Senelerdir biz Atatürk'çüler olarak mantığımızın almadığı tek düşünce şu oldu.
Nasıl olur da bir ülkenin halkı kendisini işgalden kurtaran, kölelikten kurtaran, ona insanca, özgür bir yaşam kurmaya çalışan kurucusundan nefret eder.?
Artık öyle iğrenç bir hale geldi ki; kaMAL yazanlar (islamcı zekası bu kadar), Kurtuluş Savaşı’na "tiyatro" diyecek kadar gözü dönüp, gerçek tiyatrolarda tankın namlusunu kıçına sokarak durdurduğunu iddia edenler, "put" diye heykellerine saldıranlar ve en kötüsü yazılı, belgeli tarihin yalan olduğunu iddia eden cahiller.
Belki cahil diyerek onları aklıyoruz, aslında düpedüz HAİN demek lazım.
Yarattıkları alternatiflere bakıyorsun; Abdülhamid, Vahdettin’i bize övüyor.
Bu ülke tarihinin yüz karaları.
Saraydan çıkamayan, halkı birbirine kırdırmış bir şizofren ve "bana dokunmayın da, ülkeye ne yaparsanız yapın" diyen bir korkak.
"Atatürk sana ne yaptı" diye soruyorsun.?
"Dinimi yaşayamadım" diyor.
"Ulan SOYSUZ, Yunan’ı, İngiliz’i memleketi işgal etse mi yaşayacaktın dinini.?" diye soruyorsun.
"Daha hayırlı olurdu" diyor.
(üstadları fesli soytarı öyle dediya)
Kadına bakıyorsun, "bak sana seçme, seçilme hakkı verdi, kimse de yokken sende vardı" diyorsun, "sen mal gibi alınıp, satılma diye kanunlar yaptı" diyorsun, "Ben çarşafla özgürüm" diyor, kocasından dayak yiyor, öldürülüyor, on iki yaşında tecavüze uğruyor.!
O hırsla çocuğunu da kendi gibi yetiştiriyor.
"Bir gecede cahil kaldık" diyor.
"Bak o savunduğun Osmanlı’da sen ırgattın, senin dedenin dedesi okuma yazma bilmezdi.
Osmanlı’da okur yazar bu kadar, Cumhuriyet dönemi bu kadar" diyorsun, "o iş öyle deeel" diyor.
Örnekler uzar gider ama aslında gerçek ne biliyor musun.?
Atatürk’ü sevmiyor.!
Sevmiyor çünkü halk olmayı sevmiyor, ümmet olsun biri onu GÜTSÜN istiyor.
Sevmiyor çünkü derdi vatan, millet, birlik falan değil. Kendisi gibi olmayan ölsün istiyor.
Sevmiyor çünkü "Allah, kitap" deyip HIRSIZLIK yapsın, kimse hesap sormasın istiyor.
Sevmiyor çünkü medeni kanun, hukuk falan işine gelmiyor.
İstediğine tecavüz etsin, sıkıldığı kadını sorgusuz sualsiz kapının önüne koyabilsin istiyor.
Sevmiyor çünkü yaşadığı yerin İÇİNE SIÇIP, içine sıçamadığı bir cennetin hayaliyle yaşıyor.
Sevmiyor çünkü sanat, doğa, bilim falan işine gelmiyor.
O istiyor ki BEYNİ hiç çalışmasın, osurana gülsün, küfredeni sevsin, ağaç keseni baş tacı etsin.
Sevmiyor çünkü onun yaşayamadığı hayatı o ATATÜRKÇÜLER yaşıyor, onun giyemediği kıyafetleri ATATÜRKÇÜLER giyiyor, onun anlamadığı insanca sohbetleri ATATÜRKÇÜLER yapıyor.
Hayalini kurduğu hayatı Atatürkçüler yaşıyor.
Eline ilk para geçtiğinde de, o Atatürkçülerin yaşadığı yere taşınıyor, çocuğunu onların okuluna yolluyor.
İçten içe biliyor kendisi gibi olanların SAPKINLIĞINI, içten içe biliyor insanca yaşamın Atatürk'ün yolundan geçtiğini. İtiraf edemiyor sadece.
Biliyor kendisi gibi olanların İNSANLIKLA alakası olmadığını.
Korkuyor yutarlar onu diye.
Gene de, ilk kıçı sıkıştığında "iki ayyaş" dediğinin gölgesine sığınıyor, afişlerini asıyor partisinin binasına yıllar sonra.
Biz Atatürkçü'ler.
Bizler hiç KANDIRILMADIK.
Bizler hiç o kadar salAK olmadık.
Bizler hiç o kadar güzel salAK AYAĞINA yatmadık.
Neysek oyuz.
Özlemle, saygıyla, sevgiyle, belki biraz buruklukla.
Ne "ona dokunmak ibadettir" dedik, ne de peygamber ilan ettik.
Biz onu bizim gibi olduğu için, bir baba gibi sevdik.
Ömrünü kendi evlatlarının cebini doldurmak için değil, milletine adadığı için sevdik.
En nihayetinde;
Yaşımız kaç olursa olsun.
"Ey Türk Gençliği!" nin gençleriyiz.
Son nefese kadar "ATATÜRKÇÜ'YÜZ"
ATATÜRKÇÜ olduğum için gurur duyuyorum.
ATATÜRKÇÜ dostlarıma ve arkadaşlarıma selam olsun.
YORUMLAR