Son birkaç sezonda, Trabzonspor Süperlig'de gerçekten çok dikkat çeken bir takım olmuştu, küçük hatalar sonunda iki sezon arka arkaya şampiyonluğu kaçırmıştı. Yazılarımda sık sık, fırtınanın mutlaka esip, kasırgaya dönüşeceğine olan inancımı dile getirmiştim.
Çünkü kulübün harika başkanı ve yönetimi her bakımdan bir inanmışlığı ortaya koyuyorlardı ve futbol sevdalısı bir şehir ve taraftarlar her bakımdan büyük bir başarıya hazırdılar. Yapılan yerinde transferler ve doğru hoca tercihinden sonra, eksik kalan tek şey uzun yıllar sonra gelecek olan Şampiyonluktu.
Sonrasında hem ligde hemde kupada kazanılan zaferler beklenen kasırgayı yaratmıştı. Şampiyonluk düzgün yapılan işler sonunda elde edilmişti ve Trabzon şehrine çok yakışmıştı.
Ben bir Trabzonspor'lu değilim, daha öncede sıkça yazdığım gibi, bir yarısı Beşiktaş^lı diğer yarısı Karagümrük'lü eski bir futbolcuyum. Her zaman sporda fanatizme karşı olan, başarılı takımlara saygı duyan ve yürekten alkışlamasını bilen bir eski futbolcuyum.
Geçen sezon başlarken, Trabzonspor kesin şampiyonluk adayımdır ve fırtına önce kasırga sonrada tsunami olacak diyerek, bu kulübün yaptığı doğrulara olan inancımı belirtmiştim ve ligin bitimine üç ay kalada Trabzonspor'un şampiyonluğunu kutlayan ilk kişi olmuştum.
Futbolda dün yoktur sadece bugün vardır diyerek, bu sezon Trabzonspor'u bekleyen ve mutlaka dikkat edilmesi gereken tehlikelere dikkat çekmiştim. Ne yazıkki o düşüncelerim gerçekleşti ve olanlar oldu. Başkan ve yönetim istifa etti, sonrasında değerli Abdullah hoca'da takımdan ayrıldı. Detaylara ve yapılan zincirleme yanlışlara değinmek istemiyorum. Ancak bir hususu söylemeden geçemeyeceğim, gelişmiş ülkelerdeki takımlar öncelikle kurdukları takımın yapı taşlarına sahip çıkarlar ve onlara göre takviyelerle takımdaki iskeleti bozmadan istikrarı korurlar ve böylelikle başarı sürelerini uzatırlar. Doğru olanda budur zaten.
Trabzonspor'un bu duruma gelmesindeki en önemli etken, iki sezonda kaybettiği yada para kazanmak için elden çıkardığı üç muhteşem futbolcunun gitmesi olmuştur. Sörloth, Ekuban ve Nwakaeme.
Hiç unutamadığım bir anımı yazarak, Trabzonspor'a ayırdığım bu günkü yazımı tamamlamak istiyorum. Küçük bir çocukken, çevremizde ve evimizde herzaman futbol konuşulurdu, Almanya'da yaşadığım yıllarda büyüklerimden ve eski profesyonel futbolcu olan Babam'dan Türk futbolunu ve üç büyüklerin nedemek olduğunu öğrenmiştim. Birde başka önemli birşeyi daha öğrenmiştim. Futbol sevdalısı bir şehrin içinden yetişmiş genç futbolcuların ve Hocaların büyük bir inanç ve takım ruhu ile Türk futbolunda devrim yaparak, üç büyüklerin saltanatına son vermesini ve defalarca Şampiyonluk kazanan ilk Anadolu takımının Trabzonspor olduğunu öğrenmiştim.
Yıllar çabuk geçti ve ben artık biraz daha büyümüştüm ve köklü bir kulübün genç takımında futbol oynuyordum, günlerden bir gün yine bir futbol sohbetinde, babam futbolda yakalanan takım ruhunun önemini anlatmış ve demiştiki, eğer o ruh kaybedilirse hangi takım olursa olsun ve hangi transferleri yaparsa yapsın, Şampiyonluklar o takımlar için uzun yıllar hayalden öteye gidemez, Trabzonspor o ruhu kaybetmiştir ve en az onbeş yıl Şampiyonluk göremez dediğinde, dinleyenlerin kahkaha ile güldüğünü görmüştüm. Sonra yıllarca o takım ruhunun tam anlamını merak etmiştim. Bende futbolculuk hayatımda şampiyonluklar yaşadım ve profesyonellik dönemimde, tam olarak yürekten hissederek takım ruhunun ne demek olduğunu anladım.
Evet dediğim gibi ben Trabzonspor'lu değilim ama aynı babam gib, Türk futbolunda devrim yapmış bu harika kulübe saygı duyuyorum. Trabzonspor Türk futbolunun olmazsa olmazıdır. Son şampiyonluktan sonra beklentim çok farklıydı ama olmadı ve gercekten çok üzgünüm, duygularımı bir kenara bıraktığım zaman mantığım bana iyi şeyler söylemiyor. Yıllar önce babamdan duyduğum takım ruhu sözü aklıma gelince, Trabzonspor'un bundan sonra işinin hiç kolay olmadığını ve yeniden takım ruhuna kavuşabilmesinin çok uzun yıllar alacağını üzülerek düşünüyorum. Futboldaki en zor bölüm yeniden yapılanma sürecidir, çok sancılıdır ve büyük sabır ister. Zaman bize herşeyi gösterecektir. Ben en kısa zamanda, yine yeniden bol FIRTINA'lı günlerin Türk futbolunda esmesini diliyorum.
Tolga Güneş
YORUMLAR