Yine bir transfer döneminin sonuna geldik, ve yine çok şaşırtıcı durumlarla karşı karşıya kaldık.
Herzaman söylüyorum, Ülke futbolundaki transfer politikalarının maalesef profesyonellikle uzakdan yakından alakası yok, sanki plansız programsız ve rastgele hareket ediliyor. Koskoca kulüplerimizin bu yüzden düştüğü durumlara insanın inanası gelmiyor.
Bu transfer döneminin kazananı bence bir tarafta Başakşehir ve Galatasaray öbür taraftada Tolgay Arslan oldu. Kaybedeni ise Beşiktaş. Nedenlerine gelirsek,
Maddi sorunları ve taraftar baskısı olmayan Başakşehir zaten üst düzey olan kadrosuna Robinhoyu katarak adeta gücüne güç kattı. Senelerdir sezon boyu iyi gidip ama son 3-4 haftada şampiyonluk yarışından kopup 4. olan Başakşehir sanırım artık kendi içlerindede şampiyon olacaklarına inançları tam ki, benim haftalar önce Başakşehir için yazdığım sloganı artık Abdullah Avcı’da “inşallah o sene bu sene olacak” diyerek düşüncesini dile getirdi.
Sezon başı Gomisi göndererek tarihi bir hata yapan Galatasaray bu hatanın cezasını ilk yarıda ciddi anlamda çekti. Bu hatayı Eren Derdiyok ile telafi yada örtbas edebileceklerine inanmaları oldukça pahalıya patladı. Mbaye Diagneyi transfer ederek Gomis gibi büyük bir golcüden doğan boşluğu kapatmış oldular ve sportif açıdan tüm camianın ohh çekmesini ben şahsen oturduğum yerden duyabildim. Diagne formunu sürdürebilirse bu transferin nekadar önemli olabileceğini sezonun ikinci yarısında Galatasarayda izleyeceğiz. 2018/19 sezonunun şampiyonluğu bana göre iki kulüp arasında sonuçlanacak, ya Başakşehir yada Galatasaray.
Tabi bu arada Kasımpaşanın sezon başında yaptığı önemli transfer çalışmalarının bazı büyük kulüplerimiz için örnek olması gerektiği düşüncesindeyim. Diagne gibi bir futbolcuyu keşfetmeleri ara transferdede gol krallığının en büyük adayı olarak bir başka takıma kazanç elde ederek satmış olmaları tek kelimeyle alkışlanacak bir çalışma olmuştur.
Bu transfer döneminin başka bir kazanını kesinlikle Tolgay Arslan oldu.
Beşiktaşta yaşadığı değersizlikleri bence Tolgay gibi bir oyuncu hiç hak etmiyor. Tolgay mücadeleci, canla başla oynayan tekmeye kafa uzatan, hırsından güç alan bir oyuncu, böyle bir oyuncun varsa şanslısın, bu futbolcunun motivasyonunu yüksek tutman gerekir, ona güveninin %100 olduğunu her fırsatta hisettirmen gerekir. Şenol Güneş bunları yapamamakla önceki hatalar zincirine yeni bir hatayı eklemiş oldu. Tolgay, Fenerbahçede hak ettiği değeri görecektir ve orada çok daha üstün performanslar sergileyecektir, buna kesinlikle inanıyorum.
Beşiktaşta bu aralar Quaresma bilmecesi var, gidecekmi gitmeyecekmi tam anlamıyla belirsiz. Camia Burak konusunda ikiye ayrıldığı gibi Quaresma konusundada bölünmüş durumda. Taraftarların büyük bir bölümü bu oyuncuyla ilgili duygusal davranarak hareket ederken öbür bölümü daha çok kulübü düşünerek değerlendiriyor durumu. Bence doğrusuda bu zaten.
Unutulmamalıdırki, önemli olan Beşiktaştır, isimler değil. Ne Quaresma nede Şenol Güneş, onlar bugün varlar yarın yoklar ve hiçbir isim kulüpten büyük olamaz. Quaresmayı değerlendirdiğimde artık Türkiye ve Çin liginden başka bir ligde oynayabileceğine inanmıyorum. Son 5 sezonda 51 sarı 6 kırmızı kart görmüş 34 yaşındaki bir oyuncuyu büyük bir kulübün transfer etme ihtimali oldukça uzak.
Varlık gösterdiği maçların neredeyse hepsi sadece Vodafone Arenada oynanan maçlar. Son 3-4 sezonda mevcut olan belkide gelmiş geçmiş en iyi kadroda, Quaresma’nın formsuzlukları ve sormsuz davranışları göze pek batmıyordu ama takımın şuanki durumunda böyle bir Quaresmaya tahammül edilmemelidir.
Yazımı bitirmeden mutlaka dile getirmek istediğim bir konu daha var. Galatasaray gerçekten çok önemli futbolcuları kadrosuna katarak ikinci yarıya çok güçlü gireceğini gösterdi. Bugün gazetelere bakıldığında açıklanan maç kadrosunda 11 yabancıyı görmek açıkcası içimi çok acıttı. Bu kadronun dışında kalan şu anda cezalı olan yeni transfer Diagne, Japonya Milli takımında bulunan Nagatomo ve kadroya alınmayan Maiconu yok. Böylesine güçlü bir transfer yaparak Galatasaray şampiyon olabilir, bir çok kupayı futbolcular havaya kaldırabilir, bizler bu başarıları ayakta alkışlayabiliriz, bir örnek ile devam etmek istiyorum, 2018 Dünya kupası finali ve hemen ardından yazılanlar aklıma geliyor, Fransada yaşayan yabancıların büyük başarısıyla kazanılan o kupa gerçekten Fransız futbolunun bir başarısımıydı ?! Cimbom bir çok kupayı 11 yabancı futbolcusu ile havaya kaldırırsa bizler bu başarının Türk futboluna ait olduğunu söyleyebilecekmiyiz ?
Tolga Güneş
YORUMLAR