Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Hatay’da düzenlediği ve ilçe belediye başkanı adaylarını tanıttığı toplantıda konuştu. Geçen yıl deprem bölgesindeki 390 bin hak sahibi vatandaşa anahtarlarını teslim edeceklerini söylemiş, 40 binini ancak vermişlerdi.
Bunu konuşamadık bile.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü Erdoğan öyle bir laf etti ki, ağzımız açık izledik.
Önce, “Yaptığı yardımı insanın başına kakan vicdansızlardan değiliz” dedi, sonra adeta tehdit etti…
" Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı.”
Bunu söylediğime inanamayıp bir kez daha dinledim. Evet, böyle demişti.
Neye şaşırdıysam…
“Çiftçinin hali ne olacak, anamız ağladı” diyen çiftçiye “Ananı da al git” diyen kendisi değil miydi?
Acılarımız umursanmıyor.
Devleti yönetenler vicdanını yitirdi.
Yurttaşın bir kısmını da kendisini benzetti.
Yani kafamıza mandalina atarak seçim kampanyası yapanlara karşı, beni burada bu aşağılanmaya mecbur bırakanlar kimler diye soran yok örneğin.
Geçmişe bakalım.
Hatırlarsınız, bugünlerde çok da paylaşıldı.
ANAP, 1989’daki yerel seçimlerde “Eli kolu bağlı bir belediye başkanı ister miydiniz?” diye propaganda yapmıştı. Bu tehdidini büyük bir yenilgiyle ödemişti.
Üç büyük şehir İstanbul, Ankara ve İzmir’i SHP kazanmış, DYP ikinci parti olmuştu.
Yenilmez sanılan ANAP üçüncü oldu.
İki yıl sonra genel seçim yapıldı, orada da iktidarı kaybetti.
Oluşturduğun toplumun daima yanında olacağına güvenmemek lazım.
Acıların dayanılmaz olduğu noktada herkes feryat eder.
O feryat da sandıkta gösterir kendini.
Halkı tehdit etmeyin. İşinizi yapın. Herkes işini yapsın…
MUSTAFA ÖZBEY
YORUMLAR