Haftanın ve belkide sezonun en önemli maçı olabilecek bir karşılaşmayı herkes gibi bende nefesimi tutmuş bir şekilde bekliyorum. Sezon başlarken, Şampiyonluk adaylarım olarak, Fenerbahçe ve Trabzonspor'u söylemiştim. Bu tür maçlar için hiçbirzaman tahminde bulunmak istemem ve sadece Karakolda bitecek bir Futbol kapışması olarak görürüm. Bu tür maçlar, kendi içinde birçok bilinmeyeni saklar ve bazı özel Futbolcuların günlük performansı, bazen olumlu bazende olumsuz katkı sağlar maç sonucuna.
Trabzonspor şu anda Abdullah Avcı ile müthiş bir çıkış yakaladı ve her takımda olması gereken ekip ruhunu üst seviyeye taşıdı, bu maçı kaybetseler bile, sezon başında 17. sıraya düştüklerindeki söylediğim inancımı şimdi yine tekrar ediyorum, ligin son haftasına kadar Fırtına esmeye devam edecektir ve Şampiyonluk adayı olarak görmeye devam ediyorum. Harika işler yapan oyunculara sahip olan Trabzonspor, Nwakame, Ekuban gibi, takıma büyük katkı sağlayan futbolcuların yanında, görünmez kahraman Flavio, orta saha dinamosu Berat ve yaratıcı özellikleri üst seviyede olan Bakasetas gibi oyunculara sahipse, tabiki böyle bir takımın tek bir hedefi olur, onun adıda Şampiyonluk’tur.
Fenerbahce cephesinde ise durum oldukça farklı, sezon başına dönersek, Sayın Ali Koç'un yaptığı müthiş hamle ve kulüp için gösterdiği fedakarlık alkışlanacak cinstendi. Ama ben maçlar başlamadan, ısrarla böyle müthiş transferlerden sonra, takımın başına mutlaka yabancı bir hoca getirilmesinin en doğru karar olacağını dile getirip, bu isminde Türk Futbolunu en iyi tanıyan Christof Daum olacağını söylemiştim. Emre Belezoğlu ve eski Futbolculardan oluşan Teknik kadronun, takıma katkı sağlayamayacağını ve içerde huzursuz bir ortamın oluşacağına ısrarla vurgu yapmıştım. Nitekim aynısı, ne yazıkki oldu, son günlerde köşe yazılarında ve TV spor programlarında, duyduklarıma hiç şaşırmıyorum. Erman Toroğlu ve Reha Kapsal Hocanın eleştirilerine ve tespitlerine katılmamak mümkün değil. İyi futbolcu olmak, iyi teknik adam olacaktır düşüncesi maalesef Futbolda geçerliliği olmayan bir düşüncedir, Emre'nin her antrenmana gitmesi, sürekli oyuncularla iç içe oluşu ve yaptığı açıklamalar ile hep gündemde kalışı, diğer eski futbolcuların yardımcı hocalık yetkilerini aşıp, yine oyuncularla kurdukları ilişkiler hiç işe yaramamıştır ve Erol Hoca'nın takım içindeki otoritesini yok etmiştir, haftalardır Erol Hoca'nın saha kenarındaki duruşu, onun geçen sezon Alanyaspor'daki duruşundan çok farklı olduğunu açıkça belli ediyor. Özellikle son maçta saha kenarına gelirken, Caner'in tavrı ve ağız hareketlerinden neler söylediğini görmek, bir çok şeyi ifade etmeye yetiyor.
Trabzonspor karşısında alınacak bir yenilgi, daha birçok olumsuz şeylerin ortaya çıkmasını beraberinde getirecek gibi gözüküyor, bu maç Erol Hoca için, olmak yada olmamak anlamı taşıyor, ancak bu sadece bir kişi için değil, tüm teknik kadro ve mutlaka Emre Belezoğlu içinde, olmak yada olmamak maçı olarak kabul edilmelidir. Öyle bir durumda sadece Erol Hoca günah keçisi olacaksa, bu yarım bırakılmış bir karar olur, işte ozaman tüm iyi niyetine rağmen Sezon sonunda, olmak yada olmamak kavramı Sayın Başkan Ali Koç içinde gündeme gelebilir, benden söylemesi.
İyi sonuçlar almasına rağmen, bir Beşiktaş'lı olarak hala takımın Şampiyon olacağı inancını taşımıyorum, iki sezon önce Larin ve Aboubakar'ın gönderilmesine ısrarla karşı çıkmıştım, şimdi bu iki oyuncu takımı sırtlayıp götürüyorlar, ya onlar olmasaydı diye düşünmeden edemiyorum, hala Beşiktaş'ta birçok şeyin eksik olduğunu hisediyorum. Umarım ben yanılırım ve özlenen Şampiyonluğu yaşarız.
Galatasaray'da işler yolunda gidiyor, kötü oynamalarına rağmen şimdilik herkes mutlu, transfer sorun olacak diye düşünülürken, Başkan ve yönetim Fatih Hoca'nın bile hayal etmediği müthiş bir hamle yaparak, mükemmel transferleri gerçekleştirip, tüm camiayı mutlu ettiler. Bu güçlü kadro ile Fatih Hoca için artık hiç bir şey mazeret olamaz ve Hoca tüm birikim ve tecrübesiyle, Şampiyon olmaması daha zor olan takımını mutlu sona taşımalıdır.
Yazımın başında dediğim gibi, nefesler tutuldu ve hayati önem taşıyan maça az bir zaman kaldı. Trabzonspor için, ne olursa olsun aynen devam diyebileceği bir maç, Fenerbahçe içinde birçok kişiyi etkileycek türde bir maç, yani OLMAK YADA OLMAMAK maçı.
Şampiyonluk adayım olan, iki çok değerli takımımızada tüm kalbimle başarılar diliyorum, iyi olan ve hakeden kazansın diyorum. Bu maçın bence en özel ve anlamlı başka bir tarafı daha var, hayranlık duyarak izlediğim, Süperlig'in en iyi orta sahası olan iki Yunanlı futbolcu, inanıyorum Süperlige güzellik katmaya devam edeceklerdir. BAKASETAS ve PELKAS gibiler hep olmlıdırlar.
Tolga Güneş
YORUMLAR