Kendimizi tüm kötülüklerden arınmış bir şekilde karikatürize etmek kötü bir şey olsa gerek? Elbette sizin tam olarak yaptığınız bu değil, başkaları bunu yapıyor! Şimdi konuyu o başkaları üzerinden anlatalım, ne de olsa biz kötü insanlar değiliz!
Bertrand Russell, yaptığımız kötü ve etik olmayan davranışlarımızı bir etik giysisi altında gizlediğimizi söylemiştir. Genel olarak birçok şey görüyoruz, yaşıyoruz. Ancak bunları o kadar dar kalıplar içinde inceliyoruz ki, sonuç olarak iyi veya kötü diye dar bir sınırlandırmanın içine koyuyoruz tüm varlığı. Pragmatist olarak yaklaştığımız olguların sonuçları hoş ise, o iyidir; çirkin ise kötüdür. Pragmatist olarak bir olguya veya bir eyleme yaklaşmak kötü olarak görülebilinir ancak insanın bir yanının da bu olduğunu unutmamak gerekir.
Kimi zaman bir başka insan üzerinde, doğa üzerinde veya bir toplum üzerinde iktidar kurma çabası Russell’a göre insan doğasının bir parçasıdır. (Russell,1960) Bu iktidar kurma ve içsel bir güç elde etme eylemi Russell’a göre bir deliliktir ancak salt olarak kötü değildir. İktidar ve güç algılarının yönettiği ve dünyayı çarpık bir şekilde gören “delilik” noktasındaki insanlardan bahsettiğimizde aklınıza bir kral veya devlet başkanı gelecektir. Ancak deliliğin edebiyatta ve felsefedeki başarısı günümüz şaşkınlıkları arasındadır (Russell,1960).
Daima kötü bir eylemden bahsedilirken aklımıza gelen kalıplaşmış kötü insan figürleri bir o kadar iyi olarak nitelendirdiğimiz yerde yatıyor aslında. Kendimizden uzak bir yere çizdiğimiz kötülük anlayışı için kalemi kendi yüreğimizden çıkıyoruz aslında.
İnsanlar; A devletinin B kentinde 1950’de gerçekleştirmiş olduğu zulümler söz konusu olduğunda o zamanlar yaşasaydık bu vahşetlere göz yummayı reddedip karşı çıkacaklarını söylerler. Kötülüğe karşı savaşacakları konusunda kendilerinden şüphe bile duymuyorlar.
Ancak bugün birçok kentte olan vahşetlerden haberdar olup işlerine gidip televizyonlarda yaratılmış olan sanal bir gerçeklik ile vakit geçirebiliyorlar. Bizler gerçek bir kötülüğün geçmişte olabileceğine veya öyle bir kötülük şu anda varsa bizden çok uzak bir yerde olacağına inanıyoruz.
Bu konu şuna benziyor; toplumda tecavüzcü bir erkek akıl hastası, sorunları olan biri olarak gösteriliyor. Sorunları olmasa veya normal bir insan olsa böyle bir şeye kalkışmayacağı söyleniyor. Ama yaşanan tecavüz ve cinsel istismar suçları bankada yönetici, kimi zaman bir memur, bir öğretmen tarafından da işleniyor. Yani yaşamda güçlü ve iyi bir konumda görülen normal insanlar tarafından çoğu zaman bu suçlar işleniyor. Bu normal insanlardan kötülük beklemeyen ve kendisinden kötülük beklemeyen insanlar zulmün aslında temelindedir. Hatta en büyük zulümlerin gerçekleşmesi için birçok iyi insana gerek vardır.
Aslında günümüzde zulüm, yalnızca “normal” olarak adlandırdığımız şeylerin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor, sıradan insanların günlük hayatlarında en pragmatik olanı yapmayı seçmelerinin bir sonucu olarak. Kötülük çoğu zaman içimizde bizi yönlendiren aynı ve kendini tekrar eden sözcüklerle ortaya çıkıyor. Kötülük günlük yaşamda klişeleşmiş ve kendi öznel düşüncelerimize yer vermeyen cümleler ile ortaya çıkıyor. Kendi öznel cümlelerimiz ile açıklayamadığımız her bir eylem bizi tek düzeliğe götürmektedir. Bizim için yararlı olanları alıyoruz bizi kendimiz hakkında düşündürecek her şeyden uzaklaşıyoruz ve kendimizi normalin üzerinde iyi bir insan olarak tanımlıyoruz.
Bizi iyi olarak tanımlayan düşüncelerimiz gerçek bir pratik karşında ne yapacak ona bakmalıyız. Çünkü durağan iken herkes doğru herkes yanlışsız, duran bir şeyin hata yapma olasılığı oldukça düşüktür. Ancak pratik içinde kendimizi ve hatalarımızı, “kötülüğümüzü” görebiliriz. Kötülüğü sadece çürümüş ruhlara sahip insanlardan gelen bir şey gibi karikatürize ediyoruz; bu yüzden kötülük hakkında düşündüğümüzde kendimizi tamamen dışında tuttuğumuz bir kavram çiziyoruz kafamızda.
Kötülüğün kaynağı biziz. İyilik kendimizde kötülük kendimizde. Biz her ne kadar bir kavramı kendimizden uzaklaştırırsak bir o kadar kendimizle olan bağımızı koparmış oluruz. İnsan hep iyi bir varlık değildir, insan hep gülen bir varlıkta değildir, ağlamak kadar normaldir kötü olmamız. Ancak bu kötülük kavramını kendimizden o kadar da çok uzaklaştırmamız gerekiyor. Kendimize ait sözcükler ve cümleler bulmamız gerekiyor. Hayatı düz bir çizgide tutmak tükenmektir ve tükenmek o yok saydığımız kötülüğün ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
aylakkarga
YORUMLAR