Hep Aynı Terane

Birçok profesyonel futbolcunun olduğu bir ailede yetiştim. Çok küçük yaşlarda Berlin’de alt yapıda futbol öğrenmeye başladım. Seneler hızla geçti ve ben artık eski bir profesyonel futbolcu emeklisiyim. Günümüzde herşey hızla değişiyor, ama değişmeyen ve beni yıllardır üzen bir şey var o da maalesef ülke futbolumuz. Yanılmak istiyorum, görüşlerimin tam tersi çıksın istiyorum, dost sohbetlerinde birinin çıkıp sen bu işten çok anlamıyorsun demesini istiyorum ve her gün spor gazetelerine ve orada yayınlanan yazılara bakıyorum, tv. lerdeki yorumları dinliyorum,  sonra da Futbolda gerçeklerden ne kadar uzak kaldığımızı daha iyi anlıyorum. Ünlü bir köşe yazarı dünkü yazısında noktayı çok iyi koymuş. Sayın Burhan Ayeri yazısını bitirirken, Galatasaray UEFA kupasını kaldırdığında kadrosunda sadece dört yabancı futbolcu vardı diye hatırlatmış... 



Şimdi buradan başlayalım..Alt yapı sorununa,ciddi borçlanmalara ve her sene kulüplerin kupalardan elenmelerinin nedenlerine.. 



Fatih Terim geçen gün şöyle demiş.

“Bekle bizi Avrupa, seneye daha güçlü geliyoruz.” Peki bu seneye ne oldu. 11 yabancı ile maça çıkmak, kadroda 14 yabancı bulundurmak sonra da birşey olmamış gibi hep aynı klasik söylemde bulunmak. “Artık önümüze bakıyoruz”. Bence büyük yanlış buradadır.. Geriye bakıp iyi ders çıkartamazsanız hiçbir zaman önünüzü göremezsiniz diye cevap vermek istiyorum. 



Ben Fatih Terimden, UEFA kupası kazanmış ve “İmparator” lakabına layık görülmüş biri olarak, “Şapkamızı önümüze koyup artık ciddi ciddi düşünmemiz gerekir, bu kadar yabancıyla bu kadar parayla biz bu işi beceremiyoruz, acilen bir şeylerin değişmesi gerekir” demesini beklerdim. Ama o, “avrupa bizi beklesin” diyerek tam tersini yapıyor ve bence ateşe benzin döküyor. Neden taraftarları ve futbol kamuoyunu sürekli bu şekilde yanlış yönlendiriyorlar ?!

Bilen varmı ?? 



Harcanan büyük paralar ve sürekli artan borçlar, sonuç herzaman olduğu gibi sadece hüsran. 

Almanya Bundesliga kulüpleri bu sene 4,42 milyar € ile hasılat rekorunu ilan edip, tarihlerindeki en büyük gelirleri elde ettiklerini açıklarken, Almanyanın en tanınmış Futbol dergisi olan KICKER, Türkiye ligine “Mantıksızlığın Ligi” başlığı ile 2 sayfa yer verdi. Süperlig kulüplerimizin 1.783.000.000€ ile borç batağında olduğunu başarısız ekonomi diye adlandırarak belirtti. Bu tabelada ilk üç sırayı 3 büyüklerimiz belirliyor, başı çeken 529 milyon € borç ile Fenerbahçe, 447 milyonla Galatasaray ve 413 milyonla Beşiktaş... 



Aklıma hemen TFF’yi yönetemeyen Yıldırım Demirören ve yaptığı 

“TFF tarihinin finansal anlamda en güçlü dönemini yaşıyor” açıklaması geliyor. 

Daha bugün tvlerde Demirören’in Beşiktaş’tan sonra Futbol Federasyonu’nda da önemli maddi zararlara yol açtığı ve bu rakamın 80 milyon $ olduğu konuşuldu. 

Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim, sporun hiç bir şekilde siyasete bulaşmaması gerektiğini ısrarla savunmuştum. Okuduklarımız ve duyduklarımız maalesef TFF’nin bir şekilde siyasetle iç içe olduğunu gösteriyor.  

Bu tür ilişkiler, Ülke futbolunundaki hedefin ne olduğu konusunda bizlerde ciddi anlamda tedirginlik yaratıyor. Bu soruna kim ne zaman ve nasıl çözüm bulur bilen varsa lütfen söylesin. 

Bir örnek ile devam etmek istiyorum, önceki yazımda sorduğum soruyu tekrar ederek. Bizim gerçekten Milli takımımız varmı diye sormuştum, haftalar ve aylar geçiyor Milli takımdan tek bir laf eden kişiye rastlayamıyorum. Milli takımımız var ise neden hala bu Milli takımın Teknik direktörü yok ?! İşte birde bu sorumun cevabını yetkili birinden duymayı çok isterim. Bu soruma verilecek cevap ne olursa olsun hayatını futbola vermiş biri olarak beni kesinlikle tatmin etmeyecektir. Haftadan haftaya, günü kurtarmak için futbolumuz ile ilgili yapılan tüm yorumlara karşıyım. İddia ediyorum, uzun yıllar geçecek ve hiç bir takımımız Avrupa’da final oynayamayacak, tabi ki yazımın başındada belirttiğim gibi her zaman yanılmayı çok arzu ederek söylüyorum bunları. 



Eskiden olduğu gibi, alt yapıdan gelişen, hedefi ve hayalleri önce üç büyüklerden birine transfer olabilmek, sonrasında Milli formayı sırtına geçirmek için hırs ile uzun bir mücadeleye sokabileceğimiz gençlerin önünü açamazsak, 14 yabancı futbolcu kararını Türk futbolunun üzerinden def edip atamazsak ne Milli takımımız ne de ligde oynayan takımlarımız Avrupa’da hiç bir zaman söz sahibi olamayacaklardır. Güneş balçıkla sıvanmaz. 



Çocukluğumdan beri ezberlediğim sezon başı yazılarını şimdi bir kere daha hatırladım. Yeni sezonda Avrupa kupalarına katılacak takımlarımızın kura çekiminden sonra yöneticilerinin ve basınımızın söyleyeceklerini ve gazetelerine atacakları başlıkları şimdiden görür gibiyim, “Lokum gibi kura” “Tam dişimize göre” “Biz bu turu rahat geçeriz” “Onlardan neyimiz eksik?!” 

İşte bu başlıklardan sonra yıllardır takımlarımızın elendikleri maçların hemen ardından duyacaklarımızı da hatırlatmak istiyorum, aynı Fatih hocanın söylediği gibi, “Bekle bizi Avrupa, seneye daha güçlü geliyoruz.” ! 





Tolga Güneş