İktidar, yerel seçimlerde beklediği başarıyı elde edemedi ve yerel yönetimleri CHP’ye bıraktı.
Bunun üzerine bir değişim süreci başlattı. Süreç yavaş ilerlese de 23 Şubat’ta yapılacak büyük kongrede epey ses getirecek değişiklikler olacağı belirtiliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti olarak kongrelerimizi her zaman yenilenme ve tazelenme için fırsat olarak gördük. Her kongremiz AK Parti ve Türkiye için önemli dönüm noktaları olmuştur” diyor.
Partinin mutfağı olan MKYK’da ve bakanlar kurulunda büyük değişiklik bekleniyor. Erdoğan, sahaya nasıl bir takım süreceğiz, üzerinde çalışıyoruz diye açıklama yapıyor.
Tüm kabine değişse ne olur?
Sistem, bakanların, milletvekillerin etkin olduğu bir sistem değil.
Sonuçta tek bir kişiden çıkacak kararlara göre hareket edilen, başka kimsenin inisiyatif alamadığı bir sistem.
Evet, doğrusu bu!
Ancak halk nezdinde, daha doğrusu AKP seçmeni nezdinde durum tam da böyle değil.
Çünkü AKP seçmenine göre ‘Erdoğan iyi, etrafı kötü…’
Yani ortada bir hata varsa, bunu olsa olsa ekibi yapıyor.
Ekibini değiştirince de sorun otomatik olarak ortadan kalkmış olacak.
Şaşırıyor olabilirsiniz, evet ama bunu ben değil, araştırmalar söylüyor.
Yani, MKYK’da ve bakanlar kurulunda yapılacak değişikliklerin kendi seçmeni nezdinde bir anlamı var.
***
Üzerine herkesi konuşamaz hale getirerek zaten kafa bulandıran yorumları da ortadan kaldırmayı planlıyor iktidar.
Kimse ağzını açamasın, kimse eleştirmesin, kimse ‘işler kötüye gidiyor’ demesin diye Silivri’ye tıkıyor.
Bir günde en çok hangi kelimeleri kullandığımıza baktım.
Soruşturma, kovuşturma, tutuklama, gözaltına alma, basın özgürlüğü, ekonomik kriz, kayyım…
Bu kelime bulutuyla mutlu olmak mümkün müdür?
Değildir ama bizim mutluluğumuzu düşünen kim zaten?
Varsa yoksa kurulan düzen devam etsin…
Varsa yoksa ajanda işlesin.
Gerisi lafügüzaf.
TÜSİAD YİK Başkanı’na bile sadece memleketin sorunlarını dile getirdiği için soruşturma açılan günümüzde artık tuz kokmuştur.
Ameliyat masasında stent çeteleri kurulan bir ülkede çürüme çoktan başlamıştır.
Emekçiler, “Sıkacak dişimiz kalmadı” diye feryat ediyor sokakta.
Krizin faturası ağır, sadece bir kesimi değil herkesi etkiliyor.
Bu sıkışmışlığı, korkutarak aşmaya çalışıyorlar.
Napolyon Bonapart “İnsanları harekete geçirmek için manivela vardır, menfaat ve korku” der.
Bir yandan da Friedrich Schiller’in sözünü hatırlatmak gerekir: “Hiçbir şeyden korkmayan kimse, herkesin korktuğu adam kadar kudretlidir…”
Peki siz, korkuyor musunuz?
MUSTAFA ÖZBEY
YORUMLAR