve sinema filmlerin en uğrak yerlerinden Beykoz Kundura
Platosu yeni bir oluşuma girerek, “Kundura Sahne’yi” kurdu. Kundura fabrikasının kazan dairesinin
restorasyonu ile sahneye çevrilen Kundura Sahne’nin 220 kişilik kapasitesi var. Meydan sahnesiyle de
320 kişiye ev sahipliği yapacak.
Hep beraber tiyatrolarımızı ayakta tutmaya çalışırken ve bunda zorlanırken, eylül ayının başlarında
İtalya’nın Siracusa kentinde yer alan Siracusa Yunan Tiyatrosu, salgın tedbirleriyle perdelerini açtı.
İspanya’nın Madrid kentinde de tiyatrolar %75 kapasite ile tüm önlemler dâhilinde gösterimlerine
başlayan ülkeler arsında yerini aldı. Dikkatimi çeken ise Dünya Tiyatrolarını takip ederken,
zorlandıklarına dair bir şeye rastlamamış olmam ya da ben kaçırdım sanırım. Bunun yorumunu siz
değerli okuyucularıma bırakıyorum.
Sanata ve emeğe değer verilen, destek çıkılan güzel günlerle hayata devam etmek dileğiyle...
Sevgiyle, sağlıkla ve sanatla kalmanız dileğiyle...
Sevgilerle,
Merve ÖZGÜNEŞ
OYUNCU
YORUMLAR