Kulüplerin transfer hazırlıkları yavaş yavaş sürüyor. Yeni sezondaki takımların kadroları şekillenmeye başlamış olsada her zamanki gibi yine cok yavaş gidiyor.
Günlük gazeteler ve özellikle futbol ile ilgili haberler, ayrıca sosyal medyadaki çeşitli manşetlere bakiyorum ve neyazıkki hiç bir zaman değişmeyen aynı manzarayla karşı karşıya kalıyorum. Kulüplerin güya görüştüğü, hatta anlaşma sağladığı bir çok futbolcu isimlerinin adeta havada uçuştuğuna herkes gibi bende şahit oluyorum.
Şunu bitirdik, bununla anlastık, haftaya imzaya geliyor, bu iş bitti tarzında alışagelmiş bu tür haberlere sanıyorum bir çok futbol sever imzaya çok yakın denmesine rağmen pek inanarak bakmadıklarını düşünüyorum. Demek istediğim şu, aynı tas aynı hamam.
Transfer haberlerinin parıltısına bakıldığı zaman insan bayağı bir heyecanlanıyor ama sonra bir bakıyorsunuzki ortada hiç bir şey yok. Yani görüntü her zamanki gibi hızlı ama işin aslı öyle değil işte. Umarım transfer konusundaki her şeyi son an a bırakma hastalığından artık vazgeçip transferleri zamanında bitirip mutlaka tam kadroyla kamplara gidilmesi kesinlikle bir zorunluluktur aslında.. Evet, bu şekilde gidilsinki yeni oyuncular bir an önce kaynaşsin ve en önemlisi, takım ruhu oluşturulabilsin. Özellikle gecen sezon bunun sancısını üç büyük kulüp ciddi anlamda yaşadı...
Transferde en çok mesafe kat etmesi gereken kulüp kesinlikle Fenerbahçe. Geçen sene yaşanan fiyaskodan sonra önümüzdeki sezon için beklenti ve haliyle takım üzerindeki baskıda cok yüksek. Hele ki Başkan Ali Koç ve Ersun Yanalın omuzlarındaki yük oldukça ağır, bence transfer dönemini iyi kullansalar bile, yeni oluşacak kadronun neler yapabileceği hususunda açıkça çok tedirginim ve Ersun Yanalın omuzlarının bu yükü kaldırabileceğine şu anki görüntüye bakarak, pek güvenmiyorum.
Galatasarayın işi çok daha kolay. Kadrosunda bir çok yabancı futbolcuyu barındıran ve duble Şampiyon olmuş oturmuş bir yapıya sahip Kulübün aslında sadece nokta transferler yapmasının yeterli olacağını düşünüyorum. Tek çözülmesi gereken „Sorun“ Diagne.
Soruna bakarmısınız, nekadar lüks bir sorun, rekor kırarak gol kralı olmuş bir ismin gönderilmesi gündemden düşmüyor. Bu konuda sanki dejavu yaşanıyor, geçen sene aynı bu zamanlarda gol kralı olmuş Gomis gönderilerek tarihi bir hataya imza atılmıştı. Galatasaray kulübü Şampiyonlar Ligine golcüsü olmadan gidip, belkide çok başarılı olabileceği en kolay guruptan elenmişti, ve çok yazik olmuştu.
Düşünüyorumda pek anlam veremiyorum nedeni ise, böylesine büyük Kulüpler, Yönetimler, Teknik kadrolar nasıl oluyorda aynı hataları tekrar edip bu hatalardan ders alamıyorlar.
Beşiktaşa bakınca, evet bakıyorum ama şu an için pek olumlu birşey göremiyorum. Hala konuşulan isimler aynı, mesela Quaresma ve Medel, evet çok şey yaptılar Kulüp için ama aynı Şenol Güneş’de olduğu gibi artık onlarında zamanlariı doldu ve teşekkür edilerek gönderilmeleri gerekir. Ayrıca artık yaş ve doymuşluk kriterlerine bakılarak önümüzdeki sezon zaten olmamalılar. Bayern Münih Robbeni gönderebiliyorsa Beşiktaşta bunu yapabilmeli. Burak Yılmaz kesinlikle kadroda tutulmalı yanınada mutlaka bir alternatif isim bulunmalıdır. Kaleci, stoper, yedek kulübesi... say say bitmez sorunlu bölgeler. Transferde çok yol almalı Beşiktaş ve biran evvel hızlansalar iyi ederler, ama herşeyden önce Beşiktaşta olmadığını gördüğüm hatta hisettiğim çok önemli bir eksik var, Abdullah Avcının imzasından beri sürüyor bu eksik,
o da heyecan !
Heyecansız bir Beşiktaş düşünemiyorum, problemli bir sezon demek olur bana sorarsanız.
Tolga Güneş
YORUMLAR