KAÇAN TREN !

Bugünkü yazıma, sezon başında yazdıklarımı hatırlatarak başlamak istiyorum. Ne demiştik ?! Bu sezon bir heyecan eksikliği olduğunun kokusunu aldığımı belirtmiştim, üç büyüklerin ciddi kalite kayıplarına uğradıklarını yazmıştım, ve her yeni bir sezon başında, özellikle 

takım ruhunu oluşturmak için gidilen kamplar, takımların renklerine bağladığı yeni transferlerin geç yada hiç katılamadıklarının nekadar büyük bir hata olduğunu ifade etmiştim.



Peki neler oldu ?

Sezonun ilk yarısı Fenerbahçe olsun Galatasaray yada Beşiktaş olsun üç büyükler dediğimiz takımların hepsi takım ruhunun eksikliğinden şikayetçi oldular.

Takım içinde belirgin kopukluklar açık bir şekilde görüldü, bu tabiki takımların gidişatını olumsuz etkiledi.

Büyük camiaların hiç alışık olmadığı ciddi puan kayıpları ve İstikrarsızlıklar ile karşıkarşıya kalındı. Galatasarayda hala Gomisin eksikliği bariz bir şekilde hissediliyor, kolayca kapatılamayacak bir boşluk oluştu, akıl almayan bir ayrılıktı zaten. Demba Ba bu boşluğu nekadar doldurabilir kocaman bir soruişareti, bence dolduramaz ama denemekte fayda var, Eren Derdiyok ile olacak işler değildi bunlar. Hatırlıyorum, sezon başı Fatih Terim “Sen benim golcümsün” demişti Eren Derdiyok’a, “Imparator” yanıldımı yoksa ?!



Fenerbahçe tarihinin en kara günlerini yaşıyor, camia takım ve yönetim şokta, sanırım bu şokun etkisindendir Başkan Ali Koç gibi önemli bir adamın lafından dönüp Ersun Yanalı takımın başına getirmiş oluşu ve Volkan Demireli affedip yeniden kadroya dahil etmiş olması hiç güzel bir görüntü vermedi.

Ersun Yanalın işi aslında çok zor değil,

aynı kötü gidişatın devam edeceğini zannetmiyorum, sonuçta bu tabloda her türlü kurtarıcı olmuş olacak. Koskoca Fenerbahçenin kurtarıcısı olmak bence bukadar kolay olmamalı, hele Ersun Yanal gibi bir isimse...



Beşiktaşta herşey hala alt üst, bir yandan yönetimin hata üstüne hata yapışı öbür yandan Pepenin gidişi ve Tolgayın kadro dışı bırakılması olsun, takımdaki sezon başından beri devam eden kalite kayıbının  ikinci yarı için hiçte iyi işaretler olmadIğı açıkca görülüyor. Yönetimin Şenol Güneş ile devam etme kararı zaten başlı başına bir hata. Bu durumlarda duygusallığa yer olmadığını öğrenmeleri çok pahalıya patlayacak gibi duruyor. 



Bu arada Tolgay’ın zaman zaman formsuzluğunun nedeni kesinlikle Şenol Güneşin yanlışlarından kaynaklandığını, bütün kamuoyu zaten biliyor. Bu çalışkan futbolcuya hiçbir şekilde yüzde yüz güven vermemişr. Böylesi iyi bir oyuncun varken mutlaka değerini bilmelisin. Tolgay gittiği her takımda kesinlikle Beşiktaştaki performansından daha iyisini sergileyecektir, çünkü gittiği kulüp ve yeni hocası onun değerini bilip eksikliğini hissettiği güveni ona verecektir.

Camiadaki büyük tartışmalar ve sert kritiklerle kutuplaşma yaratan yeni transfer Burak Yılmaz’a gelince, ben şöyle düşünüyorum, Burak özellikle son senelerde Türkiyede eksikliği hissedilen yerli bir golcü, her gittiği takımda gol atan iyi bir oyuncu. Beşiktaşın en büyük eksikliğinden biri golcü olsada bence Burak Yılmaz yanlış bir transfer olmuştur.

Olaya bir de şu pencereden bakıyorum ve soruyorum, Süleyman Seba yada onu yetiştirip Başkanlığı devreden efsana “Baba Hakkı” dediğimiz Hakkı Yeten, Burak Yılmazı transfer edermiydi ?!

Bence etmezdi, net !

Şu anki Başkan ve Yönetimi maalesef yukarıda belirttiğim iki büyük başkanın Belşiktaş kulübünde yarattıkları Beşiktaşlılık kavramına yaptıkları ile hiç yakışmıyorlar artık.



Herzamanki gibi sessiz sedasız ciddi çalışmalarnı sürdüren, reklamdan ve tartışmalardan uzak, sadece futbolu ve istikrarı hedeflemiş ve bunu çok iyi bir şekilde sürdüren Başakşehir, güçlü kadrosunu bozmazken buna ilaveten 3 büyüklerin başaramadığı büyük bir transferi gerçekleştirdi ve Robinho’yu renklerine kazandırarak gücüne güç katmış oldu. Bu futbolcunun şampiyonluğa giden güçlü bir kadroda büyük işler yapacağını şimdiden görebiliyoruz, bazı oyuncular için söylenen bir laf vardır “Adam tek başına bir takım” gerçekten keyifle izlenebilecek bir futbolcu.

Futbolda son dakikaya kadar konuşulmaz diye bir tabir kullanılır, ben bu defa biraz duygularımıda katarak diyorumki, üç büyükler için şampiyonluk treni çoktan kaçmıştır. Daha önce belirttiğim gibi, Başakşehir için “O gün bugündür.” Uzun yıllardır bekledikleri ve yılmadan peşinden koştukarı şampiyonluğu, şimdiki puan farkını dahada arttırarak şampiyonluk ipini göğüsleyeceklerdir.



Yana yakıla gol atabilecek direk santrfor arayışlarını sezon başından beri sürdüren üç büyüklere bakıyorum, sonra dönüp Kasımpaşanın muhteşem golcüsü Diagneyi görüyorum, böyle bir transferi gerçekleştiren Kasımpaşanın transfer komitesini saygıyla alkışlıyorum. Bugüne kadar bu tür transferleri uzun yıllar gerçekleştirebilen tek spor adamı rahmetli İlhan Cavcav aklıma geliyor, nur içinde yatsın.

Şimdiden birdahaki sezon için üç büyüklere hayırlı ve başarılı transferleri zamanında yapmalarını diliyorum.





Tolga Güneş