1942 yılının 17 Ocak günü, tabelacı Marsellus’un bir oğlu gelir dünyaya.
Çocuğa “Cassius” adı koyulur. Marsellus kılı kırk yararak kazanmaktadır geçim parasını. Eşi Odessa çalışmamaktadır. Çok geçmeden, Schwinn bisikletleri Cassius’un da hayal dünyasındaki tahtına oturur.
Tabelacı Marsellus, 12 yaşına giren oğluna aldığı armağan ile evlerinin bulunduğu sokağa girdiğinde, o sırada sokakta oynayan çocuklar da ardına takılır. Çünkü, Cassius’un armağanı bir Schwinn bisiklettir...
Kentuck’de, yoksulların yaşadığı semtte bir Schwinn bisikletinin ömrü çok olmaz. Cassius’u karakolda gözyaşları içinde görürüz!… Bisikletinin çalındığını anlattığı polis memuru Joe Martin’e şunları söyler, hıçkırıklara boğularak: “Eğer o hırsızı yakalarsam kimse elimden alamayacak… Onu sabaha kadar kırbaçlayacağım…”
Joe Martin, çocuğun hayatını değiştirecek bir teklif sunar: “Bak evlat, benim bir boks salonum var. Oraya git ve boks öğren. Hırsızı yakalayınca da kırbaçlamak yerine bir güzel pataklarsın.”
1960 yılında, Roma Olimpiyatları’na katılacak ABD boks takımı seçmelerinde görürüz 18 yaşındaki Cassius’u. Olimpiyat takımına seçilse de buna sevinmez. Çünkü, Cassius uçaktan çok ama çok korkmaktadır. Hayatının bu en önemli spor organizasyonuna katılmak istese de uçak korkusu onu nakavt eder ve takımdan çekilir...
Ne var ki, onun dünyanın en iyi boksörü olacğına inanan antrenörleri sabah akşam dil dökerler kapısında. Sonunda Cassius, uçağa binmeye ikna edilir ama bir şartı vardır!…
ABD boks takımını Roma’ya götüren uçakta tüm sporcular koltuklarını arkaya yatırmış, kimi kitap okurken, kimini de uyurken görürüz. İçlerinde biri var ki, uçağa bindiği ilk an gibi dimdik oturmakta ve kaskatı kesilmiş bir şekilde ileriye bakmaktadır.
Şartı gerçekleşen Cassius’tur elbette bu yolcunun adı. Genç boksörün sırtında uçağa binmek için ortaya sürdüğü şart, yani paraşüt takılıdır!…
Roma’dan altın madalyayla dönen Cassius, 1964 yılında hayatının en önemli maçlarından birine daha çıkar. Rakibi, Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu Sony Liston’dur.
Bu maçı da kazanan Cassius Clay, 1975 yılında Müslüman olmaya karar verir ve adını değiştirir “Muhammed Ali Clay”
Ne gariptir ki, uçaktan çok korkan, sırtına paraşüt takmadan uçağa binmeyen Muhammed Ali Clay, ringdeki halini uçan iki hayvana benzeterek şu açıklamayı yapar: “Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım…
HAYATIN İÇİNDEN HİKAYELER
YORUMLAR