Mustafa ÖZBEY

Mustafa ÖZBEY

[email protected]

KEMAL'İN SAVUNMASI

22 Kasım 2024 - 19:13

CHP'nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şikayetiyle açılan hakaret davasında 11 yıl 8 ay hapis ve siyasi yasak istemiyle hakim karşısına çıktı. 
Hıncahınç dolu salonda öyle bir savunma yaptı ki,
Haksızlıklar karşısında Sokrates’in meşhur
savunmasını hatırlamadan edemedim.
Ne diyor Kemal Kılıçdaroğlu:
“Ben Kemal Kılıçdaroğlu !
75 yaşındayım.
Hayatım boyunca alnımın teriyle kazandım,
Çocuklarımı helal lokma ile büyüttüm,
 
Maaşımdan biriktirdiklerimle satın aldığım ve hali hazırda içinde
yaşadığım evimin dışında,
kooperatife girerek edindiğim Ankara’nın Büğdüz köyündeki evimden
başka bir mal varlığım yoktur.
 
Çok büyük bütçeler yönettim,
Her zaman ve her adımımda fakir-fukaranın parasını ve çıkarını
gözettim.
Milletimi ve devletimi her zaman sevdim, onlara sadakatten hiç
ayrılmadım.
 
Bütün yaşamım boyunca parayla hiç işim olmadı, dönüp yüzüne bile
bakmadım.
Terör örgütü PKK tarafından kurşunlandım, kucağımda şehit verdim.
 
Defalarca suikastlara, linçlere ve saldırılara uğradım.
Canımla sınandım geri adım atmadım.
Ailemle ve çocuklarımla tehdit edildim oralı bile olmadım.
 
Para ve zengin bir hayat vaat ettiler, satılmadım-satın alınamadım.
Hiç bir zaman teslim alınmadım Sayın Yargıç.
 
Bunu Aziz Milletimiz bilsin,
Devletimi ve milletimi sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedim ve
vazgeçmeyeceğim.
 
Ben Kemal Kılıçdaroğlu,
 
Hatalarım, Pişmanlıklarım ve Üzüntülerim yok mu?
Tabii ki Var.
 
Sayın Yargıç,
 
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, vasiyet olarak "Kılıçdaroğlu’nu
aileme emanet ediyorum"
diyen milliyetçi ve vatansever diye bildiklerimiz işbirlikçi çıktı, onlara
inandığım hata ettim,
Evet hatalıyım.
 
Bu kadar kötü olabileceklerini tahmin edemedim..
 
Pişmanım,
Kurulan müesses nizamı ve ülkenin içine girdiği bu tehlikeyi daha iyi
anlatamadım,
Milletimizi ikna edemedim,
 
Sahte videolar ile sahtekarlık yapanlarla daha çok mücadele
edemedim.
 
Üzgünüm Sayın Yargıç,
 
Çocukları sorduğunda hep unutkan, sofraya oturulduğunda hep karnı
tok olan anneler için üzgünüm.
 
Beslenme, eğitim ve sağlık problemi yaşayan,
 
Katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan, sevilmeyi ve gülmeyi unutan ve
yatağa aç giren her bir
evladımız için üzgünüm, kahroluyorum, yüreğime ağır geliyor.
 
Torunlarına mahçup olan, faturasını ödeyemeyen emeklilerimiz için
üzgünüm.
 
Evet, üzgünüm Sayın Yargıç,
Daha bir kaç gün önce yokluktan ve yoksulluktan dolayı yanarak can
veren 5 evladımız için
üzgünüm.
 
Gece mesailerinde çalışan, orada çıkan meyveyi yemeden çocuğuna
götüren,
Gece mesaiye kaldığı için evine geç giden, kendi gittiğinde çocuğu
uyumuş olan ve sabah erken işe giderken yine çocuğunun yüzünü
göremeyen emekçi anne babalarımız için üzgünüm.
 
Yurtdışına kimisi kaçak yollarla, kimisi uzun uğraşlarla giden 300 bin
genç için üzgünüm.
 
Onlar bizim geleceğimiz Sayın Yargıç!
 
***********
Birçok tarihçi savunma tarihinin Sokrates ile başladığını söyler.
MÖ 453…
Bir darbeyle iktidar ele geçirilir.
Demokratlardan üçü Sokrates’i suçlar.
Dinsiz olduğunu söylerler. Gençlerin ahlakını bozduğunu… yeni
tanrılar yarattığını…
İstenilen ceza ölümdür.
 
Savunmasının sonunda mahkum olacağını bilen Sokrates ne demişti hatırlayalım:
“Atinalılar, çocuklarım büyüdükleri zaman, erdemden çok zenginliğe, ya da başka şeylere düşkünlük gösterecek olurlarsa, ben sizinle nasıl uğraşmış isem siz de onlarla uğraşınız. Onları uyarınız. Kendilerine, kendilerinde olmayan bir değeri verir, önem vermeleri gereken şeye önem vermez, bir hiç oldukları halde kendilerini bir şey sanırlarsa, ben sizi nasıl azarlamışsam, sizde onları öyle azarlayınız. Bunu yaparsanız, bana da oğullarıma da iyilik yapmış olursunuz. Artık ayrılık zamanı geldi. yolumuza gidelim. Ben ölmeye, siz yaşamaya… Hangisi daha iyi ? Bunu Tanrıdan başka kimse bilemez.”

YORUMLAR

  • 0 Yorum