Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Şubat günü şöyle dedi: Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi?
Haliyle tepki çekti. Hele ki bunu deprem bölgesinde söyleyince insanlık, vicdan sorgulandı, bırakın siyaseti.
Aynı Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Şubat günü şunu söyledi. “Bizde CHP’li belediye başkanları gibi ‘oy yoksa hizmet de yok’ diye milleti açık açık tehdit etmek olmaz.
Şaşırdık mı?
Hayır.
2019’u hatırlayın: Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçimler öncesi “Sisi’ye mi oy vereceksiniz, Binali’ye mi” diye sormuştu.
Aynı Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde Mısır’a giderek “Darbeci Sisi” ile bir araya gelecek.
2023 Mayıs seçimlerinde meydanlarda ‘montajsa montaj’ sözleriyle akıllarda kalacak açıklamaları öncesinde Erdoğan, terör örgütü PKK’yla CHP’nin birlikte hareket ettiğine dair görüntüler izletmişti seçmenine.
DEM Parti, o zamanki adıyla HDP’yle görüştüğünü, masadaki 7. Parti olduğunu diline dolamıştı.
Şimdi DEM Parti büyükşehirlerde aday çıkardı. Bu aday çıkarma sonucunda kuşkusuz CHP’nin oyları olumsuz etkilenecek.
Selahattin Demirtaş, yazdığı mektupta “AKP ile de görüşülmeli” dedi.
Zaten bir süredir AKP ve DEM Parti yetkililerinin kapalı kapılar ardında görüştükleri konuşuluyor. Kaldı ki anayasa değişikliği, seçimler kadar önemli AKP için ve burada DEM’in desteğine ihtiyaç duyuyor.
Elbette DEM Parti, TBMM’de temsil edilen, YSK’nın izniyle seçimlere girmiş, Türkiye’nin üçüncü büyük partisi.
Ve yine elbette her partiyle, istediği gibi görüşebilir, aday çıkarabilir, destek verebilir.
Ama buradaki tartışma o değil, buradaki tartışma CHP ile görüşünce terörist, görüşmeyince makbul parti olmaları.
Tıpkı terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi seçim döneminde hem de devletin kanalında AKP’ye destek açıklaması yaptığında bunun ‘ifade özgürlüğü’ olarak tescil edilmesi gibi.
Ya da Erdoğan faize savaş açıp, NAS ilan ettikten sonra, yine kendi iktidarında faizleri hiç olmadığı kadar yükseğe çıkardığında olduğu gibi.
Sanki Nurettin Nebati CHP iktidarının bakanıydı da, sonra AKP iktidarının bakanı Mehmet Şimşek gelip her şeyi düzeltmiş gibi muamele görüyor.
22 yıllık iktidarda her söylediğinin tersini yapıp, bunu da bir algıyla Nasreddin Hoca’nın eşeği misali başarı hanesine yazdıran AKP’nin sırrı ne, çözebilene aşk olsun…
O sırrın bir tarafında propaganda gücü, diğer tarafında ona ne olursa olsun inanan bir seçmen kitlesi var.
Ve karşısında doğru yaptığında da eleştirilen, kendi seçmeni tarafından sürekli dövülen bir CHP…
Elbette demokrasi gereği, seçtiğiniz partiden hesap sorarsınız, yaptığının, yapmadığının muhasebesini istersiniz.
Ama asıl soru şu: Demokrasi var mı?
Bunu düşünelim.
MUSTAFA ÖZBEY
YORUMLAR