Bu haftaki yazıyı Baba Sahne’nin muhteşem oyununa ayırıyorum. Murat İpek’in kaleme aldığı “Aşk
Ölsün” adlı oyun. Aynı zamanda “Basit Bir Ev Kazası” adlı oyunun da devamı niteliğinde yazılmış.
Aşk Ölsün oyunun yönetmen koltuğunda, Barış Dinçel oturuyor. Sevmek ve sevilmek üzerine kurulan
trajikomik tek kişilik oyunun kahramanına Günay Karacaoğlu hayat veriyor. Seyirciyi kahkahalara
boğarken, bir anda da duygusal bir boyuta sürüklüyor. Seyircisine sorular sorduran “Aşk Ölsün”
oyunu Günay Karacaoğlu’na 42. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri’nde, En İyi Kadın Oyuncu ödülünü
getirdi. Oyundan bahsetmeden önce “Aşk Ölsün” adlı oyun “Basit Bir Ev Kazası” adlı oyunun devamı
niteliğini taşıdığından bahsetmiştim. Henüz izlemediğim Basit Bir Ev Kazası adlı oyuna rağmen hiçbir
kopukluk yâda boşluk hissi yaşamadım. En kısa zamanda “Basit Bir Ev Kazası” oyununu da izleyip
paylaşacağım.
Oyun, bir otogarın kirli kadınlar tuvaletinde başlıyor. Büyük uğraşlar sonrası günlüğünü çıkarır ve
günlüğüne notlar düşmeye başlar. Başından geçenleri, mutlu olma hayallerini, hayal kırıklıklarını,
ilişkilerinde hep seven tarafın kendisi olup, sevdiği kadar sevilmediğini, sevgililerini elinden alan
kadınlara karşı hissettiği duygularını, mutlu insanlara karşı olan öfkesini ve onlara özenmesine kadar
bütün hisselerini ve düşüncelerini sımsıcak bir samimiyetle günlüğü aracığıyla seyircisine anlatır.
Songül’ün hayalleri daha büyüktür. Yazdıklarını yayınlatarak, günlüklerini bir roman haline getirmek
ister. Songül’ün hedefi sadece bunla da sınırlı değildir. Yayınlatacağı romanı ile Nobel ödülü alarak,
Edebiyat Dünyasında Murathan Mungan’a rakip olmak ister. Hayatına son verme düşüncesi ile girdiği
tuvalette hiç beklemediği şekilde gelişen süreç sonucunda hayatına kaldığı yerden devam eder. Seyirci
Songül’ü bir an hayal ettiği tatili gerçekleştirmek isterken, bir anda da motosikletin tepesinde,
motosiklet almanın derdine düşerken buluyor. Ya da kendisini ev işlerine adamış bulurken, birden bire
bir iş yerinde çalışırken karşınızda var olabiliyor. İlişkilerinden yana dertli olan Songül, ilişkilerinde
birçok kez hüsrana uğramasına rağmen yeniden bir ilişkiye büyük umutlar ile başlar ve evlenmeye
karar verir. Bu sefer karşısında kendisine hiç mi hiç benzemeyen, hayallerinde bile yer almayan bir
aday vardır. Songül’ün yeni adayı kendisine diğer erkeklerden daha cömert davranmaktadır. Yeni aday
adeta kendisini hayata bağlayan bir cankurtaran rolündedir. Adım adım evliliğe doğru giden Songül
kendi kıyametine doğru gittiğini farkında bile değildir. Son ana kadar içindeki yer alan huzursuzluğun
sebebini fark edemez. Fark ettiği anda da karşısındaki kişi ile de bunu paylaşır. Fakat fark etmek ve
anlatmak için çok geç kalmıştır. Oyun sadece bana değil tüm salona başından sonuna kadar kahkahalar
attırdı. Sosyal medya, popüler kültür ve trendlere ince ince değinmekten de geri kalmamış. Hayatın
merkezine yerleşen teknolojiye dikkat çekilen detaylar oyun içine başarılı şekilde yerleştirilmiş.
İçimde sarılıp teselli etme isteği uyandıran Songül, hepimizin tanıdığı bir karakter. Bu hikâyede
herkesin kendinden bir parça bulacağına eminim. Size kahkahalar attıran oyun, bir anda sorduğu tek
bir soruyla boğazınıza bir yumrunun oturmasına sebep oluyor.
Oyun yazarı Murat İpek, trajik hayat öyküsünü, tam zıttı bir şekilde, çok keyifli bir dille hikayenin
kahramanı Songül ile anlatıyor. Derin bir hüzün işlerken, öyle bir anda kahkaha attırıyor ki. Seyirciye
fark etmeden katarsis içine sokuyor. Songül karakterine hayat veren usta oyuncu “Günay Karacaoğlu”
hayran bırakan bir performans ortaya koyuyor. Günay Karacaoğlu için Mükemmel bir oyuncu demek,
kendisini anlatmak için yetersiz kalır. Enerjisi şahane… Sırf ilk sahnede gösterdiği gar tuvaletindeki
oyunculuk performansı için bile bu oyun izlenmeli derim. Sahnede devleşen oyuncu bütün oyun
boyunca tüm seyircisini kontrolünün altında tutuyor. Oyunun sahne dekoruna bayıldım. İzlediğim
oyunlar arasında en etkilendiğim dekorlardan biri oldu. Sahne dekoru oyunun her anını destekleyen
şekilde kurulmuş. Sahnede ki dev gelinlik ve üzerinde yer alan simgesel dekorlar oyunun parçası.
Sahne üzerinde ki hiçbir dekor boş yere kullanılmadığını oyun sonunda çok net şekilde anlaşılıyor.
Hikayesi, sahnesi ile bol kahkaha attıran bir oyunla karşılaşacağınızı garanti ederim. Songül’ün
hikâyesini Günay Karacaoğlu’ndan dinlemenizi tavsiye ederim. Baba Sahne’nin başarılı oyunlarından
Aşk Ölsün’ü henüz izlemediyseniz, ilk fırsatta yerinizi ayırttın derim. Emeği geçen herkesin emeğine,
yüreğine sağlık. Alkışları bol, sahneleri uzun soluklu olması dileğiyle.
Sevgilerle,
Merve ÖZGÜNEŞ
OYUNCU
YORUMLAR