Gönlümün Şampiyonu olan takımda ne yazikki işler iyi gitmiyor, ilk yarı bitmeden son üç dört maçta alınan umulmadık kötü sonuçlardan sonra, ikinci yarıyada kötü bir giriş oldu. Gereken acil önlemler alınmayıp, bu kötü gidiş düzeltilmez ise çok üzücü günler kaçınılmaz olacak. Geçen sezonu başarıyla tamamlayan Karagümrük, bu sezonda Süperlige müthiş bir giriş yapmıştı, futbol ve transfer bilgisi tartışılmayan ve tam bir futbol adamı olan Başkan Sayın Hurma, harika bir açıklama yapıp, heyecan verici hedef koymuştu, Süperlig'de ilk beş takım arasına girmek ve Avrupa kupalarına katılmak.
Yapılan çok yerinde transferler ile, mükemmel maçlardan sonra takım hedeflendiği gibi üst sıralara yerleşmişti. Önemli olan cok uzun bir lig'de istikrarı kaybetmemekti, büyük ihtimalle gol kralının Karagümrük'ten çıkabileceğini öngörmüş ve Başkan'ın koyduğu hedef için oldukça ümitlenmiştim, ne yazıkki evdeki hesap çarşıya uymadı ve takım düşme hattına çok yaklaştı. Daha önceki yazılarımda nasıl bir Karagümrük'lü olduğumu rahmetli Dede'mi misal göstererek dile getirmiştim. Balkan savaşında şehit düşen Kahraman bir baba'ya sahip olan 150 yıllık Karagümrük'lü bir aileye ait birinin torunu, uzun yıllar sonra Samatya'da doğmuş büyümüş bir Baba'nın oğluyum. Yazılarımda sık sık dile getirdiğim, futboldaki bir kavramı tekrar etmek istiyorum ''FUTBOLDA DÜN YOKTUR'' ve ''DUYGULAR DEĞİL MANTIK GEÇERLİDİR'' diye. Ama konu Karagümrük olunca, duygularım ağır basıyor ve bugünkü duruma çok üzülüp endişe duyuyorum. Ben yazılarımı kimseye bağlı olmadan ve özgürce yazıyorum, hiç bir kişiye yada bir kuruma yaranmak gibi alışkanlıklarım yoktur, gördüğüm yanlışları ve eksikleri her ortamda yazmak benim için bir görevdir. Takımın bugünkü durumu kesinlikle hatalar sonucu ortaya çıktı, oyuncuların fiziksel açıdan hiçbir sorunu yok, bu maçlarda açıkca görülüyor, sorunun psikolojik olduğunu düşünüyorum, oldukca başarılı olan İtalyan hoca'nın alelacele gönderilmesi, Bertolacci gibi müthiş bir futbolcunun satılması, Süperlig'in en iyi golcüsünün Fenerbahçeye satılacak olmasının yarattığı negatif havanın takımı genel anlamda olumsuz yönde etkilememesi mümkün değil. Tabi birde yeni Hoca, Volkan Demirel'den bahsetmek istiyorum. Transferinden kısa bir süre önce, yaptığı açıklama sonrasında ortak bir yönümüz olduğunu gördüm. Ben Karagümrük çocuğuyum ve ayrıca Samatya'lıyım demişti, ve Kulübün stad problemiyle çok geç kaldığı ama yinede olumlu gördüğüm bir söylemi olmuştu, halbuki Türk futbolundaki böylesine güçlü bir ismin, yıllarca üvey evlat muamelesi görmüş bir Kulübün tesis ve stad sorununu çok daha önceden ve defalarca güçlü bir şekilde dile getirmesini beklerdim Volkan Hoca'dan. Karagümrük forması altında oynarken, hafta arası, maçlara semtin karanlık arka sokaklarında toprak zeminde ve bir arsada hazırlandığımız günler aklıma geldi ve içim bir kere daha acıdı. Hem şehir takımlarına hemde İstanbul takımlarına yapılan güzellikleri gördükçe, Karagümrük kulübüne yapılan büyük ayıbın ve adaletsizliğin kime yada kimlere ait olduğunu düşünmeden yapamıyorum. Son olarak Volkan Hoca'nın takımın başına getirilmesinide acele ve yanlış bir karar olarak görüyorum. Ben herzaman elmalarla armutları birbirinden ayırmayı iyi bilen biriyim. Volkan Demirel, Türk futbol tarihine geçmiş yeri doldurulamayacak değerde Efsane bir sporcudur. Ama Süperlig'deki en acemi Teknik Direktördür, ve dünya futbolunda ortak bir görüş vardır, Kaleciden Teknik Direktör olmaz diye, bir başka örnek ile devam ediyorum, çok iyi futbolcu olmak, çok iyi Hoca olmak değildir diyede bir başka söylem vardır Futbol dünyasında. Yaşanmış bir örnek ile konuyu tamamlamak istiyorum. Futbol dünyamda ve hayallerimde ölümsüz üç büyük futbolcu yer almıştı. Alman Lothar Matthäus, Gheorghe Hagi ve Maradona. Bu üç efsane isimde Hoca olarak ne yazıkki hiçbir başarıya imza atamadılar. Umarım Volkan Hoca zoru başarır, ve gönlümün şampiyonu Karagümrük ait olduğu ve çok yakıştığı Süperlig'de kalıcı olur. Tolga Güneş
YORUMLAR